Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Esra Demir Yüzer konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Kanser dünyada ölüme en fazla yol açan ikinci hastalık olma özelliğini korurken jinekolojik kanserler artış yaşanıyor. Rahim ağzı, rahim, yumurtalık, vajen, vulva ve tüplerde görülen kanserlerinden oluşan jinekolojik kanserlerden korunmak için yılda bir kere kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurulması ve test yaptırılması öneriliyor. Jinekolojik kanserlerde ortak bir neden bulunmuyor. Kanser tiplerine göre risk faktörlerinin değiştiği belirten Dr Yüzer, jinekoloji kanserler hakkında bilgi verdi,
Rahim ağzı kanseri: Sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar özellikle insan papillom virüs enfeksiyonu (HPV), erken yaşta cinsel ilişki, kocası çok eşli kadınlar, düşük sosyo ekonomik durum risk faktörü kabul ediliyor.
Rahim kanseri: Şişmanlık, diyabet öyküsü, geç menopoz yaşı, kısırlık, progesteron olmaksızın tek başına östrojen kullanımı riski artırıyor.
Yumurtalık kanseri: Belirgin bir neden saptanamamıştır. Ancak yaş, ailesel faktörler yüksek hayvansal yağ içeren diyet, pudra kullanımı gibi çevresel ve genetik faktörlerin yumurtalık kanserinde etkili olduğu düşünülüyor. Örneğin yaşam boyu bir kadının yumurtalık kanserine yakalanma riski yüzde 1.4 iken, birinci derece akrabası yumurtalık kanseri olanda yüzde 5, iki adet birinci derece akrabasında olan kadınlarda yüzde 7’ye kadar yükselmektedir.
Belirtiler nelerdir?
Jinekolojik kanserlerin belirtileri tutulan organa göre farklılıklar gösterdiğini anlatan Dr. Yüzer, “Rahim ağzı kanserinin belirtisi cinsel ilişki sonrası lekelenme tarzında vajinal kanama, adet miktarında ya da süresinde artış, kahverengi vajinal akıntı olarak ortaya çıkıyor. İleri evrelerde bel ve kasık ağrısı, idrar yapmada güçlük ya da bacak ödemi görülebilir. Rahim kanseri erken bulgu veren bir kanserdir, menopoz öncesi ya da menopoz döneminde anormal kanamalarla belirti verir. Yumurtalık kanseri ise ne yazık ki geç bulgu verir ve bulguları spesifik değildir. Karın şişliği, ağrı, hazımsızlık, karın çevresinde artış, anormal vajinal kanama en sık görülen belirtilerdir. Geç bulgu vermesi nedeniyle yumurtalık kanseri olgularının yüzde 70’i evre 3 ve 4’de tanı konur. Vulva kanserinin en sık bulguları ise kronik kaşıntı, vulvada ele gelen kitle, ağrı, kanama ve ülserlerdir” dedi.
Jinekolojik kanserler ölüme yol açabilir!
Jinekolojik kanserler genel olarak ölüme yol açma oranları hastalığın evresine, histolojik tipi ve derecesine, hastanın genel durumuna yaşına ve yapılan cerrahiye bağlı olarak değişiklik gösterdiğini kaydeden Dr. Yüzer, “En kötü yaşam süresine sahip olan kanserin, geç bulgu vermesi nedeniyle yumurtalık kanseri olduğu vurgulanıyor. Tanı sonrası ortalama yaşam süresi yüzde 35’dir. Rahim kanseri ise daha erken belirti verdiği için yaşam süresi yumurtalık kanserine göre daha iyidir. Tüm evreler için yaşam süresi oranları şu şekildedir: Evre I yüzde 75, evre II yüzde 60, evre yüzde 30 ve evre 4 için yüzde 10’dur. Pap smear yöntemi ile erken tanısı artan rahim ağzı kanserinde ortalama yaşam süresi yüzde 80 civarındadır. Evre I yüzde 90, evre 2 yüzde 65, evre 4 için ise yüzde 15’dir” diye konuştu.
Tanıda kullanılan yöntemler
Jinekolojik kanserlerin erken tanısı için geliştirilen yöntemler sayesinde tedavideki başarı oranı da artırdığının altını çizen Dr. Yüzer, “Jinekoloji kanserlerden rahim ağzı kanserini son yıllarda erken tanının en çok arttığı kanser türü olarak değerlendiriliyor. Bu kanserde Pap smear testi denilen rahim ağzından dökülen hücrelerin sitolojik incelemeleriyle yapılan tarama yöntemi ile gelecekte kanserleşme potansiyeli olan hücresel değişiklikler erken dönemde tanınmaktadır. Bu lezyonların yok edilmesiyle rahim ağzı kanserinde ölüm oranında belirgin bir azalma tespit edilmiştir. Öyle ki, tek bir negatif Pap smear testi, rahim ağzı kanseri riskini yüzde 45 oranında azaltıyor. Yaşam boyu dokuz negatif Pap smear testi ise bu riski yüzde 99 oranında azaltmaktadır. Rahim ağzı kanseri için en etkin tarama yöntemi olan Pap smear testi 18 yaşın üzerinde cinsel aktivitesi olan her kadına yılda bir kez önerilmektedir” şeklinde konuştu.
Jinekolojik Kanserlerde Tedavi
Dr. Yüzer, şu bilgileri verdi, “Jinekolojik kanserlerin tedavilerindeki başarı hastalığın evrelerine göre farklılık gösteriyor. Etkin tedavinin genellikle cerrahi olduğuna dikkat çekiliyor. Yumurtalık kanserinin tüm evrelerinde cerrahi uygulanır. Genellikle bu olgular geç dönemde bulgu verdikleri için hasta ileri evrede başvururlar. Hastalara tam cerrahi evreleme yapılmalı ve tümör kitlesi minimum seviyeye indirilmelidir. Cerrahi evreleme sadece rahim ve yumurtalıkların alınması değil kanserin tüm karın içinde yaygınlığının araştırılması ve yayıldığı belirlenen bölgelerin temizlenmesi anlamına gelir. Böylece hasta ileride alacağı kemoterapiden maksimum fayda görür. Genellikle yumurtalık kanserinin ilk sonrası kemoterapi takiben ve “ikinci bakış ameliyatı” denilen tekrar bir operasyon yapılır. Bu ameliyatın sonucunda gerekirse tekrar kemoterapi verilir. Rahim ağzı kanserinin erken evrelerinde cerrahi uygulanırken ileri evrelerde radyasyon terapisi temel tedavi seçeneğini oluşturur. Rahim kanserinde ise yine cerrahi ilk tedavi seçeneğidir. Sonrasında radyoterapi ve gerekirse kemoterapide uygulanabilir. Jinekolojik kanserli olgularda tedavi ve izlem multidisipliner yapılmalıdır. Hastalıkların nükslerinde birden fazla tedavi kombine olarak kullanılabilir” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)