Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, 10-17 Nisan Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla önemli bilgilendirmelerde bulundu.
Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ölüm ve iş görmezlik nedenlerinin başında kalp damar hastalıklarının geldiğini dile getiren Prof. Dr. Hamza Duygu, "Birçok Avrupa ülkesinde orta ve ileri yaş grubunda en önemli ölüm nedeni kalp damar hastalıkları olarak görülüyor. Avrupa'da tüm ölümlerin %49'unun, 65 yaş altındaki ölümlerin ise %30'unun kalp damar hastalıkları nedeniyle gerçekleşiyor. 20. yüzyıl başlarında kalp damar hastalıklarının dünya genelindeki ölümlerin %10'unun daha azından sorumluyken, 21. yüzyılın başlarında gelişmiş ülkelerdeki ölümlerin neredeyse yarısından, gelişmekte olan ülkelerde ise %25'inden sorumlu" dedi.
"Sakatlık ve ölümlerin en önemli nedeni kalp damar hastalığı"
21. yüzyılda kalp ve damar hastalıklarının tüm dünya genelinde sakatlık ve ölümlerin en önemli nedeni olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2001 yılında yaklaşık 16,6 milyon insanın kalp ve damar hastalıklarından yaşamını yitirdiğini ifade etti. Dünya Sağlık Örgütü'nün, kan basıncı, obezite, kolesterol ve sigara içiminin kontrolü ile kalp ve damar hastalıklarının görülme sıklığının yarıya indirilebileceğini bildirdiğini belirten Hamza Duygu, bu anlamda koruyucu hekimliğin kalp damar hastalıklarından ölümlerin azaltılmasında çok önemli bir role sahip olduğunu dile getirdi. Buradaki amacın kalp damar tıkanıklığı için yüksek risk taşıyan bireylerin saptanmasına ve bu kişilerdeki ilk veya tekrarlayan kalp damar tıkanıklıklarının önlenmesine dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.
Kalp damar hastalıklarının nedeni birçok faktöre bağlı
Kalp ve damar hastalıklarının birden fazla faktöre bağlı hastalıklar olduğunu da vurgulayan Duygu, bugün için kalp ve damar hastalıkları riskini artırdığı bilinen ve her toplumda etkin olduğu kabul edilen risk faktörlerinin var olduğunu belirtti. Duygu aynı zamanda, "Sigara içmemenin, sağlıklı beslenmenin, kilo almamanın, düzenli egzersiz yapmanın, normal şeker metabolizmasının ve aşırı stresten uzak durmanın kalp ve damar sağlığını korumak açısından önemli. Kalp ve damar hastalıkları ile ilgili risk faktörleri arasında yaş, cinsiyet, genetik ve etnik etkenler değiştirilemez etkenler grubuna girerken; sigara, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, aşırı alkol, hareketsiz yaşam, şişmanlık, kan yağlarının yüksekliği, kan basıncı yüksekliği ve kan şekeri yüksekliğinin düzeltilebilir risk faktörleri grubuna giriyor. Özellikle düzeltilebilir risk faktörlerini kalp ve damar hastalıklarının önlenmesi stratejilerinin temelini oluşturuyor. Başta gelen üç risk faktörü olan obezite (aşırı kilo), hipertansiyon ve sigara içimi kalp ve damar hastalıkları ile savaşta ana hedef olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Değişen yaşam tarzı insanların beslenme alışkanlıklarını kötü yönde etkilemektedir"
Günümüzde teknolojinin hızla ilerlemesinin getirdiği değişimler nedeniyle toplumun gün geçtikçe farklılaşan bir yaşam tarzı sürdürdüğünü belirten Duygu, modern yaşamın getirdiği olanaklar sayesinde insanların daha az hareket eder hale geldiğini ifade etti. Duygu sözlerine şöyle devam etti: "Değişen yaşam tarzı insanların beslenme alışkanlıklarını da kötü yönde etkilemektedir. Beslenmenin daha çok hayvansal kaynaklı gıdalara dayanması, sebze ve meyvenin yeterince tüketilmemesi, aşırı yağlı, soslu, yüksek enerjili gıdalar tüketilmesi, fiziksel aktivite eksikliği ile birleştiğinde kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Son yıllarda yirmili otuzlu yaşlarda da kalp damar tıkanıklıklarına günlük pratiğimizde daha sık rastlamaktayız. Bunun en önemli nedeni sigara alışkanlığıdır. Buna ek olarak fiziksel aktivitedeki azalma, kilo artışı, beslenmeye yeterince dikkat edilmemesi ve stres de katkıda bulunan faktörler olabilir."
"Sağlıklı yeme alışkanlığı çocukluk döneminden aşılanmalı"
Sağlıklı beslenme sayesinde kalp damar hastalıklarına neden olan risk faktörlerinden aşırı kilo, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gelişiminin geciktirilebildiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, toplumun giderek yerleşen batı tipi diyet ve fastfood alışkanlığı ile mücadelenin hedefe ulaşmak için gerekli olduğunu belirtti. Yemek alışkanlıklarının çocukluk yaşlarında başladığını söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, bu yaşlardan itibaren sağlıklı yemek alışkanlığının çocuklara yerleştirilmesi ile toplumun kalp damar hastalığı riskinin azaltılabileceğini de ifade etti. Aşırı kalori ve tuz tüketilmesinin önlenmesi ile hayvansal yağların azaltılarak bitkisel yağların, taze sebze, meyve, lifden zengin yiyeceklerin ve balığın daha çok tüketildiği bir diyetin benimsenmesi kalp damar hastalığı riskini azalttığını söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, nitekim zeytinyağı ve balık tüketiminin daha fazla olduğu bölgelerde kalp damar hastalıklarından ölümün daha az görüldüğünü, toplum tarafından tüketilen enerjinin %30'dan azının hayvansal yağlardan köken alması gerektiğini ifade etti.
"Günde en az 30 dakika spor yapın"
Diğer bir öncelik verilmesi gereken konunun da şeker hastalığı sıklığındaki korkutucu artıştan sorumlu şişmanlık ve hareket azlığı ile mücadele olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, "Bu mücadelenin de toplum düzeyinde verilmesi ve topluma bu bilincin eğitim yoluyla kazandırılması gerekiyor. İlk ve orta dereceli okullarda fiziksel aktivite ve beslenmeyle ilgili eğitimlere daha çok önem verilmelidir. Okullarda öğrencilerin günde 1 saat beden eğitimi yapma olanağı sağlanmalıdır. Erişkinlerin beden eğitimi yapabileceği merkezlerin sayısı ve kalitesinin arttırılması devletçe desteklenmelidir. Yerleşim alanlarında insanların güvenle yürüyüşlerini yapabileceği parkurlar sağlanmalı, var olanların kaliteleri yükseltilmelidir. Haftanın beş günü, günde en az 30 dakika süre ile yapılacak yürüyüş, koşu, jogging, step, yüzme gibi yarışmalı olmayan aerobik spor ve aktiviteler, kalp kasının oksijenlenmesini artırmasının yanı sıra kişinin ideal kilosuna ulaşmasına, kolesterol düzeyinin düşmesine, kan basıncının kontrol altına alınmasına yardımcı olur, bu durum ayrıca kişinin stres düzeyini de azaltır. Çikolata, gofret, bisküvi, gibi atıştırma ürünlerinin televizyondaki reklamlarına, okullarda satışına kısmi kısıtlamalar getirilmelidir. Yağın göbek çevresinde toplanmasının (Abdominalobezite) genel obeziteden daha zararlı olduğu kavramı halka ve hekimlere benimsetilmelidir. Bel çevresinin ölçülmesi hekimlerimizin kan basıncı gibi yaptığı rutin ölçümlerden biri olmalıdır" şeklinde konuştu.
"Kalp krizi geçirenlerde sigaranın bırakılması ile krizin tekrarlama riski yarı yarıya azalmaktadır"
Düzenli olarak sigara içenlerin yüzde ellisinin sigara içimi ile ilişkili nedenlerden kaybedildiğini ve bu ölümlerin yaklaşık yarısının orta yaş grubunda görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, içilen sigara miktarı ile kalp damar hastalıklarının kanser ve solunum sistemi hastalıkları ile doğrudan bir ilişkisinin olduğunu belirtti. Avrupa'daki verilerin, sigara kullananların yaklaşık 20 yıl daha az yaşadığını gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, pasif içiciliğin de benzer riskleri getirdiğini ifade etti. Prof. Dr. Hamza Duygu sözlerine şöyle devam etti: "Sigara kullanımının önlenebilmesinde ilk basamak eğitimdir. İlk hedef de okullar, işyerleri ve sağlık kuruluşları olmalı ve her aşamada yoğun çabalar harcanmalıdır. Sigaranın bırakılması ile kalp damar hastalıkları riskinin azaldığı kanıtlanmıştır. Sigaranın bırakılması sonrası kalp damar hastalıkları riski 10 yıl içinde azalarak hiç içmeyenler seviyesine inmektedir. Kalp krizi geçirenlerde sigaranın bırakılması ile krizin tekrarlama riski yarı yarıya azalmaktadır."
Korunma yöntemleri nelerdir?
Kalp damar hastalıklarından korunma yöntemlerinden de bahseden Duygu bu yönetmeleri şu şekilde sıraladı, " Sigara dumanından uzak durulmalı, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanılmalı, her gün düzenli spor yapılmalı, kilo almamaya dikkat edilmeli, ideal kilo korunmalı, kan basıncının yükselmemesine özen gösterilmeli, fazla tuzdan uzak durulmalı, kötü huylu kolesterol yüksekliğine dikkat edilmeli, kan şekeri kontrolü sağlanmalı, günde ortalama 7 saat uyumaya dikkat edilmeli, stresli yaşamdan uzak durulup, iyimser olmaya gayret edilmeli, fazla alkol tüketiminden kaçınılmalı, mümkün olduğunca kirli havanın olduğu yerlerden uzak durulmalı."
Kalp sağlığına iyi gelecek yiyecekler
Hayvansal gıdalarda (kırmızı et, sakatat, sucuk, pastırma, sosis vs.) ve tereyağında bol bulunan doymuş yağlar ve trans yağ asiti içeriği yüksek margarinler yerine tekli (zeytinyağı) ve çoklu doymamış yağlardan (soya ve mısır yağı, balık) zengin yiyecekler ve omega 3 (balık) ve 6 (soya yağı, mısır özü) yağ asitinden zengin yiyecekler tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Duygu, bu tip beslenme ile hem kötü huylu kolesterol (LDL-kolesterol) ve trigliserid artışının önlendiğini, hem de iyi huylu kolesterolün (HDL-kolesterol) arttığını belirtti. Prof. Dr. Hamza Duygu konu ile ilgili sözlerine şöyle son verdi: "Kişilerin yağsız süt ve süt ürünlerini tüketmelerini, haftada 1 - 2 kez balık yemelerini, günde en az üç kez sebze meyve tüketmelerini, ekseriyetle beyaz et (tavuk, hindi gibi) tercih etmelerini (yağsız dana, koyun eti haşlaması veya ızgara da olabilir), katı yağlardan kaçınmalarını, bol posalı yiyecekleri (tahıllar, yulaflı kepekli ekmekler, bulgur, baklagiller vs.) tüketmelerini, ara öğünlerini sebze meyve ile geçiştirmelerini, yatmadan önce kesinlikle yemek yememelerini, aşırı alkolden kaçınmalarını, sigara ve stresten uzak durmalarını ve ideal kiloda kalabilmek için de haftada 5 gün en az yarım saat egzersiz yapmalarını öneriyorum."
İHA