Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın doğal sit alanları değişikliği nedeni ile sivil toplum örgütlerinden oluşan Muğla Çevre Platformu(MUÇED) kuruldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, Doğal Sit Alanlarının derecelerinin, koruma düzeylerinin ve kapsadıkları alanların yeniden düzenlenmesi amacıyla başlattığı "Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi" 4 Aralık 2016'da 75 kişinin katılımı ile "Muğla Çevre Platformu" kurulması kararı alındı. Platform ilk çalışmasını geçtiğimiz günlerde Akyaka'da gerçekleştirdi. 75 kişiden oluşan platform, Marmaris'te toplantı gerçekleştirerek kuruluşunu deklare etti.
Toplantı sonrası ortak yayınlanan bildiride şu ifadelere yer verildi: "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, Doğal Sit Alanlarının derecelerinin, koruma düzeylerinin ve kapsadıkları alanların yeniden düzenlenmesi amacıyla başlattığı "Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi sonrası Muğla Bölgesi'nde yaşayan vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından "yaşamsal önem" taşıması nedeni Muğla Çevre platformu kuruldu. Bakanlığın çalışmasında kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin bilgilendirilmediği, plan değişikliklerinin bilimsel gerekçelerinin paylaşılmadığı; halkın ve sivil toplum örgütlerinin dışlanarak, bazı doğal koruma alanlarının gerek sit derecelerinin düşürülerek, gerek koruma statülerinin tamamen kaldırılarak yapılaşmaya açılmasının önünün açılmasının kabul edilemeyeceği konusunda fikir birliğine varıldı. Katılımcılar, kabul edilemez buldukları bu planın gerçekleşmesine ve bölgedeki her türlü ekolojik tahribatlara karşı birlikte mücadele etmek üzere Muğla Çevre Platformu'nu (MUÇEP) kurmaya karar verdiler.
Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan ve "Madde 80" olarak anılan karar ve ardından 6 Aralık 2016'da resmi gazetede yayınlanan yönetmelikle, büyük sermaye guruplarına "kamu yararı" adıyla yeni rant alanları yaratmak için değişiklikler yapıldığı endişeden öte, bu yönetmeliklerle yerellerdeki belediye ve ilgili kurumların yetkilerinin elinden alınması ile gerçek bir tespite dönüşmüştür.
Bütün bu gelişmelere rağmen, 4 Aralık 2016'da Muğla Çevre Platformu kurulması kararını alan Muğlalılar, kendi bölgelerinde konu ile ilgili sivil toplum kuruluşları, uzmanlar, vatandaşlarla bir araya gelerek, planlar üzerinde çalışmışlar, koruma statüleri değiştirilerek yapılaşmaya açılması planlanan alanlarda meydana gelecek ekolojik yıkımın vahametini belirlemişler ve sadece "hayır" demekle kalmamışlar, alternatiflerini ve gerekçelerini içeren raporlar hazırlamışlardır.
Yine bu süreç içinde, bilgi edinme haklarını kullanarak "Bimer"e başvurmuşlar, bu doğal sit alanları değişikliklerinin hangi bilimsel gerekçelerle yapıldığına dair bilgi istemişlerdir. Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü'nün basına yaptığı "sivil toplum örgütleri ile paylaşıyoruz" açıklamasına rağmen, Bimer'den gelen cevapta "çalışmalar devam etmekte olup söz konusu proje sonuçlanmadan herhangi bir bilgi verilememektedir.Tüm bu gelişmelerin ardından, kuruluş aşamasında olan platformumuzu daha da geniş katılımla, 8 Ocak 2017'de Marmaris'te deklere ederek, kurmuş bulunuyoruz. Yaptığımız toplantıda, Muğla'nın ilçelerinden katılan tüm yapılar proje üzerinde, haritalar, paftalar bazında tek tek çalışmalarını aktarmışlardır. Çalışmalar bu kadarla da sınırlı kalmayacak, kurulmuş olan bilim komisyonu incelemelerine devam edecektir. Platform nihai olarak, bu raporları kamuoyu ve ilgili mercilerle paylaşacaktır.
Amacımız geri dönüşü mümkün olmayan doğa tahribatlarına engel olmaktır. Bunu da ancak yetkili kurumlarla; yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve yerel halkla beraber karar vererek gerçekleştirebiliriz. Ülkemizin sürdürülebilir ekonomik, turistik, enerji ve kültürel gelişimi; doğa tahrip edilmeden, korunarak ve yerel halkın çıkarları da gözetilerek mümkündür. Çatışarak, yereli ve birbirimizi yok sayarak, diyalog yollarını yok sayarak gelişmeye değil "yok etmeye" yol açarız. Doğayı yok etmek, sadece insanları değil tüm canlıları yok etmektir. Yani, geleceğimizi yok etmektir.
Muğla Çevre Platformu olarak bizler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı, bölgemizde geri dönüşü olmayacak bir ekolojik yıkıma yol açacak bu projeyi düzeltmeye , küresel ısınma nedeni ile gelecek kuşakların en çok etkileneceği kuşaklardan birinde bulunan bölgemizde doğanın ve su havzalarının daha iyi korunmasını sağlayacak şekilde yerel halkın, yerel yönetimlerin ve yerel sivil toplum örgütlerinin katılımı ile birlikte yapmaya davet ediyoruz"
İHA