“Şeker Hastalarında Doğuştan Katarakt Olabilir”

İstanbul Cerrahi Hastanesi Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Bölümünden Op. Dr. Berrin Toksü katarakt hastalığı ile ilgili bilgi verdi.

İstanbul Cerrahi Hastanesi Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Bölümünden Op. Dr. Berrin Toksü katarakt hastalığı ile ilgili bilgi verdi. Toksü, özellikle şeker hastalığı olanlarda doğuştan katarakt olabileceğini belirtti.

İstanbul Cerrahi Hastanesi Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Bölümünden Op. Dr. Berrin Toksü katarakt hastalığı hakkında bilgi verdi. Toksü, şeker hastalığı olanlarda kataraktın daha erken ve hızlı geliştiğini belirtti. Kataraktın göz içerisindeki lensin doğuştan bazı metabolik hastalıklar sonucu ya da yaşlanma sonucu şeffaflığını kaybetmesi olarak niteleyen Toksü, "Göz içindeki lens saydamlığını kaybedince hasta dışarıyı göremez, doktor da hastanın gözünün içini göremez. Katarakt doğuştan olabilir. Doğuştan katarakt, çok ciddi tehlikeli bir durum. Bebek kataraktlı olarak doğarsa ve bu çok yoğunsa anında göz tembelliği oluşur. Bu nedenle bebeklerin doğumdan sonra muayene edilmesi gerekir. Erken doğumlarda da retina açısından bakılması gerekir. Kataraktı varsa ameliyata alınır, yoksa hafifse, başlangıç halindeyse takibe alınır. Şeker hastalığı katarakt için bir risk faktörüdür. Şeker hastalığı olanlarda daha erken ve hızlı katarakt gelişir. Kortizon kullanımında katarakt gelişir. Bazı metabolik hastalıklarda kataraktın ortaya çıkmasını hızlandırır" dedi.

"Katarakt hastalığı ne zaman ameliyat edilmelidir?"

Katarakt hastalığında ameliyat sürecinden ve zamanı hakkında bilgi veren Toksü, "Bebeklerde en erken yaşta ameliyat edilmelidir ama göze konulan mercek için 3 yaş civarına kadar beklenmelidir. Çünkü erken mercek takılırsa ilerde kırılma kusurları ortaya çıkar, çocuk gelişimini tamamladıkça. Çocuklarda o nedenle yoğun bir katarakt varsa erken yapılmasını tavsiye ediyoruz. Büyüklerde katarakt hastalığının ameliyatının zamanını biraz hasta belirliyor günümüzde, eskiden çok ileri dönemde geliyordu hastalar görmelerini iyice kaybedince ama şimdi katarakt nedeniyle görme yüzde 30 bile azalsa hastanın konforu bozulabiliyor, mesleğini sağlıklı olarak icra edemeyebiliyor. Hasta eğer şoförse, pilotsa daha erken ameliyat edilebiliyor. Normalde yüzde 30 , yüzde 20 görme kaybı hastayı rahatsız edebiliyor. Ameliyat zamanı kataraktın yoğunluğuna bağlı ve hastanın mesleki fonksiyonlarını ya da özel hayatını, nasıl sürdürmek istediği ile doğru orantılı" şeklinde konuştu.

"Ameliyat sureci ve ameliyat sonrası nasıl gerçekleşir? Hastalar nelere dikkat etmelidir?"

Hastalıkta ameliyat sürecinin çok uzun olmadığını belirten Toksü, "Profesyonel ekiplerce yapılan ameliyatlarda hazırlık süreci hızlı, hastanın muayenesi zaten hazır olmuş oluyor, ölçümleri de hazır olmuş oluyor, ameliyathaneye alınıyor. 10-15 dakika süren bir ameliyat katarakt ameliyatı. Ameliyat sonrasında da kullanması gereken damlalar var 1 hafta daha yoğun ondan sonra azaltılarak gözyaşı, antibiyotikli damla vb. damlalar kullanılabiliyor. Hastalar ameliyat öncesinde ilaçlarını mutlaka doktorlarına söylemeliler. Eğer kan sulandırıcı kullanıyorlarsa, kan sulandırıcı hangi nedenle verilmişse kendi doktorlarına danışarak kan sulandırıcıyı belirli gün öncesinden kesmeleri ya da kısa süreli kan sulandırıcılar kullanmaları gerekiyor. Şeker hastalığı olanların şekerlerine dikkat etmeleri gerekiyor. Şekerin 200'ün altında olması gerekir. Bir diyabet doktoru tarafından kontrol altında olması gerekir. Tansiyonlarının ilaçla regüle olması gerekir. Bizim çok büyük hazırlıklarımız yok ameliyat öncesinde, sadece sistemik hastalıkların kontrollü olması gerekir. Kalp hastalığı varsa yine tansiyonu aritmisi varsa bunların kardiyoloji uzmanının kontrolü altında olması gerekir. Ameliyat süresi çok kısa olduğu için 10-15 dk düzgün yatabilen hastalar ameliyat olabilirler. Ama özürlü hastalarımız, Alzheimer gibi zihin problemleri olan hastalarımıza da gerekirse genel anestezi yapabiliriz, gerekirse sedasyonla sakinleştirerek ameliyata alabiliriz. Tecrübeli bir hekim için çok kısa süreli bir ameliyattır. Ama tabi ki sorumluluğu çok büyüktür. Biz ekip olarak bunun sorumluluğunu alıyoruz ve her konuda çok dikkatli davranıyoruz. Sterilizasyon konusunda, ameliyathane sürecinde ve sonrasında.. Kliniğin tecrübesine göre bir takım broşürler hazırlanıyor, belgeler veriliyor hastaya, ameliyat öncesi sonrası bilgilendirmelerle bu süreç kolaylaştırılıyor ve kısaltılıyor" ifadelerini kullandı.

"Tedavide hangi mercekler neye göre tercih edilmektedir?"

Toksü, merceklerin klasik mercekler, uzak yakın mercekler ve astigmatlı mercekler olarak 3'e ayrıldığını söyledi. Hastanın refraksiyon kusuruna (miyop, hipermetrop, astigmat ve presbiyopi ) göre normal astigmatlı mercek tercih edilebildiğini dile getiren Toksü, "Hasta yakın gözlük kullanmak istemiyorsa multifokal ya da trifokal mercek tercih edilebilir. Multifokal mercekte uzak yakını görebiliyor hasta, yeni jenerasyon mercekler var. Bunlarda da uzak yakın ve ara mesafeyi daha net ve verimli bir şekilde görebilmekteler. Diyabeti olan hastaların öncelikle diyabetinin regüle olması gerekir ve göz muayenelerinde, retinada göz arkası muayenesinde aktif bir diyabetik retinopatisinin olmaması gerekir. Ya da tedavi edilmiş bir diyabetik retinopatisi olması gerekir. Çünkü ameliyattan sonra öncesinde var olan diyabetik retinopati hızlanabilir. Bu nedenle önce göz muayenesi, retinasına bakılır hastanın diyabetik retinopatisi varsa tedavi edilir. Ondan sonra katarakt ameliyatı yapılır. Acil durumlar dışında tabi ki. Göz tansiyonu olan kişilerde de gerekirse katarakt ve göz tansiyonu ameliyatları kombine yapılabilir. Eğer göz tansiyonu açısından regüle hastalarsa önce katarakt ameliyatı planlanır. Katarakt ameliyatı yapıldıktan sonra bazı hastaların göz tansiyonu problemlerinde de azalma olur. Tek damla ile, iki damla ile yürütülecekse sadece katarakt ameliyatı tercih edilebilir. Birden fazla damla gereken hastalarda başlangıçta göz siniri durumu göz önüne alınarak, göz tansiyonları göz önüne alınarak planlı olarak kombine ameliyatlarda yapılabilir" dedi.

"Katarakt tedavisinde başarı oranı ve teknolojik gelişmeler nelerdir?"

Katarakt tedavisinde başarı oranının yüzde 100'e yakın olduğunu söyleyen Op. Dr. Berrin Toksü, son olarak şunları kaydetti: " Katarakt tedavisinde başarı oranı yüzde 100'e yakın diyebiliriz ama her zaman bu bir göz içi ameliyatı olduğu için. Her ameliyat gibi bazı risklerin olduğunu unutmamalıyız. Bu nedenle tedbirlerimizi çok sıkı almalıyız, sorumluluğumuzu çok iyi bilmeliyiz. Katarakt ameliyatında teknolojik gelişmelerin tabi ki yeri var Fakoemülsifikasyon tekniği ile katarakt ameliyatı yapmaktayız bu cihazlardaki gelişmeler bir de lensin ön yüzünün lazerle açılması, femtosecond dediğimiz lazerle, kataraktın lazerle parçalanması teknolojideki son yenilikler. Bu tür cihazların da gelişmesi ile katarakt ameliyatı daha kolay bir cerrahi haline gelmektedir. Fakat ameliyat çok kolay yapıldığında, herhangi bir problem geliştiğinde tecrübeli doktorlar bu problemi çok kolay hallederken, sadece yeni teknolojiyi kullananlar zorluk çekebilirler".

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri

Aile Hekimliği 20 Yılda Sağlıklı Bir İ̇şleyişe Kavuşamadı
Bronşektazi Hastalarına Önemli Uyarı
Protein Tozlarında Ağır Metal Riski !
Sağlıkta Çetelerin Olmadığı Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün
Dil Temizliği Nedir, Nasıl Yapılır?