Kanser Savaşçısı Besinleri Sofranızdan Eksik Etmeyin

Acıbadem Altunizade Hastanesi Onkoloji Diyetisyeni Dilşat Baş, sağlıksız beslenmenin kanser oluşma riskini yüzde 30 artırabildiğini belirterek, kansere...

Acıbadem Altunizade Hastanesi Onkoloji Diyetisyeni Dilşat Baş, sağlıksız beslenmenin kanser oluşma riskini yüzde 30 artırabildiğini belirterek, kansere karşı savaşan besinlerle ilgili bilgi verdi.

Onkoloji Diyetisyeni Dilşat Baş, kanser oluşumunda sigara ve alkolün yanı sıra hatalı beslenme alışkanlıklarının da önemli rol oynadığına vurgu yaparak, "Öyle ki sağlıksız beslenmek kanser oluşma riskini yüzde 30 oranında artırabiliyor. Bu nedenle kanserden korunmak için öncelikle bütün besin gruplarını yeterli ölçüde içeren karışık beslenme tarzını benimsemek şart. Dikkat etmemiz gereken bir başka nokta da kanserle savaşan besinlere soframızda düzenli olarak yer açmak. Bazı besinler kanser hücrelerini vücuttan uzaklaştırma konusunda vücudun iç dinamiklerine daha fazla destek verir. Bu dost besinlerin faydalarından yararlanmak için onlara soframızda düzenli olarak yer vermeliyiz. Besinleri abartıya kaçmadan ölçülü bir şekilde tüketmek mevcut faydalarından yararlanmak için yeterli gelecektir" ifadelerini kullandı.

Kanser savaşçıları

Brokoli, lahana (kırmızı, beyaz, kara, yer, Çin), karnabahar, Brüksel lahanası, pazı, turp çeşitleri, şalgam, hardal yeşillikleri, su teresi, yabani havuç gibi besinlerin içerdikleri sülforafan adlı fitokimyasal sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirici, enfeksiyonlardan koruyucu etki oluşturduklarını kaydeden Onkoloji Diyetisyeni Baş, "Bu özellikleri nedeniyle de kanser öncüsü hücrelerin imha edilmesinde görev alıyorlar. Sağlığımız üzerindeki faydalarından en etkili şekilde yararlanabilmek için kükürtlü sebzeleri çiğ veya hafif haşlayarak tüketmeye özen gösterin. Kuru fasulye, nohut, kırmızı ve yeşil mercimek ile soya fasulyesi gibi kuru baklagiller hem iyi birer bitkisel protein kaynağı hem çok iyi bir posa kaynağı hem de içerdikleri fitokimyasallar sayesinde çok iyi bir kanser savaşçıları. Kanser riskini azaltmak için kuru baklagilleri haftada 2-3 kez sofranızda bulundurmayı ihmal etmeyin. Bunun yanı sıra salata, çorba, pilav ve makarnalarınızda zenginleştirici bir dost besin olarak kullanın. Çilek, böğürtlen, ahududu, yaban mersini, dut, üzüm, kızılcık, kiraz ve vişne gibi üzümsü meyveler vücut hücrelerini serbest radikal hasarından koruyan bileşikleri içeriyorlar. Bu sayede de kanser öncüsü hücrelerin oluşumunu engelliyorlar" şeklinde konuştu.

Dost baharatlar

Baharatların doğru miktarda ve doğru besinlerle buluştuğunda hem yemeğin lezzetini hem de besleyici özelliğini arttırdıklarını söyleyen Baş, "Antioksidan özellikleri sayesinde kanser hücrelerinin yok edilmesine yardımcı etki oluşturabiliyorlar. Türk mutfağında yaygın olarak kullanılan dost baharatlar tarçın, karanfil, fesleğen, kimyon, kakule, nane, kişniş, biberiye, sarımsak, zencefil ve zerdeçal vücuttaki iltihabi olayları önleyici ve toksinlerden arındırıcı etkiye sahipler. Karotenoidler vücutta oluşan ve dışarıdan alınan kanser yapıcı reaktif türlerini etkisizleştirerek kanserin oluşum riskini azaltıyorlar. Karotenoidler koyu turuncu, sarı, yeşil ve kırmızı sebze ile meyvelerde bulunuyor. Balkabağı ve tatlı patates en zengin karotenoid kaynağını oluşturuyor. Ayrıca havuç, kayısı, mısır, domates, yeşillikler, şeftali, nektarin, portakal ve karpuz karotenoidlerin diğer zengin kaynaklarından. Bu besinleri mevsimine göre günlük beslenme planınıza dahil edin" açıklamalarında bulundu.

"Kanser riskini düşürmek için haftada en az 2 porsiyon balığı beslenme planınıza mutlaka eklemeniz gerekiyor"

"Balık omega-3 yağ asitleri açısından zengin bir kaynak" diyen Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Omega-3 yağ asitlerinin tümör oluşumunu geciktirdiği ile ilgili çalışmalar var. Sardalya, uskumru, somon, kalkan, ringa ve ton balığı omega-3 açısından zengin balıklardan. Kanser riskini düşürmek için haftada en az 2 porsiyon balığı beslenme planınıza mutlaka eklemeniz gerekiyor. Balığı fırında ve buğulama gibi sağlıklı pişirme teknikleriyle pişirmeye dikkat edin.Kızartma yöntemiyle pişirdiğinizde hem yağ içeriği çok artıyor hem de kızartma yağının içerisinde oluşan zararlı öğeler kanser öncüsü hücrelerin oluşmasına neden olabiliyor. Domateste likopen adı verilen ve retinole çevrilemeyen bir karotenoid bulunuyor. Güçlü bir antioksidan olan likopen sebze ve meyvelere kırmızı rengi veren karotenoiddir. Domatesin yanı sıra greyfurt, kayısı ve karpuz da likopenden zengin meyveler. Pişmiş domates ürünlerinde yani domates püresi, domates salçası, makarna sosu ve pişirilerek hazırlanan domates suyunda çiğ domatese göre 2 ila 8 kat daha fazla likopen mevcut. Kanser riskini azaltmak için beslenmenizde bu ürünleri sık sık kullanın. Probiyotikler bağırsaktaki dost bakterilerin besin kaynağını oluşturuyor. Dost bakterileri besleyen besinler aynı zamanda bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkıda bulunuyor ve bu sayede kanser öncüsü hücrelerin oluşumunu engelliyorlar. Enginar, kereviz, pırasa, kuşkonmaz, soğan, sarımsak muz, yer elması, hindiba, buğday kepeği, tam tahıllı ürünler ve kuru baklagiller probiyotik besinler arasında yer alıyor. Günlük beslenme planınızda bu grupta yer alan birkaç besine yer vermeye özen gösterin."

"Tuz ve tuzlanmış besinler sindirim sistemi kanserlerinin oluşma riskini arttırıyor"

Ceviz, fındık, fıstık, badem, Brezilya fıstığı ve kaju fıstığı gibi sert kabuklu kuru yemişlerin az hacimde çok enerji ve protein içerdiğine dikkat çeken Onkoloji Diyetisyeni Baş, "Sert kabuklu kuruyemişler magnezyum, selenyum ve E vitamini gibi antioksidan özelliği olan vitamin ile minerallerin mükemmel kaynağını oluşturuyor. Antioksidanlar kanser öncüsü hücrelerin oluşumunu engellemek için vücudumuzun yararına çalışıyor. Günlük beslenme planınızda bir avuç içi kadar sert kabuklu kuruyemiş bulundurmanız faydalı olacaktır. Tuz ve tuzlanmış besinler sindirim sistemi kanserlerinin oluşma riskini arttırıyor. Bu nedenle tuzsuz olanları tercih etmenizde fayda var. Hem siyah çay hem de yeşil çay yapısında güçlü bir antioksidan olan polifenolleri bulunduruyor. Siyah çay yeşil çayın fermente edilmiş halidir. Yeşil çayda polifenoller siyah çaya göre daha fazla bulunduğu için yeşil çayın daha yararlı olduğu üzerinde duruluyor. Kanser riskini düşürmek için günde 1-2 fincan yeşil çay veya 3-4 fincan siyah çay tüketmekte fayda var. Ancak sıcak içecekler yemek borusu kanser riskini artırdığı için çayın çok sıcak olmamasına dikkat edin, küçük yudumlar halinde keyfini çıkararak içmeye özen gösterin" diye konuştu.

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri

Çocuklarda Gülüş Tasarımı Mümkün Mü ?
Aile Hekimleri İ̇stifa Ediyor!
Genç’lerin Rüzgarı Dolu Dizgin İlerliyor
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay Cüceleri Unuttu ! 
Hep-sen : “denizli Devlet Hastanesi Sağlık Personeli Ve Hastalara Mezar Olmasın !”