Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Kurucu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, "Türkiye, Avrupalı emperyalistlerin dünyayı Batılılaştırma projesinde hedef konumundadır" dedi,
Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Azizoğlu, "Bizim için bu yüzyılda önem arz eden en önemli tehlike Batı ve Doğu değer, kavram ve kültürleri arasında Batı değerleri lehine hızla entegrasyon yerine asimilasyona zorlanmamızdır. Bu nedenlerle gelecek nesillerimizin bizim inanç, kültür, değer ve kavramlarımızı taşıması ve devam ettirebilmesi büyük önem taşımakta. Günümüz dünyasında sık sık karşımıza çıkan "Batı zorbalığının tüm gezegenimizi değerleri doğrultusunda asimile etme" çalışmalarına karşı tek önlem inanç, değer, kavram ve kültürlerimizin sözde değil özde yaşayarak, uygulayarak yaşatılmasıdır" dedi.
Aynı amaç ve düşüncelerle İslam alemini bilim, akademi, ekonomi ve tüm sosyal yaşamsal alanlarda Batı toplumları seviyesine çıkarma çabası gösteren İslam dünyasının saygın bilim adamı İslam İlim Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Karadaği'nin daveti üzerine gittiği Süleymaniye'de tüm dünyada Türkiye'nin İslam dünyasının umudu ülke olduğu gerçeğini gördüğünü belirten Azizoğlu, "Çağımızın belirgin özelliği olan suni zihni kargaşanın bir sonucu olarak dini ve manevi değerler yaşamımızda gerçek mana ve anlamından uzak geleneksel ve kültürel bir değer algısı oluşturma çaba ve amaçları analiz edilmelidir. Yeni nesillerin bu planlı işleyen çarklar arasında manevi ve insani tüm değerlerini yitirip kaybolmadan önlemler almalıyız. Bu tür yanlış uygulamalarla İslam dünyasını manevi ve milli değerlerinden yoksun bırakmak amaçlandığı için her eylem ve söylemleri tedbirle karşılayıp önlem almalıyız. Maneviyat, milli ve kültürel değerlerin temsilcisi olduklarını ancak aynı zamanda çağdaş, uygar ve modern düşünceyi taşıdıklarını söyleyenlerin özellikle yaşamsal uygulamalarında da samimiyet görmeliyiz" ifadelerini kullandı.
Azizoğlu, Batı toplumlarının 200 yıla yakın bir süredir sürdürdükleri sinsi ve gayri insani projeleriyle önce Osmanlı, sonra İslam dünyası ve bir asra yakın zaman diliminde de Türkiye üzerinde bu projelerini uyguladıklarını ifade ederek, "Kısmen de başarılı oldular. Milli ve manevi değerlerimizi yitik değerler haline getirdiler. Lakin yitik değerler ancak yaşayan bir milli ve manevi ruhla ilişkisi kurulursa onarılıp yeniden canlandırabilinir. Bu ruh, sadece Doğu'da İslami yaşamda hala bütünüyle yaşamaktadır. Ancak Batı'nın geleneksel, yani insani ruha dönmek konusunda istek ve çaba göstermek yerine insan varlığının son yaşamsal şansı olan İslam değerleri ile birlikte tüm Doğu kültür, değer ve kavramlarını asimile etme savaşı vermektedirler. Bu amaçları olduğu için özellikle son 15 yılda Türkiye'nin hızla milli ve manevi değerlerine sahip çıkan sosyolojik değişim ve dönüşüme karşı top yekun Türkiye düşmanı olma cesaretini gösteriyorlar" dedi.
Modern düşüncenin, manevi yaşamın düşmanı düşünceyle bir ve aynı şey olduğunu varsayan sözde aydınların gerçek insani düşüncenin manevi yaşamla yani geçmişi geleceğe taşıyarak bu entegrasyonla olabileceğini yok farz ettiklerini belirten Azizoğlu, şunları söyledi:
"Milli ve manevi değerlerine sahip bir birey olmak, hiçbir şekilde anti Batılı olmayı gerektirmez. Çünkü böyle bir yaklaşım Batı'yı, küremizin tüm değer, kavram, inanç ve kültürleri ile asimile etme haksızlığına ortak olmak ve onlar gibi olmayı benimsemek demektir. Kaldı ki kendi değerlerine sadık hiçbir Müslüman da geleceğe başka türlü bakmaz. "Batı'yı savunmak" tan söz eden bazı insanlar var. Her şeye sahip olmak ve bütün beşeriyeti kendi tutarsızlıklarının girdabına çekmek üzere olan aslında Batı'nın kendisidir. Bu yüzden "Batı'yı savunmak" lafı en azından aymazlıktır. Çünkü tek gerçek İslam coğrafyasında hiçbir ülke ya da bireyin "Batılıların hizmet ve himayesindeki etnik, kültürel ya da sözde dini amaçladığını söyleyen tüm terör yapılanmaları hariç" Batılılara saldırmak ve onu hakimiyeti altına almak gibi bir düşüncesi olmadığıdır. Özellikle İslam aleminin bu felaketten kurtulması için son yüzyıllarda dünyamızı kendi köhne değer, kavram, kültür ve inançları doğrultusunda asimile etme savaşı başlatan Batı toplumları ve değerlerine karşı her toplum ve birey inançları, kültürleri, değer ve kavramlarının koruyucusu olması bu asimilasyon istilasını defetme savaşı ve mücadelesini birlikte yapması elzemdir. Bu bakış açısı ve analizle Doğu kültürlerinin ana unsuru olan yüce İslam'ın asil mensupları Müslümanlara büyük görevler düşmektedir. Gezegenimizi asimile etme savaşında en ön saflarda kendi inanç, değer, kültür ve kavramlarını koruyarak durmak, dünyayı yaşanır hale getirecektir."
İHA