Birçok devlet kuruluşunun devredildiği Varlık Fonu'nu değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güneri Akalın, Varlık Fonu'nun yabancı kaynaklı ekonomik manipülasyonlara karşı koruma fonksiyonu olarak görebileceğini belirtti.
Son günlerde ekonomi gündemini meşgul eden Varlık Fonu'nun amacı, kapsamı, yapacağı olası icraatlar halen tartışılıyor. Son olarak PTT, THY, BİST, ÇAYKUR ve BOTAŞ gibi birçok önemli kamu iktisadi teşebbüsünün (KİT) de devredildiği Varlık Fonu'na akademik bir bakış açısı getiren İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güneri Akalın, Varlık Fonu'nun özellikle yabancı kaynaklı ekonomik manipülasyonlara karşı koruma fonksiyonu görebileceğini belirtti.
Mega projeler Fon'dan finanse edilecek
Varlık Fonu'nun devlet tarafından, başta 3'üncü Havalimanı, Gelibolu 1915 Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren (YHT) hatları gibi büyük ölçekli projeleri finanse etmek için kurulduğunu anımsatan Prof. Dr. Akalın, "Bugün bakıldığında Türkiye'de bir tasarruf açığı sorunu var. Varlık Fonu'nun kurulması bu sorunun üstesinden gelmeyi de amaçlıyor. Fon'a devredilen KİT'ler bütçe dışına alınarak bu kuruluşların getirdiği kârla mega projelerin tek elden finanse edilebilmesi ve KİT'lerin tek bir çatı altında toplanması da düşünülüyor olabilir" dedi.
"Senet ihracıyla gelir üretebilir"
Fon'un çalışma sisteminin ve yapacaklarının henüz netleşmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Akalın, "Bu fon vasıtasıyla gelir ve kâr ortaklığı senetleri veya hisse senetleri çıkarılarak halka, özel sektöre ve yurt dışına satılarak gelir kalemleri yaratılmaya çalışılıyor da olabilir. Bundan başka, faiz geliri elde etmek istemeyen muhafazakâr kesimin yastık altında tuttuğu mevduat ve altın gibi enstrümanlarının yine bu tip senet satışıyla veya sukuk gibi enstrümanlarla ekonomiye kazandırılarak kaynak yaratma çabası da olabilir. Zira başarısız olan katılım bankalarından sonra bu kesime hitap edebilecek bir yatırım aracı pek yok. Ayrıca, fona aktarılan bazı KİT'lerin zarar ettiğini göz önünde bulundurursak, bu KİT'lerin, özelleştirilmeden önce tekrar kâr elde eden şirketler haline getirilmesi, ardından da bunların özelleştirilmesinden elde edilecek gelirle yine büyük projelerin finanse edilmesi hedefleniyor olabilir" ifadelerini kullandı.
"Petrol zengini ülkelerde sık görülüyor"
Varlık Fonu" benzeri kuruluşların daha çok bütçe fazlası veren ülkelerde olduğuna, Türkiye gibi bütçe açığı sorunu yaşayan bir ülkede bu gibi bir oluşumun anlamsız olduğuna dair yaklaşımlara da kısmen katıldığını ifade eden Prof. Dr. Akalın, "Bir ülkede bütçe açığı sorunu varsa orada tasarruf açığı sorunu var demektir. Nitekim tasarruf açığının bir ayağı bütçe açığı ise bir ayağı da özel sektör yatırım ve tasarruf açığıdır. Varlık Fonu'na benzer oluşumlar, özellikle petrol zengini diyebileceğimiz ülkelerde görülüyor. Bundaki amaç da petrolün getirdiği kaynağın daha sonraki nesiller tarafından da kullanılabilmesidir. Yani petrol gelirleriyle fonda biriken meblağ, petrol bittikten sonra gelecek nesillerin yine belli bir refah düzeyinde yaşaması amacıyla kullanılır" açıklamalarında bulundu.
"Erbakan'ın "kamu bankaları havuzu" sistemine benziyor"
Prof. Dr. Akalın, Türkiye'de geçmişte Varlık Fonu'na benzer uygulamaların olup olmadığı konusunda ise şunları söyledi: "Varlık Fonu'nu geçmiş dönemlerde eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın düşündüğü "kamu bankaları havuzu" sistemine benzetebiliriz. Ancak 80'li yıllarda ANAP hükümetlerinin kurduğu fonlarla ilişkisi ise sadece isminin fon olmasından kaynaklanıyor. ANAP döneminde geliştirilen fonlar, özel konularla ilgiliydi. Savunma Sanayii Fonu, Konut Fonu gibi Şimdiyse devletin bütün büyük yatırımları Varlık Fonu'ndan karşılanacak. Tabii bu fona alınan KİT'lerin kârlılıkları ne düzeyde olacak, ne kadar yatırımlar yapacaklar, kâr ortaklığı senedi ihraç edecek mi, sukuk veya başka değerli kâğıtlar çıkaracak mı, bunları şimdiden öngörmek biraz zor. Dolayısıyla zaman içinde Varlık Fonu'nun işleyişini gördükçe her şeyi daha net gözlemleyeceğiz"
Manipülasyonları engellemek için mi?
Borsa İstanbul'un da Varlık Fonu'na devredilmesinin dikkat çekici olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akalın, "Bilindiği üzere Türkiye'de gerçekleştirilen ekonomik manipülasyonların en önemli kaynaklarından biri borsa idi. Yabancı kaynaklar belli dönemlerde hızla borsaya girip, belli dönemlerde hızla çıkarak ekonomide dalgalanmalara sebep olmaktalardı. BİST'in Varlık Fonu'na devredilmesiyle bu gibi art niyetli hamle ve manipülatif hareketlere engel olunmasının amaçlanması da kuvvetle muhtemeldir. Varlık Fonu'nun bu gibi alanlarda bir çeşit koruma mekanizması olarak işlev görmesinin amaçlanıyor olması da ihtimal dâhilinde" şeklinde konuştu.
İHA