CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugün benim söylediğim her cümlenin her kelimenin doğru olduğu ortaya çıktı. Bugün devlette çift başlılık var. Bugün TBMM ilk kez çift başlılığı yaşadı" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmasında, "Gittiğim her yerde bu anayasa değişikliğinin Türkiye'de demokrasiyi çökerteceğini söyledim. Devlet denen kurumu yok edeceğini söyledim. Ama koro halinde "Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor" diye sabah öğle akşam benden söz ettiler. Hiç anayasadan söz etmediler. Bugün benim söylediğim her cümlenin, her kelimenin doğru olduğu ortaya çıktı. Bugün devlette çift başlılık var. Bugün TBMM ilk kez çift başlılığı yaşadı" ifadelerini kullandı.
"Gelin CHP'ye gelin hep birlikte Türkiye'de köklü bir değişimi gerçekleştirelim"
"En büyük arzumuz demokrasiyi güçlendirmektir" diyen Kılıçdaroğlu, "İşçileri düşünün hak arıyorlar. Şişe Cam işçileri önce işvereni çağırdılar, gelin oturalım toplu sözleşme yapalım. Aldığımız ücretler bize yetmiyor diye. Anlaşamadılar, anlaşamayınca en doğal hakları olan grev yapacağız dediler. Ama Bakanlar Kurulu çıktı "siz grev yapamazsınız" dedi. Niçin? Ulusal güvenliği tehlikeye sokuyorsunuz. Allah aşkına Şişe Cam işçilerinin grevi ne zamandan beri ulusal güvenlik konusu oldu. Biz hakkını arayan alın teri döken herkesin, her işçinin, her sendikanın yanındayız. Milyonlarca gencimiz işsiz. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Eğer bir ülkede bir hükümet varsa o hükümetin birinci görevi işsizliği önlemektir. Bugün 4 gencimizden birisi işsiz. Ankara'daki hükümet eden beylerin böyle bir derdi yok, çocuklarının da yok. Hepsinin yatları katları gemileri var. Hepsi o gemilerini götürüyorlar başka ülkelerin siciline kaydediyor. 15-29 yaş aralığında 5 milyon gencimiz ne okula gidiyor ne de çalışıyor. Ne olacak bunlar. Hiç bundan, işsizlikten söz ediyorlar mı? Hakkını yemeyelim söz ediyorlar "istihdam arttı" diyorlar. Nasıl artıyorsa işsizlik de artıyor. Gencecik pırıl pırıl bütün gençlere sesleniyorum, eğer siz bu ülkede iş istiyorsanız, kapısını vuracağınız, derdinizi anlatacağınız tek bir parti var o partinin adı CHP'dir. Gelin CHP'ye gelin hep birlikte Türkiye'de köklü bir değişimi gerçekleştirelim. Gelin bir devrimin altına hep birlikte imza atalım. Öyle bir noktaya geldik ki işsizliği besleyen unsurlar üretimsizlik. Üretim yok Türkiye'de. Bir rekora imza attılar. Türkiye sığır ithalatında Avrupa'nın birincisi, dünyanın da ikincisi" şeklinde konuştu.
"Mazot fiyatını yüzde 50 düşüremezler"
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Mazot fiyatını yüzde 50 düşüremezler bunu gayet iyi biliyorum. Zam yapmasınlar ona da razı çiftçi. Sudan'da gittiler 780 bin dönüm arazi kiraladılar. Dünyanın parasını ödediler şimdi orada pamuk ve yağlı tohumlar üreteceklermiş. Batman'dan bir tablo, bir hayırsever diyor ki bir fırına "her gün 500 ekmeği fakirlere verin" diyor. O kuyrukları gördünüz mü gazetelerde televizyonlarda. Binlerce kadın, iki ekmek almak için saatlerce kuyrukta bekliyorlar. Hani bu ülkede kişi başına gelir 3 kat artmıştı. 15 yıldır iktidardasınız. Binlerce insan hala iki ekmeğe muhtaçsa burada bir derdimiz var demektir."
"Bir de bunlar biz Müslümanız diye geçiniyorlar batsın sizin Müslümanlığınız"
Referandum sırasında bir otelde çocukları SMA hastası olan bir grup ailenin kendisiyle görüşmek istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Bu çocukların tedavi edilmesi için ilaç gerekiyor. Dünyada yeni bir ilaç çıkmış. Bu ilacın fiyatı binlerce dolar. Aileler alamıyorlar. O ailelerden birisinin çocuğu Eymen bebek vefat etti Sakarya'da. Sakarya Valiliği kampanya açmış acaba para toplayıp bu çocuk için ilaç getirebilir miyiz? İlaç getirilemedi ve o çocuk hayatını kaybetti. Bugün yüzlerce çocuk var aynı şekilde ilaç bekleyen. Ama bu ülkenin Başbakanı, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı Çin'e, Amerika'ya giderken kendi özel arabasını kargo ile götürebiliyor. Ramazan ayındayız, hangi din, hangi ahlak bunu kabul eder? Bu Eymen bebeğin günahı onların boynunadır. Bir de bunlar biz Müslümanız diye geçiniyorlar batsın sizin Müslümanlığınız. Böyle Müslüman mı olur? Küçük çocuğun ölümüne ses çıkarmayacaksın, göz yumacaksın ondan sonra yazı yazacaksın "bu ilacı karşılayın" diye. Peki o çocuğun hesabını kim verecek" değerlendirmesinde bulundu.
Meclis'in 15 Temmuz Darbe Komisyonu raporu yayınladığına değinen Kılıçdaroğlu, "O raporunda 319. sayfasında darbe girişiminde bulunanlar Erdoğan'ın orada olduğunu zaten tespit etmişler. Üstelik bu haber yine Marmaris'te yerel gazetede zaten yayınlanmış. Ama amaç ne FETÖ gerekçesiyle muhalefetin tamamını susturmak, ezmek ve yok etmek. Ama Sözcü ve Cumhuriyet inandığı davadan, inandığı ilkelerden demokrasiden ödün verir mi? Vermez. Bilmedikleri o zaten" dedi.
"15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu değil, kapatma komisyonu"
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, komisyon darbeyi aydınlatmak, darbeyi yapanları ortaya çıkarmak değil, darbeyi nasıl kapatırız onun hesabı içinde. Komisyon başkanı da zaten geçmişte Fethullah Gülen'e övgüler düzen birisi. Kaç kez Pensilvanya'ya gitti onu da bilmiyoruz el etek öpen birisi. Şimdi kalkmış komisyona başkanlık yapıyor. Eğer bir siyasi iktidar darbeden şikayetçiyse, darbecilerin tamamını yargılamak, gerçek darbecileri yargının önüne çıkarmak ve failleri bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarmak durumundadır. Eğer bunu yapmıyorsa darbecinin kendisi zaten odur. En önemli iki aktörü var bu darbenin, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı. Niye komisyona bilgi vermiyorlar? Niçin iktidar izin vermiyor. Siz bizim aklımızla alay mı ediyorsunuz? 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu değil, kapatma komisyonu. Rapora göre FETÖ'nün elemanları devlete sızmış ne sızması devlete yerleştirildi bunlar."
"249 şehidin kanını yerde bıraktılar o kanı yerde bırakmamaya söz verdik sözümüzün arkasında duracağız"
Çatı iddianamesini hazırlayan bir savcının da görevden alındığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Niye alınır bir savcı? Olayı araştırıyor. MİT'in haberi var mıydı yok muydu darbeden? Bu da tartışmalı. O.K. diye birisi MİT'e gitmiş saati belli "geldi ama darbe ile ilgili bir şey söylemedi." Sonra medyaya yansıdı bu. Soruyor savcı "sen darbeden söz ettin mi?" "Evet diyor söz ettim." Peki darbeden söz etmişse bu ülkede MİT, Genelkurmay niye darbeyi önlemedi? Hangi gerekçeyle önlemedi? Ben kontrollü darbe deyince kızıyorlar. Karanlık noktalar bir değil iki değil dünya kadar. Siz Bank Asya'nın önünden geçen adamı hapse atacaksınız, Bank Asya'nın yönetiminde görev alan birisini hapisten çıkaracaksınız. Balyoz Ergenekon kumpasını bunlar yapmadı mı? Bu işin siyasi ayağı henüz ortaya çıkmış değil. Arkasını bırakmayacağız sonuna kadar götüreceğiz. 249 şehidimiz var. 249 şehidin kanını yerde bıraktılar o kanı yerde bırakmamaya söz verdik sözümüzün arkasında duracağız. Asıl çağrılıp dinlenilmesi gereken kişi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iki genel başkanı Binali Yıldırım ve Recep Tayyip Erdoğan gelip bilgi vermeleri lazım. "Darbeyi dünürden haber aldım', dünür gelsin o zaman. Niye gizleniyorsun Marmaris'te" şeklinde konuştu.
"Bu anayasa bu toplumun, halkın, milletin anayasası değildir"
Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Bu nasıl bir darbe ve nasıl bir araştırma. FETÖ'cü diye baklavacı, çikolatacı, börekçi, inşaatçı, paşa, er, askeri öğrenci buldun ama bir tane siyasetçi yok. Nasıl olur bu? 15 Temmuz darbe girişimiyle bir karşı darbenin altyapısı oluşturulmuştur. OHAL uygulamalarıyla bir darbe süreci yaşıyoruz. Demokrasi ve anayasa tamamen askıya alınmıştır. Bu anayasa mühürsüz anayasadır. Bu anayasa bu toplumun, halkın, milletin anayasası değildir. Bu bir partinin anayasasıdır, bir devlet partisinin. Devletin bütün kurumları karşı darbe için organize edilmiştir. Bir darbe kurumu olan YÖK darbecilerin emrine verilmiştir. Tıpkı YSK'da olduğu gibi yargının bütün aşamalarına parti militanları atanmaktadır. Bütün bunlara karşı onurumuzla, gururumuzla direneceğiz. Direnmek bizim boynumuzun borcudur. Ayarını bozdukları kantar hiç kimse endişe etmesin gün gelecek onları da tartacak."
İHA