Yaşanılan kalkışma girişiminin ardından merak edilen konulardan biri de ekonominin durumu. Bu girişimin ardından ekonominin geleceği hakkında görüşlerini dile getiren Medipol Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, bu konuda bakan ve bürokratlar tarafından net ve dozajı iyi ayarlanmış açıklamalar yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye'nin çok ciddi bir mücadeleye imza atarak bu girişimi hızla bertaraf etmesinin ardından, finansal piyasaların tereddütsüz çalışmaya başlamasını, bankaların açılmasını "Bu durum Türkiye'nin bu süreci başarılı bir şekilde yöneteceğinin mesajı" olarak yorumladı. Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomi yönetiminin proaktif adımları ile bu olayın ekonomi üzerindeki olası etkilerinin ortadan kaldırılması için gereken tedbirlerin piyasa ile paylaşıldığını belirten Alkin, "Buna rağmen bu rahatlatıcı tedbirlere ihtiyaç duyulmamış olması piyasaların ve ekonominin hızlı bir şekilde toparlanacağının ipuçlarını veriyor" dedi.
"Yanlış anlaşılmalara sebep olacak açıklamalardan kaçınılmalı'
Bu saldırının ardından hayatın normale dönmesi için çalışılmaya başlanması gerektiğini dile getiren Alkin, "Bu çerçevede bakanlarımızın kendi alanları ile açıklamalarda bulunmaları gerekiyor. Aynı konuda birden fazla kişinin konuşacak olması farklı farklı anlamlar çıkmasına yol açabilir. Ekonomi açısından konuya baktığımızda da bakan ve bürokrat düzeyindeki yetkililerin birbirleri ile çelişmeyecek, uyumlu, sayıca az ve dozajı iyi ayarlanmış açıklamalar yapmaları hayati bir önem taşıyor. Aksi durumda sürekli açıklamada bulunmak da bir süre sonra piyasalarda ve ekonomi çevrelerinde de yanlış anlaşılabilir" diye konuştu.
"Kredi notu ile ilgili kararda siyasi etkilere yer olmamalı'
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi notu ile ilgili verecekleri kararlar hakkında da değerlendirmede bulunan Alkin, "Kredi notunun düşmesi için büyüme, enflasyon, kamu mali disiplini ve bankacılık sektörünün bilanço ve sermaye yeterliliği ile ilgili tablolarda bir not indirimine sebep olabilecek ciddi kırılmaların görülmesi gerekir. Bu kırılmalar henüz ortada yokken Türkiye'nin notunu düşürmeye kalkmak ekonomik olmaktan çok siyasi bir karar olarak nitelendirilir ve ciddi bir tepki ile karşılanır. Zaten bu konuda uzun zamandan beri ekonomik olmaktan çok siyasi davranışlar gösterme eğiliminde olan uluslararası derecelendirme kuruluşlarından gelen hayli tartışmalı ve manidar açıklamalar kafaları karıştırmış durumda. Bu saldırının Türkiye'nin büyümesine ve kamu mali disiplinine hiçbir sıkıntı oluşturmayacağı çok net görüldükten sonra söz konusu bu uluslararası derecelendirme kuruluşları da sözlerini geri almak zorunda kalacaklardır" diye konuştu.