CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bana çıkıp desinler ki: "Bu anayasa değişikliği gerçekleştiğinde Türkiye'nin şu sorunu çözülecek'. Hiç kimse böyle bir şey söylemiyor. Yok öyle bir şey zaten, terör sorununu mu çözecek? Hayır. Ekonomiye istikrar mı getirecek? Hayır. Bunlarla hiçbir ilgisi yok sadece ve sadece rejimi değiştirecek" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ata Köşk Oteli'nde Muhtarlar ve Hemşehri Dernekleri ile kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıda CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ve TBMM CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin ve Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen de hazır bulundu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin kaderinin belirleneceği bir sürecin yaşandığını belirterek, "Tavrımız ne olacak? Demokrasiden yana mı olacak tek adam rejiminden mi olacak? Asıl tartıştığımız konu budur. Biz kararımızı verirken sadece bugünü değil, geçmişi de düşünerek, geçmişte neler yaptı büyüklerimiz, dedelerimiz neler yaptılar ve bizler demokrasiyi geliştirmek için neler yaptık hangi bedeller ödedik, geleceğimiz nasıl olmalı? Bunu düşünmemiz lazım. Gelecek açısından kaygılar taşıyoruz. Bu referandumun partilerle bir ilgisi yok. Siyasi liderlerle de bir ilgisi yok. Bu referandumun Türkiye ile ilgisi var ve Türkiye'nin geleceğiyle ilgisi var. Sosyal demokrat, ülkücü, mütedeyyin, liberal kim olursa olsun, doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi bu bölgelerde yaşayan bütün vatandaşlarımız hep beraber geleceğimizi belirleyeceğiz. Bu kadar önemli bir referandum bunu hepimizin bilmesi gerekiyor" diye konuştu.
"Oturup, birlikte konuşmak, tartışmak ve birbirimize düşünceleri aktarmak zorundayız"
Referandum sürecinde fazla miting yapmama nedenine ilişkin Kılıçdaroğlu, "Bu süreçte fazla miting yapmıyoruz. Nedeni şu, oturup birlikte konuşmak, tartışmak ve birbirimize düşünceleri aktarmak zorundayız. Bir parti seçimine gitsek, hükümet seçimine gitsek miting yapalım. Ama burada öyle bir tablo yok. Bu tablo birlikte oturup konuşma tablosudur. Farklı siyasi görüşte olan insanların bir araya gelip, konuşmaları gerekiyor. Çünkü ülkenin geleceği sadece beni değil, hepimizi ilgilendiriyor. Madem hepimizi ilgilendiriyor o zaman ortak aklı egemen kılmamız lazım. Birlikte oturacağız, kararımızı vereceğiz; Türkiye'nin geleceği için, bayrağımız için, vatanımız için. Mitingden fazla bizim bir araya gelip konuşmaya ihtiyacımız var" açıklamasında bulundu.
"Demokrasi 2,5 yıldır askıda"
Sivil toplum örgütlerinin özelliğinin belli bir amaç doğrultusunda görevlerini yapmak olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "TEMA tabiatı kurtarmak için oluşan bir sivil toplum örgütüdür veya çocuklara burs vermek için bir araya gelen anneler bir sivil toplum örgütü oluşturuyorlar. Bizim bütün arzumuz sivil toplumun güçlenmesidir. Fakat öyle bir süreç yaşıyoruz ki bırakın sivil toplumu yasal alt yapısı olan sendikalar bile, bu süreçte korkudan sesini çıkaramıyor. Neden? Bir kişiye yetki veriyoruz. Bütün ekonomik ve sosyal konularda kararname çıkarma yetkisi var. Arzu ederse o bir kişi "ben kıdem tazminatı kaldırdım" diyebilir. İşçilerden ses çıkıyor mu? Hayır. Herkes gelecek endişesi taşıyor. Acaba söylersem beni işten atarlar mı endişesi taşıyor? O zaman demokrasi var mı? Hayır, 2,5 yıldır askıda. Fiili başkanlık dönemini yaşıyoruz. 2,5 yıldır demokrasi askıda. Kıdem tazminatı için sendikalar her türlü söylemi bir dönem dile getiriyorlardı. Şimdi korkudan dile dahi getiremiyorlar. Başkan "ben asgari ücreti dondurdum" diye karar aldı. Alır yetkisi var. İtiraz eden sendika var mı? İtiraz eden bir kesim var mı? Ses bile yok. Şimdi bu fiili durum birde bu fiili durumu anayasal duruma kavuşturduğunuzu düşünün. O zaman yaşayacağımız tabloyu herkes daha iyi görmeli. Sandığa giderken bütün bunları düşünerek sandığa gitmeli. Sandığa gitmeyelim, oy kullanmayalım bu doğru değil" diye konuştu.
"Benim söylediklerimi çarpıtıyorlar"
"Bir kararname ile bütün muhtarlıklar bitebilir" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Diyorlar ki kendi mitinglerinin meydanlarına çıkıp "Kılıçdaroğlu, dedi ki muhtarlıkları ve belediye başkanlıklarını bir kararnameyle kaldırabilir." Benim söylediklerimi çarpıtıyorlar. Ben hiçbir zaman belediyeler kapatılır demedim. Böyle yetkisi var da demedim. Neyi söyledim, muhtarlarlıkları bir kararnameyle kaldırırlar. Çünkü belediyeler için böyle bir yetki verilmedi ama muhtarlıklar için var. Türkiye'deki bütün muhtarların oturup düşünmesi lazım."
"Bana çıkıp desinler ki: "Bu anayasa değişikliği gerçekleştiğinde Türkiye'nin şu sorunu çözülecek'"
Anayasa değişikliğinin yerel yönetimlere ne getirdiğini sorduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Yerel yönetim çok daha geniş bir kitleye bakıyor ama gelirleri son derece sınırlı acaba yeni bir şey var mı? Hayır hiçbir şey yok. Bu anayasa değişikliği bu ülkenin hangi sorununu çözüyor? Hiçbir sorununu çözmüyor. Bana çıkıp desinler ki: "Bu anayasa değişikliği gerçekleştiğinde Türkiye'nin şu sorunu çözülecek'. Hiç kimse böyle bir şey söylemiyor. Yok öyle bir şey zaten, terör sorununu mu çözecek? Hayır. Ekonomiye istikrar mı getirecek? Hayır. Türkiye Cumhuriyeti bütün devletlerle dost mu olacak? Hayır. Bunlarla hiçbir ilgisi yok sadece ve sadece rejimi değiştirecek, demokratik parlamenter sistemden, otoriter bir sisteme geçeceğiz, tek adam rejimine geçeceğiz bu kadar basit. Dolayısıyla sorun çözen değil, toplumu ayrıştıran, sorun oluşturan bir anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız. Eğer hepimizin kafasında kaygılar varsa, demek ki sorun var ortada, gelecek kaygısı var. Çocuklarımıza nasıl bir Türkiye bırakacağız? Onu düşünmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Bana göre bu sorunun yanıtını vermesi gereken Sayın Devlet Bahçeli'dir"
Tüm kamu yatırımlarının İstanbul'a gittiğini, eskiden Doğu-Batı ayrımı olduğunu şimdi ise Anadolu- İstanbul ayrımı çıktığını, Ankara'nın da İstanbul'a mı taşınacağını sorduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu anayasa değişikliği, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülürken Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Anayasa Komisyonu Üyesi çıktı Meclis'te şu konuşmayı yaptı: "Bu değişiklikleri yapıyoruz, geçireceğiz ama asıl amacımız anayasasının ilk 4 maddesidir" dedi. İlk 4 maddeden biri de Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'dır. Ben söylemedim, o söylüyor, nerede söylüyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde söylüyor. İtirazlar üzerine tekrar kürsüye geldi, aynı söylediklerini tekrarladı. Bu sorunun yanıtını kim verecek? Bana göre bu sorunun yanıtını vermesi gereken Sayın Devlet Bahçeli'dir bütün samimiyetimle söylüyorum. Ben, milliyetçilerin, ülkücülerin vatana bağlılığını biliyorum, bu konuda en ufak bir endişem yok. Bayrağa saygılılar, vatanını seviyorlar bizim gibi, beraberiz, ülkesini seviyorlar, biz de seviyoruz. Milliyetçilik nedir? Kendi halkının, kendi ülkesinin çıkarlarını savunmaktır zaten, tarihine bağlılıktır. Biz Ankara'yı niye başkent seçtik? Bir dönem hatırlarsanız Merkez Bankası'nı bile İstanbul'a taşımak istiyorlardı, 1930'da kurulan Merkez Bankası'nı. Nedir Merkez Bankası biliyor musunuz? Önemi nedir? Çünkü devasa Osmanlı'nın parasını basacak bankası yoktu. Türk Lirası'nı basan bankayı kurdular adına Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dediler. Kendi paramızı basacak bankayı 1930'da kurduk. Tarihini bilmeyen geleceği iyi inşa edemez. Ankara boşuna mı başkent yapıldı? Dolayısıyla hepimiz bu değişikliklerin oylanmasında dikkatli, sorumlu davranmak zorundayız" şeklinde konuştu.
"Milli iradeyi bir kişiye veriyoruz"
"Bazı maddeleri hemen yürürlüğe giriyor, bazı maddeleri daha sonra yürürlüğe girecek, Hakimler Savcılar Kurulu hemen yürürlüğe girecek niçin?" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Yargıyı tek kişiye teslim etmek için. Güçler ayrılığı değil, güçlerin uyumu diyorlar. Bir kişinin elinde olursa dolayısıyla mesele biter. Yani parti devleti kurmak için, devletin bütün organlarını bir partiye tahsis etmek, bir partinin emrine vermek için özel bir çaba harcanıyor. Bugün A partisi iktidarda yarın bir başka parti gelir o da devleti allak bullak ederse, o da derse ki "Bu hakimleri ben atıyorum, hepsini yeniden ben atayacağım" ne olacak? Adaleti kim dağıtacak? Adaleti siyasi partinin genel başkanının tayin ettiği hakim mi dağıtacak? Yoksa tarafsız ve bağımsız olan bir hakim mi dağıtacak adaleti? Benim tayin ettiğim bir hakim bir başka partiliyi yargılarsa o partili ne diyecek? Bunu zaten Kılıçdaroğlu tayin etmişti, bu adalet dağıtamaz verdiği karar haksızdır diyecek haklı mı bana göre haklı. Hepimizin düşünmesi gerekiyor diyorum neden? İşte bu nedenle. Devletin yapısı ve işleyişini değiştirecek bir kişi, bütün yetkiler onda. Devletin yapısını ve işleyişini değiştiren bütün kararnameleri çıkaracak, bunun sağı solu var mı? Hayır. Bunun partisi var mı? Hayır. Bir kişi her şeye egemen olacak, Türkiye Cumhuriyeti bu kadar ucuz bir devlet midir? O zaman biz bu Parlamentoyu niye kurduk? Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni 23 Nisan 1920'de niye kurduk? Milli iradeyi temsil ediyor diyoruz, milli iradeyi bir kişiye veriyoruz. Olmaz doğru değil."
Venedik Komisyonu Raporu
Evrensel demokratik değerlerden uzaklaşıldığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Evet, bu arada gürültüye gitti, fazla tartışılmadı Venedik Komisyonu Raporu, anayasa değişikliği ile ilgili. Gayet açık dediler ki: "Demokratik sistemden vazgeçiyor, otoriter bir sisteme geçiyor Türkiye, bu anayasayla siz Avrupa Birliği üyesi olamazsınız." Daha ne desin? 1963 yılında Avrupa Birliği'ne üye olmak için başvurduk, uygar, medeni dünyanın bir parçası olalım, bütün İslam dünyasına örnek olalım diye yola çıktık. Demokrasi kör, topal yürüyor, eksiğimi var mı? Var tabii ama şimdi bundan vazgeçiyoruz. Kim söylüyor? Venedik Komisyonu söylüyor. Görevi ne Venedik Komisyonu'nun? Birliğe üye olacak ülkelerin anayasalarına bakar, Avrupa Birliği'nin standartlarına uygun mudur, değil midir? Uygunsa olunur, değilse der ki kusura bakmayın. Yani biz, uygar dünyadan kopuyoruz, yalnızlaşıyoruz. Türkiye yalnızlaşıyor. Durup dururken Suriye ile kavga ettik. Faturayı kim ödedi? Suriyeliler, Suriye'deki Türkmenler, Türkiye'deki ticaret erbabı ve hep beraber ödedik. Ne olacağı belli değil bunların. Efendim, evet geçerse Suriyelilere vatandaşlık verecekler, bunu da söylüyorlar. Vatandaş sandığa giderken bunu da düşünmeli, Suriyelilere vatandaşlık verilmesini istiyorlarsa gitsinler evet oyunu kullansınlar. Hayır efendim ben işsiz kalıyorum, çocuğum işsiz diyorsa o da gitsin hayır oyunu kullansın bu kadar basit" değerlendirmelerinde bulundu.
"Diline hakim olmayan, devleti iyi yönetemez"
Türkiye'nin sadece Orta Doğu'da yalnızlaşmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Buyurun Rusya'ya bakın, İran'a bakın kavgalıyız. Buyurun komşumuz Bulgaristan'a bakın, büyükelçisini çekti Bulgaristan. Sayın Cumhurbaşkanı önemli bir şey söyledi, döndü bütün Avrupa'ya dedi ki: "Siz böyle davranmaya devam ederseniz, yarın dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Avrupalı, Batılı, güvenle, huzurla sokağa adım atamaz'. Ne demek bu? Yani El Kaide'den ben sorumluyum, onu mu demek istiyor? IŞİD'den ben sorumluyum, onu mu demek istiyor? Bu işin sağı, solu yoktur, partisi yoktur. Ben rahatsız olduğum kadar eminim Adalet ve Kalkınma Partisi'ne, Milliyetçi Hareket Partisi'ne oy veren sağduyulu vatandaşlarım da rahatsız. Niye biz dünyayla kavga ediyoruz? Niye böyle bir dil kullanıyoruz? Diline hakim olmayan, devleti iyi yönetemez. Hele 80 milyonu temsil eden kişinin az ve öz konuşması lazım, sözlerinin hem Türkiye'de hem dünyada bir ağırlığının olması lazım. Biz böyle isteriz. Tarafsızlık neden önemlidir cumhurbaşkanlığı için? 80 milyonu temsil ettiği için, hepimizi temsil ediyor ama hepimizin duygularına tercüman olması lazım, ortak duygularımız var bizim, ortak duygulara tercüman olması lazım. Bunlar ne yapıyor? Türkiye'yi yalnızlaştırıyor, dünyadan soyutluyor. Ne oldu? Bizim büyükelçimiz çağırıldı, bu sözlerin anlamı nedir diye şimdi soruyorlar büyükelçiye. Ne diyecek büyükelçi? Efendim, dikkate almayın Sayın Cumhurbaşkanı espri yaptı diyecek büyük ihtimalle, ne diyecek başka? Son 2,5 yıldır fiili başkanlık sürecini yaşıyoruz, ortada Dışişleri Bakanı kim Allah aşkına? Ekonomiden sorumlu bakan kim? Bakıldığı zaman mevcut 2,5 yıllık yapının Türkiye için hangi riskleri oluşturduğunu gözlerimizle görüyoruz. Ekonomiye bakın, son 2,5 yılda ekonomi ne hale geldi? Eskiden bizim tırlar kuyruğa girerdi Suriye'ye, Afrika'ya mal götürmek için, şimdi hepsi satılığa çıktı" diye konuştu.
"Yeri geliyor aman ne olursun Putin, yeri geliyor aman ne olursun Trump"
Durup dururken Rusya ile kavga edildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sonra gittik Rusya'dan özür diledik, el etek öptük, oralara kadar gittik. Bu benim ağırıma gidiyor, koskoca Türkiye Cumhuriyeti yeri gelecek "Aman ne olursun Putin" yeri gelecek "Aman ne olursun Trump" ya sizin aklınız yok mu? Bu Türkiye Büyük Millet Meclisine gerekli yetkiyi, gerekli güveni vermiyorsunuz ya da duymuyorsunuz? Asıl tartışılması gereken konu budur, asıl düşünce budur. Hepimizin birlikte oturup karar vereceği süreçte bunları düşünmemiz lazım" ifadesini kullandı.
İHA