CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Başkomutanlık görevi TBMM'nindir. Cumhuriyetin kuruluşundan beri TBMM başkomutandır. Gazi Meclis dememizin temel nedeni de budur. Mustafa Kemal Atatürk'e de Başkomutanlık yetkisi verilmiştir. Ama yetkiyi veren TBMM'dir" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşamada, darbe girişiminin parlamenter sistemin önemini gösterdiğini dile getirerek "Meclis bombalanırken açık kaldı. TBMM Başkanı'na teşekkür ediyorum, bütün baskılar olduğu dönemde sabaha kadar Meclisi açık tuttu. Meclis direndi, halk direndi, parlamento direndi ve darbe püskürtüldü. Parlamentonun gücü bir kez daha kanıtlanmış oldu. Demokratik parlamenter sistemimizi daha güçlü bir hale getirelim, başka arayışlara girmek Türkiye'yi yeni felaketlere karşı karşıya getirir. Bu darbe girişimi bize bir şey daha öğretti. Koşulsuz demokrasiye sahip çıkmalıyız. Biz halk olarak direnme hakkımızı kullandık. En büyük zorluğu halkın direnme hakkını anayasasına koyan Almanya yaşamıştır. Almanya anayasasına koymuştur bunu" diye konuştu.
"Hangi görüşten olursa olsun darbeye karşı çıktık"
Darbe girişiminin Cumhuriyetin kurucu değerlerinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini de anlatan Kılıçdaroğlu, darbe girişiminin özgür medyanın gücünü öğrettiğini de ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Medya üzerinde baskılar vardı. Gazeteler kapatılıyordu. Benim vergilerimle TRT iktidar partisinin borazanı konumuna gelmişti. Tarafsız yayın yapması lazım. Umarım siyaset kurumu bütün bunlardan ders çıkarmıştır. Şimdi birilerinin aleyhine yayın yapmak neredeyse suç oldu. Medyanın ne kadar önemli olduğunun ve medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunun farkına varmamız lazım. Bu darbe girişimi bize bir şey daha öğretti. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin önemini öğretti. Yıllar yılı propaganda yaptılar, laiklik dinsizliktir diye. Bugün gerçek ortaya çıktı ki, laiklik din ve vicdan özgürlüğünün ana güvencesidir. Hangi görüşten olursa olsun darbeye karşı çıktık. Bunu sağlayan laikliktir ve hukukun üstünlüğü ve demokrasidir" değerlendirmesinde bulundu.
"Er ve erbaşları linç edenlerin de yakalanıp adalete teslim edilmesi lazım"
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Darbelerle mücadele ederken, bir devleti devlet yapan, saygın kılan, herhangi bir suçla karşı karşıya geldiğinde hukuk içinde hareket etmesidir. Darbeci veya darbe girişiminde bulunanlar suç işlemişlerse yakalarsınız adalete teslim edersiniz. Baskı, işkence, kötü muamele devletin saygınlığına gölge düşürür darbecileri haklı konuma çıkarır. Hukuk içerisinde kalınarak mücadelenin sürmesi lazım. Mücadele ederken suçluların şahsiliği ilkesinin göz ardı edilmemesi lazım. Bir kişi suç işlemişse onun bütün ailesini suçlayamazsınız. Bir aileyi bütün mahallenin ortasında darbeci olarak suçlamak son derece tehlikelidir. Umarım siyaset kurumu darbecilerle mücadele ederken bunları dikkate alır. Sadece darbeciler mi? Hayır, er ve erbaşları linç edenler de yakalanıp adalete teslim edilmesi lazım. Son derece dikkatli bir dil kullanmak siyasetin gereğidir. Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz ve kullanacağımız dile dikkat etmek zorundayız. Parlamenter sistemimizi güçlendirmeliyiz. Bir şeyi daha yapmalıyız. Geçmişte FETÖ terör örgütünün mağdur ettiği binlerce kişi var. İntihar edenler oldu, hayatlarının en verimli çağlarını hapishanelerde geçirdiler. Ailelerinin üzerine büyük iftiralar atıldı suçlandı. Bunların tamamının suçsuz olduğu ortaya çıktı. Bir kumpasa kurban edildiklerini artık devletin tüm yetkilileri dile getiriyor."
"Devleti yeniden yapılandıracaksan adres yürütme organı değil adres yasama organıdır"
OHAL uygulamalarının zaman dilimiyle sınırlı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "OHAL durumunu ortadan kaldırmak, gerekli mücadeleyi yapmak ve toplumu normal bir sürecin içine çekmek için yapılır. OHAL dönemini kullanıp olağanüstü hal döneminin sonunda da uygulanacak düzenlemeler yaparsanız parlamentoyı devre dışı bırakmış olursunuz. Hakimiyet milletin değil, hakimiyet yürütme organının olur. Bu temelden demokrasiye de millete de saygısızlık olur. AYM'nin kararı var. OHAL uygulamalarıyla ilgili olarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) olağanüstü hal uygulamaları için geçerlidir. Siz ne yapıyorsunuz? "Ben devleti yeniden inşa edeceğim." KHK'larla sıfır devlet projesiyle yola çıkacağız devleti yeniden yapılandıracağız. Bu devlet senin devletin mi? Bu devlet hepimizin devletidir. Bu devlet hepimizin devletiyse bizim seçtiğimiz temsilcilerin olduğu parlamentoda yasaların çıkması lazım. Devleti yeniden yapılandıracaksan adres yürütme organı değil adres yasama organıdır. Devletin yapısıyla böyle oynanmaz. Parlamentoya gelmeli burada tartışmalıyız. Bu demokrasiye zarar verir. Bunu söylediğim zaman siz ordudan yana mısınız? En son orduyla ilgili çıktı KHK. Bakan talimat verecek, Cumhurbaşkanı talimat verecek, başbakan talimat verecek. Üç ayrı yerden talimat alacak. Bu adam ne yapacak. Efendim bu yapı ABD'de vardı. Biz kendi tarihimize bakarız. Metehan'dan bu yana orduda hiyerarşi vardır ve bozulmamıştır. O hiyerarşinin korunması lazım. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nden yanayım, Merkez Bankası'nı nasıl savunuyorsam orduyu da öyle savunuyorum, BDDK'yı da Maliye Bakanlığı'nı da öyle savunuyorum. Ordu sivilleşmez. Sivil yönetime ordu hesap verir" ifadelerini kullandı.
"Başkomutanlık görevi TBMM'nindir "
"Başkomutanlık görevi TBMM'nindir" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Cumhuriyetin kuruluşundan beri TBMM başkomutandır. Gazi Meclis dememizin temel nedeni de budur Mustafa Kemal Atatürk'e de Başkomutanlık yetkisi verilmiştir. Ama yetkiyi veren TBMM'dir. Başkomutanlık yetkisi Mustafa Kemal Atatürk'e sürekli verilmemiştir. 3'er aylık sürelerle verilmiştir. 5 Ağustos 1921'de verilmiştir. Daha sonra 31 Ekim 1921'de. 4 Şubat 1922'de, 6 Mayıs 1922'de Mustafa Kemal'e başkomutanlık görev ve yetkisi verilmiştir. Dördüncü kez yekti verilirken Mustafa Kemal kürsüye çıkmış demiş ki, "Yasanın ikinci maddesinde bana tanınan yetkiler çok geniştir. Bu maddenin çıkarılması lazım." kendi yetkilerini kısıtlamıştır. Bütün sağır sultanlara sesleniyorum, bu Cumhuriyeti kuran kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kendi yetkilerini kısıtlamayı kabul edip, yetkiyi parlamentoya devrederken birileri ben komutanım kumandanım diye ortada gezinmesin. Yetki parlamentonundur. Anayasamız 104'üncü madde "TBMM adına TSK'nın komutanlığını temsil eder cumhurbaşkanı." Sadece temsil yetkisi vardır. Yetki TBMM'dir. Bu yetki devredilmemiştir. Bu yetki bu Meclis'in namusudur. Yetkisini devredemez.'
İHA