Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Nail Olpak, "Bugün anayasa krizinde doların iki kattan daha fazla fırladığı bir Türkiye'den hain FETÖ darbe girişimine rağmen doların kendi seyrinde devam ettiği bir Türkiye'ye gelmiş durumdayız" dedi.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'ndeki fahri doktora payesi takdimi töreninde konuşan MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, yıllardır iktisadi hayatın içinde yer aldığını ve ekonomiye ait değerlendirmelerde bulunmak istediğini belirterek, "İktisadi hayatta yapılan hatalardan birisi ekonominin sosyal boyuttan ve ahlaki taraftan ayrılarak sadece matematiksel kurallara indirgenmesiydi. Doğmanın tesadüf, yaşamanın çatışma, ölümün ise son olduğunu dayatan bir anlayış vardı. Bu anlayış nedeniyle 20. yüzyıldaki dünya savaşı, uzun bir soğuk savaş dönemi, sayısız askeri darbe ve kriz yaşadı. Tarihte eşine rastlanmamış olayları bir yüzyıla sığdırdık. Nükleer bombaları, biyolojik savaşları, kitlesel göçleri gördük. 19. yüzyılda bireysel alandaki kölelik kaldırılmıştı, 20. yüzyılda bireylerin zincirlerinin toplumların ayaklarına takıldığını gördük. Bugün dünya nüfusunun yüzde 20'si günlük 1.90 dolarlık bir gelirle hayatını sürdürmeye çalışıyor. Bu aşırı yoksulluk sınırı demektir. Bugün yine dünya nüfusunun yüzde 1'inin serveti, dünyanın geri kalan nüfusunun yüzde 99'unun servetine eşittir. Dünyadaki ilk 80 kişinin serveti ise dünya nüfusunun yarınının servetine eşittir. Böyle bir dünyada köleliğin sona erdiğini söyleyebilir miyiz? Geçtiğimiz günlerde IMF 2016 Ekip Mali Gözetim Raporlarını açıkladı. Rapora göre silah sektörü hariç küresel mali borç, üretilenlerin iki katından fazlasını borçlanan bir dünyaya tekabül ediyor. Acaba bu borcu kimlerden alıyoruz ve kimler hangi bedeller karşılığında ödüyor? Geleceğinizi ipotek ettirmekten daha büyük bir esaret olabilir mi? Köleliğin sonu denen 21. yüzyılda ise ülkelerin işbirlikçi hükümetler kanalıyla nasıl sömürgeleştiğini görüyoruz. Buna itiraz etmeye çalışan milletlere kılıfına uydurularak vurulan darbeleri de yine yakinen biliyoruz. Dostluk enstrümantalleriyle çalınan düşmanlık şarkıları dinliyoruz" diye konuştu.
2001 yılı rakamları göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'deki faiz giderinin toplanan vergilerin yüzde 103'üne karşılık geldiğini kaydeden Olpak, "Doğrusu ben iş adamı olarak böyle bir işletmem olsun istemem. Çünkü böyle bir işletmeye batmış bile diyemeyiz. Batırılmış ve etrafını da batırmış bir işletmedir. Gelin 2015 rakamlarını değerlendirelim. Kamunun toplam faiz gideri, toplam vergi gelirlerinin yüzde 13'ü kadar ve 53 milyar lira. 2001 oranları ile biz faiz gideri ödeseydik, akla ziyan bir rakam, 420 milyar lira ödeyecektik. 53 milyar yerine 420 milyar lira kamu faiz gideri ödeyecektik. Aradaki fark 367 milyar lira. Bu rakam neye karşılık geliyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve 100 kilometrelik çevre yollarının toplam yap-işlet-devret ihale bedeli 2.5 milyar dolar, geçen yılın kurlarıyla 7 milyar liradır. Bizim her yıl cebimizde kalan ilave kamu faizi parasıyla 52 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve çevre yolu yapmamız mümkün. Çarpın onla, çarpın yirmiyle gerçekten akla ziyan rakamlar ortaya çıkıyor. Bu para birilerinin cebine gitmeyip milletin cebinde kaldığı için kavgalar çıkıyor" şeklinde konuştu.
Türkiye'de ekonomik özgürlüğün daha fazla kazanılması gerektiğini vurgulayan Olpak, "Artık tek gecede döviz kurunun 3'e katlandığı, 3 haneli enflasyonların yaşandığı bir ülkede değiliz. Bugün anayasa krizinde doların iki kattan daha fazla fırladığı bir Türkiye'den hain FETÖ darbe girişimine rağmen doların kendi seyrinde devam ettiği bir Türkiye'ye gelmiş durumdayız" ifadelerini kullandı.
İHA