Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç, 15 Temmuz'un 28 Şubat'ın gayrimeşru çocuğu olduğunu belirterek, 28 Şubat'taki ilişkilerin 15 Temmuz'un temelini attığını söyledi.
Türkiye'de cunta kuranların ya da biraz güçlenenlerin devleti ele geçirmeye çalıştıklarını belirten Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "28 Şubat'ın özeti şudur; milletin helal oyları ile seçilmiş meşru bir iktidara karşı, parlamentodan güven almış bir hükümete karşı gayri meşru ilişkilerin sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) içindeki cuntacılar, eşkıyalar, basınla, sermaye çevreleriyle ve sivil toplum örgütleri ile iş birliği yaparak meşru hükümeti iktidardan indirmişler, milletin hak ve özgürlüklerini kısıtlamışlar, milletin çocuğunun geleceğini onlara haram etmişlerdir" dedi.
Malkoç, Türkiye'nin mülteciler konusunda yaptığı çalışmaların bütün dünyaya ombudsmanlar aracılığı ile duyurulması için 2-3 Mart'ta uluslararası bir sempozyum düzenleyeceklerini, sempozyumun konusunun göç ve mülteciler olduğunu söyledi.
"28 Şubat'ın yaralarının hala kapandığını söylemek mümkün değildir"
İHA muhabirinin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Ombudsman Malkoç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çadır ya da aşiret devleti olmadığını belirterek, "Kökleri Osmanlı'ya ve Selçuklu'ya dayanmaktadır. Köklü bir geleneğin devletidir. Milletimiz asil bir millettir. 28 Şubat gibi gayrimeşru işlerle ilişkiler içerisinde bulunanları bu memleketin savcıları yakasından tutmuş, sanık sandalyesine oturtmuş ve yargılamıştır. Milletimizde yargının yaptığı bu güzelliğin yanı sıra 28 Şubat'ı AK Parti'yi iktidara getirerek tasfiye etmiştir. 28 Şubatçılara, milletin iradesini yok sayanlara, ortadan kaldırmaya çalışanlara siyasi alanda dersi vermiştir. 28 Şubat'ın yaralarının hala kapandığını söylemek mümkün değildir" diye konuştu.
28 Şubat'tan sonra 15 Temmuz olaylarının yaşandığını ve 15 Temmuz'da da 28 Şubat'taki gibi TSK'nın içerisindeki bir grup cuntacının milletin uçağı, tankı, tüfeği ile milleti öldürmeye kalktığını belirten Şeref Malkoç, "Milletimiz yine ayağa kalktı. Cumhurbaşkanımızın dirayeti, cesareti ve tecrübesi ile millet harekete geçti. Cuntacılara haddini bildirdiği gibi çöken devlet kurumlarını da teker teker ayağa kaldırdı. 15 Temmuz, 28 Şubat'ın gayrimeşru çocuğudur. Oradaki ilişkiler 15 Temmuz'un temelini atmıştır. Milletimle iftihar ederek söylüyorum ki, 15 Temmuz'un hesabını millet sormuş ve üstesinden gelmiştir. Yargı üzerine düşeni yapmaya devam etmektedir. 28 Şubat'ın hesabını yargı soruyor. Millet sandıkta 28 Şubat'ta AK Parti'yi iktidara getirerek tasfiye etti" şeklinde konuştu.
"Gelecekte darbelerin olmaması için umut verici gelişmeler"
"TSK'nın içerisinde bir araya gelen bazı unsurlar hemen cunta kurup devleti ele geçirmeye çalışıyorlar, darbe yapmaya kalkıyorlar" açıklamasında bulunan Malkoç, bunun ahlaka, hukuka, anayasaya ve insan haklarına aykırı olduğunu söyledi. Malkoç, "TSK'da yavrularımıza askeri okullarda, harp okullarında ne yedirip içiriyorlar da bunlar cuntacı oluyor veya ne okutuyorlar da bunlar darbeci oluyor. Bunları iyi araştırıp tedbirini almak gerekiyor. 15 Temmuz'dan sonra Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Başbakanımızın da gayretleri ile bununla ilgili tedbirler alındı. Askeri liseler, harp okulları buralarda çok güzel düzenlemeler yapıldı. Bunun yanı sıra TSK'nın insan kaynağı çeşitlendirildi. Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlandı. Bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Milli Savunma Bakanlığına bağlandı. Gelecekte darbelerin olmaması için umut verici gelişmelerdir. TSK kantin işletecek, içindeki cuntacılarla uğraşacak veya askere bot temin edecek veya mühimmat temin edecek. Bunlar artık Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılacak. TSK ülkenin savunması konusunda titiz çalışmalar yapacak. Bunar güzel adımlar, bu adımların desteklenmesi gerekiyor. Bu adımların önünün açılması gerekiyor. Önemli bir şey daha var, 15 Temmuz'a millet çöken devlet kurumlarını ayağa kaldırmak için sokağa çıktı, tanka karşı yumruk attı, bomba atan uçağa karşı slogan attı. Çocuğunun geleceğini korudu, demokrasiyi kurtardı, anayasayı korudu. En büyük etken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Meclisten anayasa değişikliği geçti, 16 Nisan'da milletimiz en isabetli tercihini yapacaktır. TSK'nın düzeni 15 Temmuz'da getirilen düzen şeklinde olsaydı, rahmetli Erbakan Hocaya Genelkurmay Başkanlığında rütbesi düşük bir asker omuz atamazdı. Şimdiki hükümetin yaptığı düzenleme gibi TSK'nın içerisinde hukuki düzenlemeler o gün olmuş olsaydı rahmetli Erbakan Hoca Başbakan olarak hacca gittiğinde ona küfür eden, hakaret eden generaller olmazdı. Kulağından tutulup gereken cezalar verilirdi. Erbakan Hocaya omuz atan askere de hiçbir şey yapılmadı, küfür edene de yapılmadı. Hoca şikâyet etti küfür eden, hakaret eden generali. Dönemin Genelkurmay Başkanı "Gerekirse daha ağırını yapacağız" dedi. Türkiye bu kepazeliklerden kurtulmuştur. Bundan sonrası daha da güzel olacak. Umudumuz budur. Biz darbe görmek istemiyoruz. Biz demokrasiyi en geniş şekilde kurumsallaştırmak istiyoruz. Biz hukukun üstünlüğünü yerleştirmek işitiyoruz. Biz insan haklarının en kâmil manada bu ülkede yaşanmasını istiyoruz. Bunun için de mutlaka herkesin anayasaya ve anayasanın üstünlüğüne sahip çıkması gerekir. O açıdan 16 Nisan'da milletimiz neyi tercih ederse hepimizin kabulüdür" ifadelerini kullandı.
"Bu manşetler iyi niyetli, hukuka uygun, demokrasiye uygun yorumlar değildir"
Malkoç, "Karargah Rahatsız" manşetine ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
"Bunlar yanlıştır, hukuka aykırıdır, fikir ve ifade hürriyeti kapsamının içine girmeyen şeylerdir. 15 Temmuz'dan sonra birçok şey yerine oturtulmaya çalışılıyor. TSK siyasetle uğraşmayacak artık, ona göre düzenleme yapıldı. TSK'nın başındakiler, komutanlar bakanlara, başbakana cevap yetiştirmeye kalkmayacaklar. Bunu özleyenler, bunun hasretini çekenler var. Demokrasi adına, hukuk adına, milli irade adına o günler geride kaldı. 15 Temmuz hukuk açısından, milli irade açısından bir milattır. Bir daha geriye gidilemez. 28 Şubat özlemi içerisinde olanlar yanıp tutuşabilirler ama bu millet hukuksuzluğa, anayasanın çiğnenmesine kesinlikle müsaade etmeyecektir. Böyle yayın yapanları akıllarını başlarına almaya, hukuka riayet etmeye, milli iradeye saygılı olmaya davet ediyorum. Bu manşetler iyi niyetli, hukuka uygun, demokrasiye uygun yorumlar değildir. Bu saatten sonra ülkeye kimse zarar vermeye kalkmasın. Millet 15 Temmuz'da, "ben oy verdiğim insanları cuntacılara teslim etmem, benim irademle seçtiğim insanlar beni yönetecek, kim bunları devirmeye kalkarsa karşısına çıkarım, yanlışları varsa sandıkta ben değiştiririm" demiştir" dedi.
"Türkiye'nin yaptığı bu güzel hizmetler bütün dünyaya ombudsmanlar aracılığı ile duyurulsun"
2-3 Mart'ta düzenlenecek olan Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'na ev sahipliği yapacak olan Malkoç, sempozyumla ilgili olarak, "Türkiye bir taraftan ekonomik kalkınmasını sürdürüyor. Dünyanın en büyük havaalanlarını yapıyor, nükleer santraller, tüneller, yollar yapıyor. Ekonomik kalkınmayı sürdürüyor, FETÖ, PKK, DEAŞ gibi dünyanın en kanlı ve sinsi terör örgütleri ile mücadele ediyor. Bunların yanı sıra 3 milyon Suriyeli mülteci var, bu insanlara bakıyor. Türkiye'de 185 bin Suriyeli çocuk doğmuş. Türkiye'de 500 bin Suriyeli çocuk ilk ve orta öğretimde okuyor. Finlandiya'da bütün ilköğretim çağında olan çocukların 370 bin olduğu düşünülürse ne kadar hizmet yapıldığı ortaya çıkar. Biz arzu ettik ki, Türkiye'nin yaptığı bu güzel hizmetler bütün dünyaya ombudsmanlar aracılığı ile duyurulsun. İnsan hakları konusunda duyarlı olan kurumlar, kişiler bundan haberdar olsun. Bu vesile ile 2 ve 3 Mart'ta uluslararası bir sempozyum düzenledik, sempozyumun konusu göç ve mültecilerdir. Açılış 2 Mart Perşembe günü saat 14.30'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanımız tarafından yapılacaktır. 40 ülkeden 55'e yakın ombudsman ve yardımcısı geliyor. Türkiye'nin yaptığı hizmetleri o ülkelere anlatacağız, tanıtacağız. Bu anlamda mültecilere yapılan destek ve yardım konusunda Türkiye dünyanın itibarını kurtarıyor, onurunu temsil ediyor. Dünyadaki bütün insan hakları savunucularının seslerini daha çok yükseltmeye davet edeceğiz" diye konuştu.
İHA