Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 14 Mart Tıp Bayramı kutlandı.
Süleyman Demirel Kültür Merkezinde gerçekleştirilen etkinliğe Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Okka ve Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nimet Ünlü, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Şerefnur Öztürk ve Prof. Dr. Hüsnü Alptekin, Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hüseyin Yılmaz ve öğretim üyeleri katıldı.
Programda konuşan Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, 14 Mart Tıp Bayramı'nın insanlığa şifa olmanın öneminin vurgulanması açısından değerli olduğuna belirterek, "14 Mart Tıp Bayramı'nın tarihteki çıkış noktasını da göz önünde bulundurarak gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz ki, sağlık çalışanları insan haklarının en büyük savunucularıdır. İnsan yaşamının kutsallığına inanırlar. Hekimlik topluma yön vermektir. Çünkü toplum biz hekimlere canını emanet edecek kadar güvenir ve biz hekimler bunun bilinç ve sorumluluğu ile hareket ederiz. Biliriz ki, aslında hasta hakları aynı zamanda doktor haklarıdır. Bizler Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak 177'si yabancı olmak üzere toplam bin 200 öğrencimiz, 158 genç dinamik üretken öğretim üyemizle her yıl yükselen bir başarı grafiği ile bölgemiz ve insanlık adına katkı sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Akademik teşvik sıralamasında aldığı ikincilik ve ülkemiz genelinde akredite edilmiş en genç Tıp Fakültesi olmanın verdiği gurur ile alanındaki kalitesini ispat etmiş bir fakültenin üyesi olmaktan onur duyuyoruz. Toplum lideri olmakla şereflenen tüm hekimlerin 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyorum ve sağlıklı günler diliyorum" dedi.
"14 Mart bir direniş hikayesinin yazıldığı tarihtir"
Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka ise 14 Mart Tıp Bayramı'nın bir direniş hikayesinin başlangıç tarihi olduğunu söyledi. 14 Mart Tıp Bayramı, 14 Mart 1827 yılında işgal altındaki İstanbul'da Tıbhane-i Amire'nin açıldığı tarih olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Okka, "1912 ve 1922 yılları arasında Osmanlı Devleti'nin katıldığı savaşlar sırasında tıbbiyede öğrenciler ve hocalar bu acı ve ızdıraba yakından şahitlik etmişlerdir. Üstelik işgalci İngiliz kuvvetleri tarafından aldıkları eğitim kısıtlanmış, fakülte binaları ellerinden alınmış, ders çalışmaları engellenmiş, üniformayla dolaşmaları bile yasaklanmıştır. İşgalci kuvvetlere karşı bir başkaldırış hareketi olarak ilk kutlama 14 Mart 1919 yılında yapılmıştır. 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali ile yeni bir yıkım yaşayan hocalar ve öğrenciler bir yandan da Anadolu'daki gelişmelerden dolayı sevinç içindeydiler. Ancak işgal ve savaş tıbbiyelilerin kendi değerlerine daha çok sarılmalarına vesile olmuştur. 30 Ağustos 1922 yılında elde edilen zaferin ardından 19 Ekim 1922'de Milli Hükümet Temsilcisi Refet Paşa'nın İstanbul'a gelişi Tıbbiyeliler için çok önem arz ediyordu. Tıbbiyedeki konferans salonunda Refet Paşa'nın Tıbbiyelilerin Milli Mücadele'deki hizmetlerini anlatan bir konuşma yapması ise bir nevi 14 Mart Tıp Bayramı'nın resmileşmesine atılan en büyük adımlardan biri oldu. Bugün bu kuruluşun 190'ıncı yılı. 1935'ten sonra gelenekselleşen 14 Mart Tıp Bayramı'nın derinliğinde aslında vatan sevgisi, iman gücü, cesaret ve direniş hikayesi vardır. 15 Temmuz 2016 tarihi bu necip milletin evlatları olduğumuzu bir kez daha göstermiştir. Bu yüzden kolay kazanılmayan bu vatan asla feda edilemez. Tüm meslektaşlarımın ve diğer sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyorum" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinden oluşan koronun seslendirdiği eserler izleyenlere sunuldu. Tören sonunda ise profesör ve doçent unvanı alan öğretim üyelerine cübbeleri protokol üyeleri tarafından giydirildi.
İHA