Bu yıl 22'ncisi düzenlenen Ulusal Kanser Kongresi'nde tartışılan immünoterapi yöntemi, kanser hastalarını kemoterapiye bağlı kalmaktan kurtaracak. Henüz yaygınlaşmayan tedavi sayesinde kanser hastaları yaşama tutunma şansı artacak.
Bu yıl 22'incisi düzenlenen Ulusal Kanser Kongresi, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği ile birlikte Antalya'da gerçekleşti. Kongreye katılan Memorial Diyarbakır Hastanesi'nde görevli Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Kaplan, burada Türkiye'de yeni yeni konuşulmaya başlanan immünoterapi terapi ile ilgili seminer düzenledi.
Kanser tedavisinde yeni bir yöntem olan immünoterapi ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Kaplan, immünoterapi, aşı tedavilerinin yeni yeni gündemlerine geldiğini söyledi. Bağışıklık sisteminin kanserde çok önemli bir yer edindiğine değinen Doç. Dr. Kaplan, "Kanserin oluşması için hücrelerin bağışıklık sisteminden de kaçması gerekiyor. Bizim bağışıklık sistemimiz tümöre karşı ne kadar iyi çalışırsa, kanser gelişme ihtimali daha da düşüyor, kanserle baş edebilme ihtimalimiz daha da artıyor. Bununla birlikte immüno tedavi yönteminin geliştirilmesi gündeme geldi. Bağışıklık sistemi çok çalışırsa romatizmal hastalıklara neden olabiliyor, az çalışırsa da kanser gibi hastalıklara meydan vermiş oluyor. Uzun yıllardır kemoterapi kullanıyorduk, akıllı ilaçlar girdi 2000'li yılların başlarında gündemimize ve immünoterapi çağının başlaması da 2010 yılındaki cilt tümörü hastalığında yapılmış bir çalışmaya dayanıyor. Cilt kanserinde bizim elimiz yıllardır bağlı durumda, çok sistemik tedavi ile hastaya katkımız olmuyor fakat 2010 yılında yapılmış çalışma ile kanserde immünoterapinin yani aşıların etkin olabileceğine dair ciddi veriler elde edilmiş oldu. Bu yöntemi kullanan hiç kemoterapi almadan sadece aşı tedavileri ile, kemoterapide 6 ay yaşıyordu hastalar ama artık bu aşı tedavileri ile cilt kanseri hastalarımız 3 yılın sonunda 5 yılın sonunda yüzde 30-40'ları hala hayatta ve gayet sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam ediyorlar. Bunun daha uzun yıllar süreceği ön görülüyor" dedi.
Önümüzdeki yıllarda tüm kanser tedavilerinde kullanılabilecek
Akciğer kanserinde ciddi gelişmelerin yaşandığına dikkat çeken Doç. Dr. Kaplan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Akciğerde önce ilk basamakta kemoterapi almış hastalara ikinci basamakta denendi ve başarılı sonuçlar elde edildi. Yavaş yavaş ülkemizde kullanımına yönelik adımlar atılmaya başlandı. Böbrek hücreli tümörde de 2000'li yılların başlarına kadar elimiz kolumuz bağlıydı. Akıllı ilaçlar ciddi bir mesafe kat etti ve aşı tedavilerinin de burada ciddi bir katkısının olabileceği 2 yıl önce ispatlandı. Bu tedaviler de yavaş yavaş gündemimize gelecek. Bunun dışında umut verici hastalık grupları var, mesela idrar kesesi kanserinde adımlar atıldı. Bağırsak rahim kanserinde etkili olabileceği gözlendi. Lenfoma alt tipinde tüp tedavileri tüketmiş hastalar bile olsa bu hastalarda yüzde 80'e varan etkinlikler gösterildi. Bu hastalıkların tamamında çok yakın zamanda gündemimize gelecek bu tedaviler. Bu ilaçların yan etkileri çok daha az kemoterapilere göre. Türkiye'de cilt kanseri hastalarına uygulanabiliyor. Bir takım erken erişim programları ile akciğer hastalarıma biz de kullandık."
İHA