Yaşam kalitesini düşürmesinin yanında ilerleyici bir hastalık olan lenfödemin zaman kaybedilmeden tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Acıbadem Eskişehir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hacer Özçelikörs, bu nedenle kol ve bacakta dolgunluk hissi, deride gerginlik, el ve ayak bileği ile parmaklarda hareket kısıtlılığı, aksesuarların ve kıyafetlerin dar gelmesi gibi belirtiler ortaya çıktığında hekime başvurulması gerektiğini anlatıyor.
Fil hastalığı olarak da bilinen lenfödem, lenfatik sıvının hücreler arası bölümde birikerek vücudun farklı bölgelerinde şişmelere neden olan önemli bir dolaşım bozukluğu hastalığıdır. Vücudumuzda ağırlığımızın dörtte biri kadar lenf sıvısı bulunuyor. Hücrelerimiz arasındaki lenf sıvısı lenfatik sistem adı verilen lenf kanalları ve lenf nodları aracılığıyla tekrar kana karışarak dengede tutuluyor. Ancak lenf sıvısını taşıyan lenf kanallarının ve lenf nodlarının hasara uğraması veya doğuştan kusurlu olması durumunda lenfödem ortaya çıkıyor. Daha çok kollarda ve bacaklarda, nadiren de gövdede şişmeye neden olan bu dolaşım bozukluğu sorununu hızlı bir seyir izleyebiliyor. Dr. Hacer Özçelikörs, bu hastalık sırasında kol ve bacakların hiç kullanılamadığına ve enfeksiyon geliştiğinde geri dönüşü olmayan sorunların ortaya çıkabileceğine işaret ederek, "Erken dönemde tedaviye başlanırsa alınan cevap alınabiliyor ve hasar geri dönebiliyor. Daha ileri dönemlere ise cerrahi müdahale gerekebiliyor" dedi.
"Ciltte gerginlik yaşam kalitesini düşürüyor"
Lenfödemin ortaya çıkmasında farklı etkenler rol alıyor. Primer lenfödem, doğuştan veya nedeni bilinmeyen bir şekilde erişkin çağında ortaya çıkarken, Sekonder lenfödem, cerrahi, radyasyon, enfeksiyon veya travma sonrası görülebiliyor. Aynı zamanda meme kanseri gibi bazı kanserlerde lenf nodlarının alınmasına bağlı olarak kolda lenfödem ortaya çıkabiliyor. Meme kanserinin cerrahi tedavisi sonrasında lenfödem gelişen hastanın kolunda şişlik, ağrı, duyu ve hareket kaybı, kolda ağırlık ve fonksiyon bozukluğu, eklem sertliği görülebildiğini söyleyen Dr. Hacer Özçelikörs, ciltte oluşan gergin ve sertlikten dolayı yaşam kalitesinin oldukça etkileneceğini ve bu nedenle hastada anksiyete, depresyon gelişebileceğini belirtiyor.
"Giysi ve aksesuarlar dar geliyor"
Lenfödem bölgesinin enfeksiyona meyilli olmasından dolayı tedaviye erken dönemde başlanması gerektiğine vurgulayan Dr. Hacer Özçelikörs, "Kol ve bacakta dolgunluk hissi, deride gerginlik, el ve ayak bileği ve parmaklarda hareket kısıtlılığı, giysi, bilezik, saat, yüzük, ayakkabı, çorap gibi eşyaların dar gelmesi, iz bırakması gibi belirtiler ortaya çıktığında hemen doktora başvurulması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Tedavi edilmezse hızlı ilerliyor"
İlerleyici bir yapısı olan lenfödemin gelişimi üç döneme ayrılıyor. Tedavi edilmediği taktirde hızlı bir şekilde üçüncü aşamaya kadar gelinebiliyor. Birinci dönemde; geri dönebilen lenfödem sabahtan akşama kadar giderek artıyor ve istirahatle gece azalıyor. İkinci dönemde; kronikleşerek geri döndürülemez noktaya ulaşan lenfödemde sürekli şişlik, ağrı, yanma, ağırlık hissetme ve hareket kısıtlılığı görülüyor. Lenfostatik Elafantiasis, fil hastalığı üçüncü dönemde; ciddi ağrılar, şişlik, ileri derecede hareket ve fonksiyonların kısıtlaması yaşanıyor.
"Kompleks fizik tedavi ile etkili sonuçlara ulaşılıyor"
Tedavide en başarılı sonucun kompleks fizik tedavi ile alındığını belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hacer Özçelikörs, dört aşamadan oluşan tedavi yöntemiyle ilgili şu bilgileri veriyor:
"İlk olarak fizyoterapist tarafından el masajı ile lenf sıvısının dokulardan uzaklaştırılması esasına dayanan manuel lenfatik drenaj yapılıyor. Elle masajdan sonra lenf sıvısının dokularda birikmemesi için kol ve bacaklar sıkıca sarılarak kompresyon tedavisi uygulanıyor. Ödemin azalmasından sonra da hasta kol ve bacağa tam uyan özel bir basınçlı sargı veya varis çorabı kullanılması sağlanıyor. Üçüncü aşama ödemli cildin temiz ve nemli tutulmasına dayanıyor. Son olarak, kas dokusunu iyileştirmek ve lenf akımına yardımcı olmak amacıyla egzersiz programı planlanıyor."
Standart bir tedavi programını kişinin ihtiyaçlarına, hastalığın dönemine göre şekillendirmek mümkün olabiliyor. Ödemin tamamen yok olması, tedavinin başarısını gösteriyor. Ödem giderildikten sonra da tekrarlamaması ve kontrol altında tutulabilmesi için, egzersiz, bası giysilerinin kullanımı ve düzenli takiplere ihtiyaç duyuluyor.
İHA