Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, MŞÜ'nün ev sahipliğinde 24-26 Mayıs 2017'de düzenlenecek olan "Uluslararası 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Türkiye" sempozyumu hakkında açıklamalarda bulundu.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Poalt, "Uluslararası 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Türkiye" adlı sempozyum ile önemli bir bilimsel etkinliğe imza atacaklarını söyledi. Yüz yirmiyi aşkın tebliğin sunulacağı sempozyumda yabancı ve yerli pek çok araştırmacıyı bir araya getireceklerini ifade eden Rektör Polat, "15 Temmuz" konulu sempozyumun hedefinin uluslararası düzeyde akademisyenleri, politika yapıcılarını, uygulayıcılarını ve Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin genel başkanlarını bir araya getirmek olduğunu kaydetti. Polat, "Amacımız, Türkiye'yi derinden etkileyen bu olay bağlamında bilim insanlarına, üniversiteler dışındaki araştırmacılara karşılıklı fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir zemin hazırlamak, birçok alandan gelecek özgün fikirlere ve araştırmalara ev sahipliği yapmaktır. Sempozyumda, 15 Temmuz darbe girişimine götüren süreç, darbe girişimi ve yansımaları ile 15 Temmuz sonrası yeni Türkiye konulu paneller düzenlenecektir" dedi.
Türkiye'de derin devlet yapılanmalarının hep olduğunu ifade eden Rektör Poalt, "2000'li yıllardaki yönetimdeki şeffaflaşma çabası biraz da bunu bertaraf etmeye matuf. 15 Temmuz darbe girişimi, her ne kadar ülke içi bir kalkışma gibi görünse de dış bağlantıları da görmezden gelinemez. Bu bağlamda resmi paradigmanın da sorgulanması gerekiyor. Dindar kimliğin ötekileştirilmesi de görünümü farklı, amaçları farklı yapılar üretti diye düşünüyorum. Tabi gerçekleştireceğimiz uluslararası sempozyumda bunlar enine boyuna ele alınacaktır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de darbe girişimine karşı, dünyaya örnek bir sivil direniş sergilendiğinin altını çizen Rektör Polat, "FETÖ ve dinsel şiddet konusu incelenmeye değer. Tabii ki dini kurumlardan şiddet eğilimli olanlar olduğu gibi, bu eğilime sahip ulusalcı, ayrılıkçı yapılar da mevcut. Şiddete başvuran her grup, yapı ya da cemaat karşılaştırmalı olarak ele alınmalı. Darbe girişimine karşı, halkımızın direnişi kadar dikkat çeken bir nokta da Sayın Cumhurbaşkanımızın tavrıdır. "Liderlik ve milli duruş" başlığının da tartışılması gerekiyor kanaatindeyim. İktidar değişiminin seçimlerle olmadığı pek çok İslam ülkesinde de darbeler yaşanıyor. O ülkelerde yapılan darbelerle 15 Temmuz darbe girişiminin karşılaştırılması, iktidarın normal şekilde el değiştirmesinin zeminini daha kuvvetli bir şekilde gündeme getirecektir. Türkiye halkı milli bir irade ortaya koydu, yaklaşık bir ay meydanlardan çekilmedi ve seçilmiş iktidarın yanında saf tuttu. Yenikapı ruhu gündeme geldi, uzlaşı kültürü yeniden canlandı. Sivil otorite, hayal bile edilemeyecek düzeyde Türkiye siyasi hayatına mührünü vurdu. Gerektiği gibi ordu, ülke sınırlarını koruma görevine yönlendirildi, askeri karargâhlar şehir merkezlerinden ülke hudutlarına çekildi. Bu sivilleşme ister istemez, Türkiye'deki sanatı, edebiyatı da etkileyecektir. Sempozyumumuz bunları da ele alacaktır. Demokratik reformların ve sivilleşmenin daha hızlı yürüyeceğini düşünüyorum. Halkımızın Başkanlık sistemine onay vermesiyle devlet-sivil toplum ilişkileri ideale daha fazla yaklaşacaktır. Önümüzdeki hafta 24-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında düzenleyeceğimiz "Uluslararası 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Türkiye" adlı sempozyumumuzun, Türkiye'nin insan hakları ve özgürlükler alanındaki gelişimine, bilim dünyasından önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Bu vesileyle halkımızın Ramazan ayını da tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.
İHA