Adana'da 7 yıl önce yemek borusu ve akciğer kanseri teşhisi konulan 11 çocuk, 6 torun sahibi Abdurrahman Bulut, 6 ay ömür biçilmesine rağmen yüzde 90'ı metalden oluşan yemek borusu ile hayata tutundu. Doktoru Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü'nün deyimiyle tıp literatürünü alt üst eden Bulut, yaşamı ile tüm kanser hastaları için umut oldu.
Adana'nın merkez Seyhan ilçesine bağlı Gülbahçesi Mahallesi'nde inşaat malzemeleri ticareti yapan 53 yaşındaki Abdurrahman Bulut, yemek borusunda yaşadığı tıkanma sonucu gittiği hastanede, yemek borusu ve akciğer kanseri olduğunu öğrendi. Radyolojik incelemenin ardından yapılan biyopsi sonrası ameliyat edilen hastanın yemek borusunun 12 santimetrelik bölümü alındı. Hasta, ağızdan beslenemediği için, yaklaşık 4 ay boyunca bağırsaktan bir tüp yardımıyla beslendi.
6 kez metal stent takıldı
Daha sonra Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tümer Ulus tarafından tekrar ameliyat edilen Abdurrahman Bulut'un yemek borusunun iki ucu birleştirildi. Bu işlem sırasında oluşan daralma nedeniyle hastanın yediği yemek akciğerine kaçınca, İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü devreye girdi. Gümürdülü, endoskopi ile hastanın yemek borusuna önce eriyebilir stent taktı. Daha sonra metal stent takılan hastanın ömrü uzadıkça her 1-1,5 yılda bir bu işlem tekrarlandı. Şu ana kadar yemek borusuna 6 stent takılan Bulut, üçte biri alınmış, kalan üçte ikisinin de yüzde 90'ı metal olan yemek borusu ile hayatına devam ediyor.
Ümit kesilince torununa adı verildi
Adana ve Ankara'da gittiği tüm hastanelerde doktorlar umutsuz konuşunca kendisinin de hayatından umudu kestiğini söyleyen Bulut, "Ankara'ya kadar gittik. Orada bize "Adana'ya dön, tedavini orada ol, çocukların en azından seni görür" dediler. O dönemde 2 aylık hamile olan kızıma "ümit yok, eğer bir erkek çocuğun olursa ismini Abdurrahman koy" dedim. Sonra tedaviye başladık. Bu sürede kızımın bir bebeği oldu. Abdurrahman şimdi 5 yaşını bitirmek üzere" dedi.
Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü devreye girdikten sonra hızla toparlanmaya başladığını ifade eden Bulut, "Şu anda tamamına yakını metal olan yemek borusuyla yaşıyorum. Bunun dünyada fazla örneğinin olmadığını öğrendik. Yüksel Hoca'dan Allah razı olsun. Onun sayesinde şu anda öncesine göre daha sağlıklı bir şekilde hayatımı devam ettirebiliyorum. Yüksel Hoca, sıkıntı olduğu zaman, yediğim bir şeyi yutamadığım zaman hafta sonu dahi olsa arıyoruz, hastaneye geliyor ve sorunu çözüyor" diye konuştu.
"7 yıldır mücadeleyi kaybetmedik"
Eşi Şadiye Bulut ise, hastalandığı ilk günden beri eşiyle bir bebek gibi ilgilendiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Doktorlar ilk başta "bu hastalığa yakalananlar 6 aydan fazla yaşamaz" dediler. Umutsuz baktılar, çoğu kez hastaneden ağlayarak döndük. Sonra Allah razı olsun Yüksel Hoca bize umut verdi. Şimdi yüzümüz gülüyor. Takılan metal stentlerin çok faydasını gördük. Hocayla birlikte çok mücadele ettik. Çok şükür 7 senedir bu mücadelemizi kaybetmedik. Yüksel Hoca'ya çok minnettarız."
Eşi sıvıyla beslendiği için sık sık yemek hazırladığını belirten Şadiye Bulut, "Çeşitli sebzeleri karıştırıp çorba yapıyorum. Komposto yapıyorum. Bunlarla besleniyor. Günde 5-6 öğün, azar azar yemek veriyorum. Ben de çocuklarım da onun nefsi çekmesin diye aynı yemeği yiyoruz" ifadelerini kullandı.
"Bu tür vakalarda azami yaşam süresi 3-3,5 yıl"
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tümer Ulus, yemek borusu kanserinin, yeme alışkanlıklarına bağlı olarak ortaya çıkan bir durum olduğunu, Türkiye'de doğu bölgelerinde, dünyada ise Japonya'da daha sık görüldüğünü ifade etti.
Yıllar önce kendilerine başvuran Abdurrahman Bulut'u radyolojik inceleme sonrası yapılan biyopsinin ardından ameliyata aldıklarını belirten Ulus, "Yemek borusu kanserlerinde erkenden ameliyat yapılsa da yaşam süresi çok uzun olmuyor. Azami verilen süre en iyi şartlarda bile olsa 3-3,5 yıldır. Ancak, bizim bu hastamızın çok ilginç bir gelişimi oldu. Ameliyatla uç uca getirilen yerde bir daralma oldu. Bunu önleyebilmek için Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü'den rica ettik, o da endoskopiyle oraya stent koydu. Şu anda 7 senemizi tamamladık" dedi.
Böyle bir hastalık ile bu kadar uzun yaşamın çok kolay olmadığını kaydeden Ulus, "Artık neredeyse kontrol bile etmiyoruz. Hastamız rahatlıkla hayatını devam ettiriyor" şeklinde konuştu.
"Literatürü alt üst etti"
Hastanın daha sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettirebilmesinde büyük pay sahibi olan İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü ise, yemek borusu ve akciğer kanseri olan hastayla 2011 yılında tanıştıklarını belirterek, şunları söyledi:
"Yemek borusundan akciğere yemek kaçıyordu. Bunun için ameliyat olduğu doktorla görüştük. Sonra hastaya bir tane eriyebilir, metal olmayan stent taktık. Daha sonra fistüller içinde normal metal stentler taktık. Hastaya da bunu anlattık. Ancak bu stentlerin 1-1,5 yıl sonra kılıfı eriyor, bu yüzden yenisin takmak gerekiyor. Hastanın ömrü uzadıkça yeni stent taktık. Şu ana kadar 6 tane stent takmış olduk."
Üçte biri alınan yemek borusunun kalan üçte ikisinin de yüzde 90'lık bölümünün metal stentten oluştuğunu kaydeden Gümürdülü, "Hastamız beklediğimizden daha sağlıklı durumda. Bunun da tek nedeni hastanın yaşama isteği ve yaşama arzusu. Eşi hastadan daha ilgiliydi. Bizde de literatürleri alt üst etti. Hastanın herhangi bir ilaç almadan 7 yıldır yaşaması büyük bir mucize. Hem hastam hem de kendi adıma seviniyorum" diye konuştu.
Kızı sazıyla moral veriyor
Yaşama azmiyle doktorları da şaşırtmayı başaran Abdurrahman Bulut, her anında yanında olan eşi, işlerini devrettiği çocukları ve torunlarıyla geleceğe umutla bakıyor. Bulut, evde dinlenirken, kızı Hülya'nın sazı eşliğinde söylediği türkülerle moral buluyor.
İHA