Mersin Üniversitesi (MEÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur, insanların hayat kalitesinin arttırılmasının ancak temiz bir çevre ve doğal kaynakların dengeli ve ihtiyatlı kullanımı ile mümkün olabileceğini söyledi.
Kumbur, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, günümüzde hızlı nüfus artışı ve artan sanayileşmeye paralel sektörel faaliyetlerle birlikte oluşan çevre kirliliği sonucunda, küresel iklim değişikliği, doğal bitki örtüsü ve tarım arazilerinin tahribi, su kaynaklarının ve biyolojik çeşitliliğinin azalması gibi yeryüzünde yaşayan canlıların tümünü etkileyen olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalındığını söyledi.
Tüm bu çevre sorunlarının giderilmesi ve doğal kaynakların sürekliliğinin sağlanmasının, doğru ve sürdürülebilir çevre yönetimi ile mümkün olabileceğini kaydeden Kumbur, "Bu nedenle bütün dünya ülkeleri çevresel sorunları küresel ölçekte çözümleyebilmek için ortak kararlar almalı ve bu kararlara "Kirleten öder prensibi" uyarınca hareket etmelidir. Fakat günümüzde sanayisi gelişmiş olan ülkelerin bir kısmı bu kurallara uymamaktadır. Bunun bir örneği de 2020 sonrası iklim değişikliğinin rejiminin çerçevesini oluşturan Paris Anlaşmasının yürürlüğe konulması sürecinde ABD, en fazla sera gazı emisyonu salınımı yapan dünya ülkelerinden ilk üçte olmasına rağmen bu anlaşmadan çekilmiş olmasıdır" dedi.
İnsanların hayat kalitesinin arttırılmasının ancak temiz bir çevre ve doğal kaynakların dengeli ve ihtiyatlı kullanımı ile mümkün olabileceğini vurgulayan Kumbur, "Soluduğumuz havanın kalitesinin iyileştirilmesi, içme ve kullanma suyunda temizlik güvencesi, atıkların yeniden değerlendirilerek ekonomiye katkıda bulunulması, kamuya açık ortamlarda gürültü ve görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi sağlanarak, gelecek nesillerin daha sağlıklı bir ortamda yaşaması güvence altına alınmış olacaktır. Dünyanın gelişmekte olan bölgelerinde önemli bir nüfus, temiz havadan, sudan ve doğal kaynaklarından yoksun olarak yaşamaktadırlar. Bu ülkelerin büyük bir kısmı yüksek nüfus artışına sahiptir ve büyük bir kısmı Afrika Kıtası ve Ortadoğu bölgesinde yer almaktadır. Bu durum bölgesel krizlerin çıkmasına ve ülkeler arasında büyük sorunların yaşanmasına neden olmaktadır Dünyada yaklaşık 2.6 milyar insan sağlıksız koşullar altında yaşamaktadır ve bunun 1.4 milyarı temiz su kaynaklarından yoksundur. Son yüzyıl içinde dünya nüfusu üç kat büyürken su kaynaklarına olan talep yaklaşık yedi kat artmıştır. Şehirleşme ve sanayileşmeye bağlı olarak su kirliliğinin artması nedeniyle güvenilir ve kullanılabilir temiz su temini günümüzün önemli çevre sorunlarından biridir" diye konuştu.
Mersin'deki çevre sorunları
Mersin'in, sahip olduğu sektörel potansiyeli ile ülkenin olduğu gibi Ortadoğu ve dünyanın da önemli bir ticaret kenti olduğunu ifade eden Kumbur, bütün bu faaliyetlerin bazı çevre sorunlarını da beraberinde getirdiğine işaret ederek, şöyle devam etti; "Yeni yürürlüğe giren 6360 sayılı yasa ile hizmet alanı il sınırlarına genişletilen Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin yeni hizmet alanlarını kapsayacak şekilde il, ilçe, belde ve mahallelerin, gelecek yıllar için kısa, orta ve uzun vadeli çevre sorunları ve altyapı yatırım ihtiyaçlarının kalıcı bir şekilde tespit edilmesi ve her türlü çevre sorunlarının çözümüne yönelik havza bazlı kalıcı, ekonomik, geri kazanım, sürdürülebilir projelerin hayata geçirmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Mersin'de önemli çevre projelerinin yapımı başlatılmıştır. Bütün bu projelerin hazırlanmasında üniversite ve ilgili kuruluşları ile işbirliği yapmalı, projeden hizmet alanların katılımı mutlaka sağlanmalıdır. Akıllı Kent Yönetim Sistemleri oluşturulmalıdır. Kaynak tasarrufuna önem vermeliyiz. İsraf etmemenin kazanmak olduğu unutulmamalıdır."
İHA