Kurtuluş Vakfı Başkan Yardımcısı Selenay Külhan, ilaçsız uyuşturucu rehabilitasyon programı Narcanon'un 50 yıldır dünyanın bir çok ülkesinde uygulandığını belirterek, başarı oranının yüzde 84 olduğunu kaydetti.
Narcanon'un 2013 yılında imzalanan lisans sözleşmesinden sonra Kurtuluş Vakfı'nın tek temsilcisi olduğunu kaydeden Külhan,eğitmenlerin tamamının eski madde bağımlısı olup yurt dışında uzmanlık eğitimlerini tamamlayan lisanslı çalışanlar olduğunu vurguladı.
Külhan, 4 ay süren programda yoksunluk, detoks ve mental eğitimlerin verildiğinin altını çizdi.
Kişileri bağımlılıktan kurtarma yolunda bilinçli ve emin adımlarla ilerlediklerini dile getiren Selenay Külhan," Devletimizin de desteği ile uyuşturucu ile mücadele de kararlıyız. Yetkili kurumlar bizi denetlesin, uyguladığımız Narconon programını incelesin ki kimsenin aklında soru işareti kalmasın. Bizler bu yolda bağımlı kardeşlerimize umut olacağız" dedi.
"Madde kullananların özellikleri"
Uyuşturucu ile mücadelede aile bireylerine büyük görevler düştüğünü ifade eden Gülhan şöyle konuştu: "Yeni bir sosyal çevreye uyum sağlamakta güçlük çeken gençler, adolesan çağında olan çocuklarımız arkadaşlarının da etkisiyle uyuşturucuyla tanışıyor. Uyuşturucuya başlayanlarda iştahsızlık, terleme, burun akıntısı, uyku düzensizliği ve agresif davranışlar dikkati çekiyor. Uyuşturucu kullananlar, çok sık yalan söylüyor, gençler uyuşturucu temini için küçük yalanlarla aileyi kandırıyor. Bu gençler, uyuşturucu almadan önce agresifleşiyorlar, aldıktan sonra ise içe kapanıp, yalnız kalma ihtiyacı duyuyorlar. Uzun süre tuvalette kalma, banyo yapmaktan kaçınma da uyuşturucu kullananlar arasında yaygın olarak görülüyor. Gözlerde donukluk, dikkat problemi, duraklayarak konuşma ve normal dışı davranışlar da bağımlılığın belirtileri arasında. Evde sürekli bir şeylerin kaybolması aileleri kuşkulandırmalı."
"Çocuklarınızı acemi hafiye gibi izlemeyin"
Ailelerin acemi hafiyeler gibi çocuklarını izlememeleri gerektiğine değinen Selenay Külhan, " Okul önlerinde yuvalanan "torbacıların" öğrencileri uyuşturucu batağına çekmek için her yolu deniyor. Aileler çocuklarıyla daha çok vakit geçirmelidir. "Ben çok çektim, çocuğum çekmesin" mantığı ile çocuğa gereğinden fazla harçlık verilmemesi, anne baba, çocukla arasına mesafe koymamalı, çocuk tüm sorunlarını aileye anlatabilmeli. Ancak aile, çocuğun arkadaşı değil de anne ve baba olduklarını da unutmamalıdır. Aileler, çocuğun okula giriş ve çıkış saatlerini, okul çıkışı nerelere gittiğini ve arkadaşlarını zaman zaman kontrol etmeli. Ders çalışmak için "arkadaşıma gidiyorum" diyen çocuğun gidiş geliş saatleri mutlaka takip edilmeli, dersini yapıp yapmadığı izlenmeli. Yatılı arkadaş ziyaretlerine mümkün olduğu kadar izin verilmemeli" diye konuştu.
Öğrencilerin, 10-15 TL gibi küçük bedellerle uyuşturucu madde alabildiğini belirten Selenay Külhan, bağımlılığın ileri aşamalarında daha fazla uyuşturucuya ihtiyaç duyan ve artık harçlıkları yetmeyen gençlerin suç işlemeye başladığını ifade etti.
"Hiçbir aile benim çocuğum yapmaz dememeli"
Külhan şöyle devam konuştu: " Aileler çocuklarını acemi hafiyeler gibi izlemeyin. Bağımlılık herkesin başına gelebilecek bir şey. Hiçbir ailenin "Ben çocuğumu iyi yetiştirdim. Benim çocuğum yapmaz" dememesi gerekiyor. Ailenin, bağımlılığı utanılacak bir şey olarak görmemesi,saklama yerine bir an önce gerekli tedbirleri alması gerekiyor.Her insan hata yapabilir üstelik küçük yaşlarda çocukların irade kontrolleri çok daha zayıf olduğu için yada nasıl kontrol edilmesi gerektiğini bilmedikleri için çok kolay bu tuzağa düşebilirler.Bu nedenlerle madde bağımlılığının ne demek olduğunu saklamak yerine onu cazip hale getirecek gizemi ortadan kaldırmak gerekli."
İHA