Ağrı'nın Taşlıçay ilçesine bağlı Aşağı Toklu Köyü'nden 28 yıl önce ailesi ile birlikte Kocaeli'ye göç eden ve burada yakalandığı kanser hastalığını yenen 62 yaşındaki Abdulbaki Akdeniz, kentin stres ve gürültüsünden kurtulmak için köyüne dönerek kendisine ait arazide ev yaparak yaşamaya başladı.
28 yıl önce ailesi ile birlikte Taşlıçay ilçesine 6 kilometre uzaklıkta bulunan Aşağı Toklu Köyü'nden ayrılarak Kocaeli'ye bağlı Gebze ilçesine göç eden Baki Akdeniz, burada inşaatlarda kaynak işi başta olmak üzere birçok işte çalıştı. Evli ve 4 çocuk babası Baki Akdeniz, daha sonra yakanlandığı amansız hastalık olan lenf kanseri ile yıllarca mücadele ederek hayata tutunmaya çalıştı. İstanbul'da hastanelerde tedavi olan Akdeniz, aylarca mücadele ettiği kanser hastalığını yenerek hayata tekrardan tutundu. Şehir hayatının gürültüsü ve stresinden bunalan Akdeniz, Ağrı'ya dönerek 28 yıl önce yaşadığı Aşağı Toklu Köyü'ne yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta bulunan tarlasında kendi çabasıyla ev yaparak yaşamaya devam ediyor.
Gebze'de çok çalıştığını ve emekli olduğunu dile getiren Akdeniz, trafikten ve binaların yoğun olmasından sıkıldığını bu nedenle memleketime geldiğini söyledi. Doğayı çok sevdiğin ve doğayla iç içe olmak istediğini belirten Akdeniz, "Doğayı çok seviyorum. Doğada yaşmak istiyorum. Ben orada da lenf kanseri geçirdim, Allah'a hamdolsun iyileştim. Marmara'da tedavi gördüm, bundan dolayı orada ki yiyecek ve içeceklerden sıkıldım. Organik ürünler yetiştirmek için buraya geldim. Bu evi kendi imkânlarımla yaptım. Ustada değilim, her iş elimden geliyor. Duvarı kendim ördüm, elektrik ve su tesisatını hepsini ben kendim yaptım" dedi.
'Doğal ortamda yaşamak için geldim'
Yaptığı evin köye oldukça uzak olduğunu ve yetkililerden kendisine elektrik verilmesini isteyen Akdeniz, "Allah nasip ederse buraya yerleşeceğim. Devletin buraya elektrik vermesini istiyorum. İlçede başvuru yaptım, evime elektriğin gelmesi için 12 tane direk gerekiyormuş, bu yüzden direk meselesine girerek buraya elektrik getirmiyorlar. Yalnız elektrik olmasa da kendi imkânlarımla güneş paneli getiririm. Ben emekli maaşımdan para biriktirerek bu evi yapıyorum. Burada organik ürünler, meyve ağaçları, sebze ve küçük seralarda çeşitli ürünler yetiştireceğim. Daha sonraki yıllarda da bu seraları büyütmeyi planlıyorum" şeklinde konuştu.
'doğanın içine girdiğim zaman sanki doğa benimle konuşuyor'
Doğal ortamı çok sevdiğini doğayla iç içe yaşamaktan büyük bir mutluluk duyduğunu vurgulayan Akdeniz, "Burası doğal ortamdır. Ben doğal ortamın hastasıyım, doğanın içine girdiğim zaman sanki doğa benimle konuşuyor, bende doğayla konuşuyorum gibi oluyor. Onun için ben doğayı çok seviyorum. Buraya gelmemin sebebi şehirde ki sanayileşme, hava kirliliği, araba egzozlarından rahatsız olduğum içindir. Gecekondu mahallelerinin kentleşmesinden dolayı yeşil alanlarda azalıyor. Oluşan betonlaşmadan dolayı bende buraya memleketime geldim. Trafiğin yoğunluğu da oldukça fazla bir yerden bir yere gidip gelmekte sorun oluyordu. Doğal ortamda yaşamak için geldim" şeklinde konuştu.
İHA