Muratpaşa Belediyesi'nin düzenlendiği 2'nci Antalya Edebiyat Günleri Onur Ödülü, Zülfü Livaneli'ye verildi. Livaneli, "Türkiye'de yüzyıllardır birbiriyle boğuşan aydınlık ve karanlık bugün de mücadele ediyor. Bu alanda en önemli silah kültürdür. Muratpaşa'da edebiyat günleri yapılıyor, şairlerimiz geliyor, konuşuyor ve böyle güzel şeyler ortaya çıkıyor" dedi.
Muratpaşa Belediyesi'nin düzenlediği 2'nci Antalya Edebiyat Günleri, bir kuşaktan bir kuşağa uzanan 300'ün üzerinde bestesi, 40 dilde yayımlanan romanları, dünyada barış ve demokrasinin kökleşmesi, gelişmesi için verdiği mücadeleler dolayısıyla geleneksel olarak verilen Onur Ödülü'nün bu yılki sahibi Zülfü Livaneli'ye ödülünün takdim edildiği geceyle sona erdi.
Salon yetmedi
Belediye Kültür Salonu'nda düzenlenen geceye Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, eşi Ümran Uysal'la birlikte katılırken, gecede yazın dünyasının önemli isimleri, şair Ahmet Telli, aynı zamanda Edebiyat Günleri kapsamında verilen "Muratpaşa Öykü Ödülleri'nin seçici kurulunda da yer alan Feyza Hepçilingirler, öykü dalında yılın en iyileri seçilen Belma Fırat, Kamil Erdem gibi çok sayıda isim gecede yer aldı. Eski Gençlik ve Spordan sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün de yer aldığı gecede Muratpaşa Belediyesi'nin 600 seyirci oturma kapasitesine kültür salonu tarihi günlerinden birini yaşadı. Salon hıncahınç dolarken, çok sayıda Muratpaşa sakini geceyi belediye fuayesinde kurulan ekrandan izledi.
Serenad sahnede
Gece, yazarın "Serenad" romanından 50 dakikalık bir bölüm 12 kişilik keman orkestrası ve piyano eşliğinde tiyatro ve modern dansla yeniden yorumlanarak ilk defa bir sahne performansına dönüştüğü gösteriyle başladı. Livaneli'nin ilgiyle takip ettiği performansın yönetmenliği Çiğdem Bulut üstlenirken, orkestra şefliğini de Mehmet Çalış yaptı. Oyuncular Merve Nur Bay, Uğur Satır, Serhat Kurt, Abdullah Adlığ ve dansta Berkalp Üler, Cansel Büşra Kuşçu performanslarıyla göz doldurdu.
Performansın ardından ödülünü almak üzere unutulmaz Livaneli besteleri arasında sahneye gelen Zülfü Livaneli, Antalya Edebiyat Günleri kapsamında ödül alıp, yapacağı bir konuşmanın ardından sahneden inmeyi beklerken Serenad romanının ilk sahne uyarlamasıyla karşılaştığını söyledi. İzlediği performans için "Gerçekten ilginç bir şey. Müzikle, baleyle, tiyatroyla Hepsini birleştirmiş. Arkadaşlarımızın emeğine çok teşekkür ederim ve gerçekten harika bir sürpriz oldu benim için. Çünkü romanda yazdığınız karakterleri sahnede görmek ilginç bir şey" değerlendirmesinde bulundu.
Serenad film oluyor
Serenad'ın film olacağını ilk defa açıklayan Livaneli, "İlk defa bugün söylüyorum, Serenad'ın, roman dışında sanatsal çıkışı bir filmle olacak. Almanlar ve Amerikalılar bu romanın haklarını aldılar, çok büyük bir prodüksiyon yapıyorlar. Arkadaşlar ellerini çabuk tuttular, Amerikalılardan önce sahneye koydular tebrik ediyorum. Ama iyi bir film çıkarsa, hepimizin göğsünü kabartır. Çünkü Türkiye'den ilk defa bir roman bu kadar büyük bir uluslararası bir prodüksiyonun konusu oluyor. Çok teşekkür ederim beni onurlandırdınız" diye konuştu.
"En büyük gücümüz sanat"
Dünyada toplumları değiştirmede en büyük gücünün sanat olduğunu belirten Zülfü Livaneli, "Sanatı elimizden almak istiyorlar, biz bunu biliyoruz. Ancak bu sanatın arkasında çok güçlü bir gelenek bulunuyor. Bizim arkamızda Yunus Emreler, Pir Sultanlar, Karacaoğlanlar, Dadaloğulları, Nazım Hikmetler, Yaşar Kemaller, Ahmet Arifler, öyle zamanlar geliyor ki bunların karşısına çıkardıkları şairler çok cılız ve zayıf kalıyor" şeklinde konuştu.
"Türkiye şiirle değişti"
Türkiye gibi ülkelerde toplumların şiirle değiştiğini belirten Zülfü Livaneli, "Namık Kemal, vatan şiiri yazıyor. İnsanları o kadar etkiliyor ki, Namık Kemal ve arkadaşlarının şiirleri bunu Manastır Askeri İdadisi'nde okuyan genç çocuklar da bundan etkileniyorlar. Bundan etkilenen birisi de Mustafa Kemal. O kadar etkileniyor ve Namık Kemal şiirleriyle yetişiyor. Hatta kendisi de şair olmak istiyor ama hocası diyor ki "askerlikle çok fazla bağdaşmaz, sen bunu bırak." Ama o şiir duygularıyla o büyük devrimi kurtuluş savaşını ve hürriyet mücadelesini yapıyorlar. Yine Cumhuriyet'in yerleşmesi yine şiirlerle oluyor. Daha sonra Nazım Hikmetler geliyor. Daha sonra Yaşar Kemaller geliyor daha sonra Türkiye'nin sol hareketi yeşeriyor" dedi.
"Kültür barış eylemidir"
Bunun karşısında bir kültür mücadelesinin başladığını, çok büyük para harcanıp yarışmalar düzenlendiğini kaydeden Livaneli, "Binalar yapıyorlar, caddelere isimler vererek kendi kültürlerini bu Türkiye'deki halk kültürünün yerine yerleştirmeye çalışıyorlar" diye konuştu.
Ancak bunun boşuna bir çaba olduğunun altını çizen Livaneli, "Çünkü kültür başlı başına bir barış eylemidir, zaten kültür dünyada soldur. İnsan sevgisidir hümanizmdir. Sağın aklı paraya çok iyi erer, paradan çok iyi anlarlar, çıkarlardan çok iyi anlarlar, kısa vadede çıkarlardan çok iyi anlarlar. Ama insanlığın büyük düşünü kurmak hümanizmin büyük türküsünü söylemek bizim işimizdir, solun işidir" ifadelerine yer verdi.
Başkan Uysal'a teşekkür
Türkiye'deki mücadelenin kültür mücadelesi olduğunu, siyasetin bu buzdağının üstünde kalan bir kısmı olduğunu dile getiren Livaneli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de yüzyıllardır birbiriyle boğuşan aydınlık ve karanlık bugün de mücadele ediyor. Bu alanda en önemli silah kültürdür. Kültür de bizim en usta olduğumuz alandır. Onun için Belediye Başkanı Ümit Uysal'a çok teşekkür ederiz. Muratpaşa'da edebiyat günleri yapılıyor, şairlerimiz geliyor konuşuyor ve böyle güzel şeyler ortaya çıkıyor. Bundan dolayı çok mutluyuz. Bugün Cumhurbaşkanı da Antalya'daymış. Keşke buraya davet etseydik o da ilgiyle izlerdi ama bale bölümünü değil. Bale bölümünde ayağa kalkar "hayır" diye bağırırdı. Biz de o yüzden, 16 Nisan'da ayağa kalkıp "hayır" diye bağıracağız."
"Sizlerle yönümüzü bulabiliyoruz"
Zülfü Livaneli'ye ödülünü takdim eden Başkan Uysal, "Bu ödülü, siz, kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz" dedi. Henüz 5 - 6 yaşlarında bir çocukken ilk gittiği konserin Antalya Şehir Stadı'nda Zülfü Livaneli konseri olduğunu belirten Başkan Uysal, "Babamla beraber gittik. Venceremos diye bir türkü babama sordum, bir harita açtı Türkiye'yi gösterdi ve Şili'yi. Anadolu'da bir müzisyen, bir ozan, bir sanat insanı Şili'yle ilgili bir türkü söylüyor. Film yapıyor en güzelini, roman yazıyor en güzelini yazıyor, 350 bin okuyucuya ulaşıyor, müzik yapıyor bazen Nazım'ı besteliyor bazen Orhan Veli'yi besteliyor. Sınır tanımıyor. Onunla gurur duyuyoruz. İyi ki sizin gibi insanlar var da biz yönümüzü bulabiliyoruz" diye konuştu.
İHA