Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” kapsamında 2011 yılında kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün bağımsız bir kurum kimliğiyle yeniden açılması ve aşıda dışa bağımlılığın yerine yeniden toplumsal bir aşı politikasının belirlenmesi gerektiğini bildirdi.
Toplantıya TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut ve Merkez Konsey üyesi Doç. Dr. Deniz Erdoğdu ile tabip odalarının yöneticileri katıldı. Açılış konuşmasını yapan Dr. Şebnem Korur Fincancı hükümetin salgın politikasına bağlı yaşanan sorunların aşılar ile birlikte daha da yakıcı hale geldiğini, şeffaflıktan yoksun hareket edilmesinin toplumdaki tereddüdü arttırdığını söyledi. Korur Fincancı, “Zamanında aşıları üreten ve ürettiği aşıları dünyaya ulaştıran bir ülkeden bugün aşı üretimi konusunda soru işaretleriyle dolu bir ülkeye gelmiş durumdayız” diyerek ve aşı hakkına vurgu yaparak konuşmasını sonlandırdı. TTB Merkez Konseyi adına Dr. Ali İhsan Ökten’in basın açıklamasını okuması sonrası tabip odalarının yöneticileri söz aldı. Yapılan konuşmalarda da iktidarın salgın yönetimindeki başarısızlığının doğurduğu sorunlar dile getirilirken; etkili, güvenli ve nitelikli bir aşının ücretsiz ve erişilebilir olması gerektiğinin altı bir kez daha çizildi.
Refik Saydam Hıfzıssıhha Kurumu Bağımsız Yapısıyla Yeniden Açılmalıdır
Basın toplantısındaki açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi, 27 Mayıs 1928 tarihinde, savaştan yeni çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan halkların sağlığının korunması amacıyla temel laboratuvar hizmetlerini yürütmek için kurulmuştur. Kurulduğu tarihte geçerli olan 1267 sayılı yasa tasarısı uyarınca Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlanmış, kurumun yetki ve sorumlulukları gelişen ihtiyaçlar karşısında yıllar içinde değiştirilmiştir. Müessesenin ismi 14 Aralık 1983’te “Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı” olarak değiştirilmiş ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluş haline getirilmiştir. Enstitü 1930’lu yıllardan itibaren aşı üretme konusunda çok başarılı çalışmalar yapmış ve yıllarca ülkemiz aşı ihtiyacını dış sermayeye bağlı kalmadan sağlamıştır. Kuruluşundan itibaren toplumu kıran bulaşıcı hastalıklarla çok başarılı bir mücadele yürütmüştür. BCG, kuduz, çiçek, Tifüs, Boğmaca, influenza virüsü, Newcastle virüsü aşıları, serum, akrep, yılan sokmalarına ve gazlı kangren anti serumları, Fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretmiştir. Enstitüde en son 1987 yılında AIDS Araştırma Merkezi kurulmuştur” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)