Konya İl Sağlık Müdürlüğü, Selçuklu İlçe Sağlık Müdürlüğü, Konya Büyükşehir Belediyesi ve Selçuk Üniversitesi işbirliği ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla "Kadın Sağlığında Obezite" paneli düzenlendi.
Selçuklu Belediyesi Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen panele, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, Konya İl Sağlık Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hasan Küçükkendirci, Konya Tabip Odası Başkanı Dr. Seyit Karaca, Selçuklu İlçe Sağlık Müdürü Dr. Saliha Acar, Meram İlçe Sağlık Müdürü Uz. Dr. Enver Çakıl, Karatay İlçe Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Şeker, Konya Halk Sağlığı Müdür Yardımcıları, Sağlık Yöneticileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Panelin açılışında konuşan Selçuklu İlçe Sağlık Müdürü Dr. Saliha Acar, panelde, bugün ve gelecekte önemli bir sağlık problemi olan obezitenin, her yönüyle ele alınacağı ve kadın sağlığında ki belirleyici rolünün ortaya konulacağını söyledi. Açılış konuşmasının ardından Öğretmen Gülnur Korkut, obezitenin kendi yaşamına etkilerini ve mücadelesini anlatan bir sunum gerçekleştirdi.
"Kadınların sorununun bu kadar büyük olmasının sebebi erkekler"
Sunumun ardından açıklamalarda bulunan Oturum Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hasan Küçükkendirci, kadınların birçok sorunu olduğunu, sorunun bu kadar büyük olmasının neden ise erkekler olduğunu söyledi. Erkeklerin bu konuda daha duyarlı olması halinde kadınlar için her gün 8 Mart olacağını belirten Küçükkendirci, "Kadınlarımızın istiklal savaşında, 18 Mart Çanakkale zaferinde, daha 3-5 ay önce 15 Temmuz hadisesinde aldıkları rolleri yadsınamaz. Darbeye karşı mücadele eden, şehit olan annelerimiz var. Bu ülkenin bu kadınlara çok büyük borcu var. Bu borcuda hemen ödeyebilecek gibi değiliz. Bugünkü konumuza dönersek, şuan ülkemizde ve dünyada sadece obezite değil obezitenin ortaya çıkardığı diğer rahatsızlıklarla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Buna bağlı olarak ta Konya'da birçok etkinlikler yapılıyor. Konya'da obezite oranlarında her ne kadar geçtiğimiz yıllara nazaran bir azalma olsa da, yine ilk sıralarda yer alamaya devam ediyoruz. Konya'nın yemek kültürünün çok zengin olması bu durumu etkiliyor. Kadınlarımız arasında yayın olan gün kültürünü meyveli ve salatalı hale dönüştürmemiz gerekiyor. Fiziksel aktiviteyi mutlaka artırmalıyız" dedi.
"Obezite Dünya Sağlık Örgütü tarafından hastalık olarak kabul ediliyor"
Obezite etyolojisini ve toplum sağlığı açısından taşıdığı önemi anlatan Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin ise, obezitenin, beklenen vücut ağırlığının yüzde 20'den fazla olması veya beden kitle endeksinin 30" un üzerinde olması anlamına geldiğini kaydetti. Obezitenin, Dünya Sağlık Örgütü tarafından artık hastalık olarak kabul edildiğini de belirten Rektör Şahin, "Obezite tedavisinde medikal ve cerrahi olmak üzere iki yöntem var. Önceliğimiz medikal tedavi. Vücut kitle endeksi 40'ın üzerinde olanlara cerrahi müdahale mümkün olabilmekte, sebze ağırlıklı, posalı beslenme obeziteye karşı bir tedbirdir. Kalori değerleri yüksek rafine gıdalardan uzak duralım" ifadelerini kullandı.
"Besin güvencesizliği obeziteye yol açan faktörlerden bir tanesi"
Obezite, besin seçimi, beslenme eğitimi konularında sunum gerçekleştiren Doç. Dr. Nazan Aktaş da, Dünya'nın, bir yandan obeziteyi, bir yandan da gıda israfı, besin güvenliği ve güvencesizliğinden bahsettiğini belirterek, "Besin güvencesizliği obeziteye yol açan faktörlerden bir tanesi. Besin güvencesi, insan onuruna yakışan bir şekilde güvenli besine ulaşma olarak tanımlanıyor. Ülkemizde beslenme konusunda kanıta dayalı bilimsel çalışmalar ve yayınlar yapılıyor. Ama bu çalışmaların topluma ulaşması ve özümsenmesinde bazı sorunlar yaşanıyor. Sağlık Bakanlığı'nın hazırladığı "beslenme.gov.tr" internet adresinde çok güzel bilgiler var. Bu bilgilerden halkımızın yararlanabileceğini belirtelim" dedi.
"Vücutta salgılanan bazı hormonların, belirli bir üretim veya tüketim zamanları var"
Panelde son sunumu ise biyolojik ritim, beslenmenin psikolojisi ve obezite konusu ele alan Doç. Dr. Yavuz Selvi ise bütün organizmalar ve bütün hücrelerin belirli bir ritme göre hareket ettiğini anlattı. Vücutta salgılanan bazı hormonların, belirli bir üretim veya tüketim zamanlarının olduğu söyleyen Doç. Dr. Selvi, "Belirli bir takvim ve saate göre hareket ediyorlar. Bu ritim ve senkronizasyon kaybolduğu zaman hastalık bozukluklar ortaya çıkabiliyor. Mesela büyüme hormonu geceleyin 22.00'den önce en yüksek seviyeye çıkar, yavaş yavaş azalır ve saat 02.00'de tekrar en yüksek seviyeye çıkar. Bu hormon sadece uyku esnasında salgılanır. Yani hepsinin bir saati var. Güneşe ve aya göre düzenlenen bir uyku, düzenli yatma ve kalkma saatleri bu sistemin doğru çalışmasını sağlamaktadır. İşin psikolojik yanına gelirsek, bireylerin stres ve günlük yaşamda karşılaştıkları sorunlarla başa çıkabilme durumları obeziteyi etkilemektedir. Sorunlarla başa çıkamayan bireyler, mutlu olabilmek için sorunlardan kaçınmaya veya daha fazla yemeğe yönelebilmektedir" şeklinde konuştu.
İHA