İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, tüketici ve ticaret kredileri ile küçük işletme kredi faizlerinde indirime gittiklerini açıkladı.
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, bankacılık sektörü ve Türkiye ekonomisine ilişkin güncel gelişmeleri değerlendirdiği bir basın toplantısı düzenledi. Bali, İş Bankası'nın her zaman ülkenin zor dönemleri için özel sorumluluklar alan bir banka olduğunu belirterek, "Hiç beklemediğimiz hadiseler yaşadık ve bu olaylar karşısında milletimizin yanında olacağımızı belirterek bilançomuzun da kaynaklarımızın da bugünler için olduğunu söyledik. Yakın coğrafyamızda yaşanan olağanüstü gelişmeler, 15 Temmuz'da yaşananlar, finansal piyasalardaki oynaklık, global ekonominin durumu gibi nedenlerle doğal olarak bankalardan beklentiler artıyor ben bunun doğal ve haklı buluyorum" dedi.
Üçüncü sınıf ülke olma riski ile karşı karşıya iken, birinci sınıf demokratik ülke durumuna geldik
15 Temmuz ve sonrasını değerlendiren Bali, "Darbe girişimine karşı çok sağlam bir direnç gösterdiğimizi müsterihen söyleyebilirim. Olağandışı tedbirlere başvuracak hiç bir müşteri davranışı görmedik, daha açık söyleyim faiz oranlarını yükseltmeye zorlayan bir durum yaşamadık. Perakende müşterilerinden irili ufaklı satışlarla 11 milyar dolarlık satış gördük bu olağanüstü kıymetli bir reflekstir. Uluslararası toplantılarda muhataplarımıza bu durumu anlatınca anlamakta zorluk yaşadılar. Yüksek siyasi liderlik ve toplumsal bütünlükle üçüncü sınıf ülke olma riski ile karşı karşıya iken, birinci sınıf demokratik ülke durumuna geldik" dedi.
Bugün bir kâr yarışı değil, feragat yarışı olması gerekir
İş bankası Genel Müdürü Bali içinde bulunduğumuz dönemin özel bir dönem olduğunu vurgulayarak, "Bu dönem cari performansları en üst durumda tutacağımız normal bir dönem değil. Değişken ve dinamik bir ortam var. Bir refah dönemi yaşadık ama şimdi anlık gelişmelere hızlı ve pragmatik tepkiler verebilmeliyiz. Sahip olduğumuz imkanlar bir şeye lazımsa bugüne lazım. Bütün sermayemizi bütün özkaynağımızı bu ülkeden hatta bugün zorluk yaşayan müşterimizden kazandık. Kriz bekleyen politikalar krize neden olur. Refahı değil zorlukları da paylaşma zamanındayız. Şimdiye kadar iki-üç nesilde yaratılmış olan, sermayesi hala kıt olan bu ülkede değerler asla acur politikalarla çarçur edilmemelidir. Finans sistemi bu konuda son derece yapıcı davranmak zorundadır. Bankalar olarak yarışacaksak, bugünün koşullarında bunun bir kâr yarışı değil, feragat yarışı olması gerekir. Bu konuda sadece bankalara değil tabi ki, kamuya, reel sektöre ve tüm iş dünyasına büyük görev düşüyor" dedi.
Tedbirlerin yorumlanmasında ulusal anlamda bir takım imkanlar ve yorumlar mümkün
Bali, kitabi bir anlayışla uluslararası uygulamaları olduğu gibi Türkiye'ye kopyalamanın bu dönemin ihtiyaçları ve öncelikleri ile uyumlu olmayabileceğini belirterek, "Bunu söylerken maksadım bunları uygulamayalım, dış dünyanın standartlarından hariç kendimize özgü bir düzen kuralım gibi ifadeyi asla çağrıştırmak değil.Bu tedbirlerin önceliklendirilmesi ve yorumlanmasında daima ulusal anlamda bir takım imkanlar ve yorumlar mümkündür. Bunu yapabilecek becerisi olan bir ülkeyiz. Son dönemde makro ihtiyati tedbirlerde bir kısım esneklikler bu yönde bir etki görmektedir. Bunu son derece doğru bir politika olarak görüyoruz. Aynı şekilde devam etmek zorundayız" ifadelerini kullandı.
Bir taraftan faiz oranlarından şikayet edeceksin, diğer taraftan fahiş vade farkları uygulayacaksın
Reel sektörden de aynı olgunlukta bir yaklaşım beklediklerini belirten Bali, "Bir taraftan bankacılık sisteminin faiz oranlarından şikayet edeceksin, diğer taraftan fahiş vade farkları uygulanmamalıdır. Vadelerde muhataplarını güçlükler içerisine sokacak imkanlarınız var diye bu güçler kullanılmamalıdır. Biz bankacılık sektörü olarak hangi olgunlukta davranıyorsak, aynı olgunluğu muhataplarımızdan beklemek zorundayız" dedi.
Yüzde 5 büyüme için yüzde 15 kredi büyümesi şart
Adnan Bali, Türkiye ekonomisi ile banka kredileri arasında direkt bir korelasyon bulunduğunu belirterek, "Yüzde 5 civarında büyümeyi hedefleyecekseniz, en az yüzde 15 ve üzeri bir kredi büyümesi sağlamanız lazım" ifadelerini kullandı.
30 Haziran itibarıyla bugün yeniden yapılandırılan kredi bakiyesi 5,5 milyar TL
Daralan ekonomik koşullarda firmaların ve bireylerin borçlarının ödenmesi konusunda çok özel sorumluluklar alındığını belirten Bali, "30 Haziran itibarıyla bugün yeniden yapılandırılan kredi bakiyesi 5,5 milyar TL düzeyinde, bunun 2,9 milyar TL'sinin ticari kredilerden oluşuyor" dedi.
"Borcuna sadık, sözünün eri insanlar"
İş Bankası olarak bölge, segment ayrımı yapmadan her kesime kredi imkanı sunduklarını vurgulayan Bali, Van'da yeni bir ticari şube açtıklarını belirterek, "Bölge insanı yaşadıklarına rağmen borcunu ödeme gayretinde oldu her zaman. Borcuna sadık, sözünün eri bu insanlara biz de aynı şekilde davranmalıyız" ifadelerini kullandı.
İş Bankası, faizleri düşürdü
Bali, esnafa, tüketiciye, bireye dokunan kararlar aldıklarını belirterek,"Bu kapsamda yıl sonuna kadar esnaf ve küçük işletmelere (azami 50 çalışanı ve cirosu 8 milyon işletmeler) yeni taleplerinde azami 100 bin TL'ye kadar aylık yüzde 0,99, bugünkü yıllık bileşik maliyetlere bakıldığında 3 puandan daha fazla aşağıya tekabül eden bir yeni kredi paketini sunuyoruz. Ağustos ayında konut kampanyası başlatılmıştı. Biz de buna destek vermiştik. Şimdi bu konut kredisi faiz oranını yüzde 0,95'ten yüzde 0,90'a çekiyoruz. Taşıt kredilerini sıfır kilometre araçlarda yüzde 1,18'den yüzde 1,10 seviyesine indiriyoruz. İhtiyaç kredilerini çeşitli vadelerde değişmek üzere en düşük faiz oranını yüzde 1,20'den yüzde 1,15 seviyesine çekiyoruz. Kredi kartlarında tavan faiz oranını yüzde 2,02'den yüzde 1,90 seviyelerine indiriyoruz. Fonlama ve aracılık maliyetlerinde düşüş gözlememiz halinde indirimlerimize devam edeceğiz" dedi.
Türkiye avantajlarının farkında olmalı
Adnan Bali sözlerine şöyle devam etti: "Gelişmiş ülkeler olağan dışı genişletici para politikalar uyguluyor buna rağmen sonuç alamıyor. Şimdi bunların maliye politikaları desteklenmesi isteniyor ancak bu ülkelerin maliye politikasında genişleme oluşturacak kapasiteleri yok. Türkiye hem büyüme açısından görece bu ülkelerden farklı bir noktada hem de disiplinli maliye politikası nedeniyle ekonomiye ivme kazandırabilecek hareket alanına sahip. Avrupa'da bazı ülkelerde zorunlu krediler rasyosu çift basamaklı ve Türkiye'nin üç katından fazla. Türkiye avantajlarının farkında olmalı. Ülke olarak bu bakımdan gereksiz karamsarlığa kapılmaya da yol açmaya da gerek yok. Belli başlı makro ekonomik verilere bakıldığında olumlu yönde ayrışma imkanımız varken, maalesef önümüze çıkan öngörülen, öngörülemeyen badireler nedeniyle olumlu ayrışmayı yaşayamadık. Çünkü Türkiye ekonomisi 27 çeyrektir büyüyen bir ülke. Bu yıl bile yüzde 3'ün üzerinde büyüme gerçekleştirebileceği öngörülüyor".
İHA