KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün 9-12 Ocak tarihleri arasında Cenevre'de düzenlenecek olan beşli konferans öncesinde net konuştu. Başbakan Özgürgün, "Ya bir anlaşma olacaktır ya da dediğim gibi KKTC yoluna devam edecektir ve bu gücü vardır" dedi.
Kıbrıs'ta her iki toplum arasında sürdürülebilir adil bir barış anlaşması için gözler yarın yapılacak beşli konferansa çevrildi. Müzakere süreçlerinde yarım asırdır yaşanan tıkanıklığın bu kez ivme kazanması bekleniyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Hüseyin Özgürgün deyim yerindeyse adanın gelecekteki kaderini belirleyecek olan Cenevre'deki görüşmelere saatler kala, İHA muhabiri Alev Hamitoğulları'nın sorularını yanıtladı. Başbakanlık konutunda yapılan bir saatlik mülakatta KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün, ada için çözüm ya da çözümsüzlük yolculuğunda muhtemel senaryoları değerlendirdi.
Tam 50 yıldır süren müzakere yolculuğunda neden sona gelinemediğine yanıt veren Başbakan Özgürgün özellikle ABD-İngiltere ve Rusya üçgenindeki diplomatik ve dinsel tabandaki ağırlığa dikkat çekti ve aktörler arasında Türkiye'nin etkin olmadığı bir zeminde sağlamlıktan söz etmenin mümkün olmadığını söyledi. Başbakan Özgürgün, "Aslında gelinen noktada hiç değişiklik yoktur. Rum tarafı hala şu niyettedir; Kıbrıs'ta bir Türk tarafı istemiyor. Bunu nasıl bertaraf ederek bir anlaşma yapmak ya da hiç yapmak. Burada tıkanıklık öncesiyle sonrasıyla bir tek sebepten kaynaklanıyor. Ama çok karışmış bir sorun sebep olmasından dolayı göz ardı ediliyor. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin olmadığı, hukuken iki kesimin net olarak belirlenmediği ve iki halkın eşitliğine dair güçlü bir ortaklık oluşturulmadığı takdirde yapılacak anlaşma çok ciddi sıkıntılar doğurur. Hatta bana sorarsanız çatışmaları da çok erken zamanda getirebilir. Tekrar burada mücadele etmek zorunda kalabiliriz" dedi.
BM Sekterlerine yüklendi
Bugüne kadar müzakerelerde dokuz BM Genel Sekterinin adı geçti. Koltukta son olarak Portekiz'in eski Başbakanı Antonio Guterres'ın ismi var. Başbakan Özgürgün Kıbrıs sorunu bağlamında genel sekterlerle mesafe katedilmediğini öne sürerek; " Yeni genel sekreter Kıbrıs konusunda çok uğraşacak ben diyeyim. Uğraşması gerekir de çünkü BM gündemindeki en eski sorun Kıbrıs sorunu. Biteceğe de benzemiyor. Bu aşamada. Her yiğidin ayrı bir yoğurt yiyişi var. Her genel sekterin de bir tarzı var. Kıbrıs sorununda da tarzlar değişti. Yeni genel sekterin de BM şemsiyesi altında veya onun himayesinde yapılan görüşmelerde kendine göre tarz belirleşeceğini veya bu noktada yeni bir şey söyleyebileceğini düşünüyorum fakat hiçbir şey söylemeyebilir de. Bazı genel sekreterlerse hiç konuya yakınlaşmadan görevini tamamlayıp gitti" dedi.
"Ya bir anlaşma olacak ya da.."
9-12 Ocak tarihleri arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılacak Kıbrıs müzakerelerinde, taraflar çözüm çerçevesinde uzlaşı arayacak. Zirve öncesinde artık yolda herhangi bir kazaya uğramak istemediklerinin altını çizen Başbakan Özgürgün net konuştu: " Cenevre'de 9 - 12 Ocak'ta yapılması düşünülen bence son beşli konferansla birlikte ya bu yola ya da bu yola gireceğimizi düşünüyoruz. Bunun ötesinde bir şey in olmaması lazım. Ya bir anlaşma olacaktır ya da dediğim gibi KKTC yoluna devam edecektir ve bu gücü vardır. Kendine yeten dinamikleri de vardır. Belirsizlikler ortadan kalktığı zaman anavatan Türkiye'nin de desteği ile rahat bir şekilde büyümemizi gelişmemizi sağlayacak hem insan kaynağına sahibiz."
Türkiye'nin AB'ye rest fotoğrafındaki detay
Bilindiği üzere Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 2004 yılında AB'ye tam üye olmuştu. Yakın zamanda Türkiye "nin uzun süren AB yolculuğunun deyim yerindeyse hüsranla dönüşmesi Türkiye'nin AB'ye restiyle sonuçlandı. Peki restin fotoğrafın adada nasıl yorumlandı? sorusunu Başbakan Özgürgün şu sözlerle yanıtladı: " Türkiye -AB ilişkilerinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir taraf burada AB üyesi. AB'li diplomatlarla çok sık kere konuştuk. Bu soruda hepsi de "haklısınız" denildiği gibi "haklı değilsiniz" diyerek cevap veren de var, cevap veremeyen de çıkmadı. Türkiye'nin bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın feveran etmesini çok iyi anlıyorum. Onlara da aynı şekilde davranıyorlar çünkü. Samimiyet yok. Samimiyet olsaydı zaten o da bu çıkışı yapmazdı bu şekilde reste gerek kalmazdı. AB - Türkiye ilişkilerinin de aslında belki de çözümün tek anahtarı olduğu gerçeğini de AB'de görmüştür. Yani Türkiye AB'ye girmiş olsa eminim ki Kıbrıs sorunu da bir hafta içinde çözülür. Çünkü Yunanistan AB'de. Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs ve Türkiye AB'de. Bu tablo ortaya çıktığı anda zaten Kıbrıs sorunu da çözülmüş olacak.Köklü, değişiklikle kopmalara, parçalanmalar yol açacağını düşünmüyorum. Geçici krizler olduğunu düşünüyorum. Çünkü o etkileşimi gördüğünüz zaman bunun bir an kopabilecek bir bağın olmadığını görüyoruz."
"FETÖ'den sonra daha güçlüyüz"
Ve FETÖ'nün darbe girişimine yönelik hain planlarını hayata geçirmek istediği, Türkiye'nin karadan aydınlığa dönüştürdü 15 Temmuz Darbe girişimi. Özellikle darbe girişimi sonrasında Türkiye'nin KKTC ile olan bağlarının daha da sıkılaştığını vurgulayan Başbakan Özgürgün, " Anavatan hükümeti ile çok yakın ve sıcak bir işbirliği içindeyiz. Özellikle FETÖ Darbe girişimi sonrasında biz gerek Başbakanla gerek de Cumhurbaşkanıyla, sıkı ve yakın bir işbirliği çalışma yaptık. Bu da hükümetin o dönemde istenmeyen ve çok aslında bizi üzen bir olayla birlikte sıkı işbirliğin sağlandığı bir dönem oldu. Bu da bize katkı sağlayacak" diye konuştu.
İHA