Öz İplik-İş Sendikası Genel Sekreteri Rafi Ay, Sendikalarda Kadın Liderler Yetiştirilmesi Projesi'nin Türkiye'de bir ilke imza atacağını belirterek, "Projeyle, kadın üyelerin çalışma hayatına ilişin konularda kapasitelerini geliştirici etkinlikler gerçekleştireceğiz. Örgütlü olduğumuz iş yerlerinde en az bir kadın sendika temsilcisi yetiştireceğiz" dedi.
Öz İplik-İş Sendikası tarafından yürütülen ve İsveç İstanbul Başkonsolosluğu tarafından finanse edilen "Sendikalarda Kadın Liderler Yetiştirilmesi Projesi"nin açılış ve tanıtım toplantısı The Green Park Hotel'de yapıldı. Toplantıya Öz İplik-İş Sendikası Genel Sekreteri Rafi Ay, HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, AK Parti Ankara Milletvekili Julide Sarıeroğlu, İsveç İstanbul Başkonsolosu Therese Hyden ve çok sayıda davetli katıldı. Proje ile sendikaya üye kadınların kapasitelerinin geliştirilerek kurumsal düzeyde sendikanın yönetim kademelerinde daha fazla yer almalarının özendirilmesi ve örgütlü olunan iş yerlerinde en az 1 kadın sendika temsilcisinin yetiştirilmesi amaçlanıyor. Proje ile ayrıca kadınların sendikaların karar alma mekanizmalarına katılımlarının arttırılması için kapasitelerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, kadın işçilerin sendikal lider olmak üzere eğitilmesi ve geliştirilmesi gibi unsurlar da amaçlanıyor.
"Ülkemizde kadınlar, tarihimizin inşasında büyük roller üstlenmiştir"
Tanıtım toplantısının açılış konuşmasını yapan Öz İplik-İş Sendikası Genel Sekreteri Rafi Ay, projenin sendikalaşmada, sendikal camiada ve sendikalarda karar alma mekanizmalarında kadınların daha görünür olması adına farkındalık oluşturacağını dile getirdi. Sendikal camiaya, kadın liderler yetiştirmeyi planladıklarını kaydeden Ay, "İsveç İstanbul Başkonsolosluğu tarafından finanse edilen, ÇASGEM desteğiyle yürüteceğimiz proje 12 ay sürecek ancak biz dün olduğu gibi, proje kapsamında da kadınların karar alma mekanizmalarına katılımlarını arttırmak için faaliyetlerimize devam edeceğiz. Ülkemizde kadınlar, tarihimizin inşasında büyük roller üstlenmiştir. Yakın zamanda karşı karşıya kaldığımız darbe girişiminde de gördük ki, Kurtuluş Savaşı'ndaki Anadolu kadınının ruhu, 15 Temmuz darbe girişiminde geri döndü. Kadınlar aklını, potansiyelini, emeğini ve gücünü ortaya koyduğunda üstesinden gelemeyeceği problem ve sorunlar yoktur. Kadınlar fırsat ve imkan eşitliğini bekliyor aslında. Uygun şartlarda gücünü de en iyi şekilde ortaya koyuyorlar. Kadınların etkinlik alanlarının daha geniş olması demokratik toplumun bir gereğidir. Son yıllarda kuşkusuz ekonomik ve sosyal anlamda kadınlar için önemli adımlar atıldı. Kadınların iş gücüne katılımını arttırmak için önemli teşvik ve düzenlemeler hayata geçirildi" diye konuştu.
"Temmuz verilerine göre; Türkiye'de 13 milyon 38 bin 351 çalışanın, 3 milyon 317 bin 17'si kadındır"
Türkiye'de kadını koruyan, haklarına önem veren ve önceleyen politikaların hayata geçirilmesinin dış ülkelerde ses getirdiğini aktaran Ay, dış basının çoğu zaman bu konuda Türkiye'yi itibarsızlaştırma kampanyası yürüttüğünün altını çizerek, "Temmuz verilerine göre; Türkiye'de 13 milyon 38 bin 351 çalışanın, 3 milyon 317 bin 17'si kadındır. Yaklaşık 1,5 milyon sendikalı çalışanın ise 23 bin 777'sini kadınlar oluşturmaktadır. Kadınların ve gençlerin iş gücü içindeki oranı gittikçe artmaktadır. Ancak, kadınların sendikaya üye olma oranı oldukça düşüktür. Mikro düzeyde Türkiye'de, makro düzeyde tüm Dünya'da sendikacılığın bir erkek işi gibi algılanması kadınların sendikal faaliyet ve organlarına katılımını zorlaştırmaktadır. Kadın çalışanların sendikalara karşı erkek egemen algılarını kırmamız gerekiyor. Biz bu algıyı Öz İplik-İş Teşkilatı içerisinde kırmaya başladığımızı düşünüyoruz. Daha önceki yıllarda, sendikamızın düzenlemiş olduğu faaliyetlere katılan kadın üyelerimizin sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda iken bugün bu toplantıya katılan üye sayımızda hayli artış olmuştur. Daha önceki yıllarda sendikamızın düzenlediği toplantılara; eşi, babası, abisi refakatinde katılan kadın üyelerimiz bugün sendikamızın il dışında gerçekleştirdiği toplantılara tek başlarına katılıyorlar" şeklinde konuştu.
"Kadın ve erkeğin fıtratları ayrı ancak fırsatları aynı olmalı diyoruz"
"Kadınların sosyo-kültürel rolleri sebebiyle sendikal faaliyetlere katılamama sorununu teşkilatında aşan sendikamız, bu projeyle de bir adım öteye geçerek kadın liderler yetiştirecektir" diyen Ay şunları kaydetti:
"Projeyle, kadın üyelerin çalışma hayatına ilişin konularda kapasitelerini geliştirici etkinlikler gerçekleştireceğiz. Örgütlü olduğumuz işyerlerinde en az bir kadın sendika temsilcisi yetiştireceğiz. Gerçekleştirdiğimiz her projeyle bir ilke imza atan sendikamız, "Sendikalarda Kadın Liderler Yetiştirilmesi" projesiyle de Türkiye'de bir ilke imza atacaktır. Sendikamız Öz İplik-İş;05 Numaralı Dokuma, Hazır Giyim ve Deri İşkolunda faaliyet göstermektedir. Sendikamızın toplam üye sayısının yüzde 30'unu kadın çalışanlar oluşturmaktadır. Sendikamız kadın çalışanlarına büyük önem vermektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygınlaştırılması hususunda sorumluluk ve insiyatif almaktadır. Son yıllarda sendikamız kadın üye sayısı artma eğilimindedir. Konfederasyonumuz HAK-İŞ'in de son 5 yıllık sürede kadın üye sayısı önemli ölçüde artış göstermektedir. Öz İplik-İş Sendikası olarak kadını önemsiyoruz. Kadın ve erkeğin fıtratları ayrı ancak fırsatları aynı olmalı diyoruz. Genel Merkez Kadın Komitemizi kurduk. Bu projemizle de, Kadın Komitemizin kurumsal oluşumuna katkı sağlayacağız. Yine Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkan Yardımcılığı ve Avrupa Kadın Lobisi Yönetim Kurulu Üyeliğinde sendikamız Uluslararası İlişkiler Uzmanı Pınar Özcan Hak-İş'i temsil etmektedir. Kadın çalışmalarına destek veriyoruz. Kadın çalışanların desteğiyle sendikaların daha da güçleneceğine inanıyoruz. Sendikaların büyümesi, sendikal yapının geleceği için kadın çalışanların desteğini istiyoruz. Kadın renginin yansımadığı bir çalışma yaşamı istemiyoruz. Eşit işe eşit ücret prensibinin uygulanması, iş ve ev yaşamının beraber yürüyebilmesinin kolaylaştırılması, kadına yönelik şiddet ve tacizin önüne geçilmesi için kampanyalara aktif katılarak destek veriyoruz."
"15 Temmuz, işgal girişimine karşı 2. Kurtuluş savaşıdır"
HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, 15 Temmuz darbe girişiminden bahsederek, vatandaşların darbe girişimi karşısında Cumhurbaşkanına devletine, hükümetine gösterdiği desteği takdirle karşıladığını dile getirdi. Türkiye'nin çok zor süreçlerden geçtiğine değinen Arslan, DAEŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin ülkemize büyük zararlar verdiğini söyledi. Batılı emperyalist güçlerin Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için yaptığı oyunların ve bu coğrafyada yaşamanın ne kadar zor olduğunu farkında olduklarını kaydeden Arslan, "Bunun için de bu zor coğrafyada Türkiye devleti olarak ilelebet ayakta kalmaya ve bölgede etkin ülke olmaya devam edeceğiz. Ateşin düştüğü yeri yaktığını biliyoruz. 15 Temmuzu unutmayacağız. Şartları ne olursa olsun yaşatmamız gerekiyor. 15 Temmuz, işgal girişimine karşı 2. Kurtuluş savaşıdır. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve partilerimizle beraber yaptığımız önemli bir başarıdır. Yenikapı ruhunu yaşatmamız lazım ve Yenikapı ruhunun ne kadar önemli olduğunu partilerle bir araya gelerek anlattık. Onlara sergiledikleri dik duruştan ötürü teşekkür ettik. Bu güçlü işbirliğinin devam ettirilmesini ümit ediyoruz" açıklamasında bulundu.
Arslan, "Bu proje bana anlatıldığı zaman gerçekten ben de heyecanlandım. Bu konu öncelikle cesaret gerektiriyor. Erkek egemen bir toplumda böyle bir proje yapmak gerçekten cesaret istiyor. Ama kadınlarımızın liderliği çok önemli, böyle bir çalışmaya ihtiyaç vardı. Umarım bu ülkede sendikalarımızın başında gelecekte kadın liderleri görme imkanımız olur. Bu konuda HAK-İŞ iddialı bir yerde duruyor. Konfederasyonumuzda geriye doğru baktığımızda bütün yönetimlerimizde kadın konusu önemli bir gündem maddesi olmuştur. Hem sendikalarda ki kadın, anne olarak kadın, çalışma arkadaşı olarak kadın, geleneksel aile içerisindeki kadın bütün bunlar hep bizim gündemimizde olmuştur. Ancak uzun yıllar bu gündemi erkekler tartıştı. Biz hak işte ilk defa onursal başkanımız Salim Uslu döneminde Kadın Platformu ve Kadın Komitesiyle bu sorunları kadın arkadaşlarımızın konuşmasını, tartışmasını sağladık. Bu konuda ciddi bir zihniyet değişikliğini sağladık ve bu bir ilkti. HAK-İŞ bunu samimi olarak ve bunu sadece konuşarak değil genel kurula koyarak ve bunu da oy birliği ile kabul ederek bir ilki gerçekleştirmenin gururunu yaşıyor. Bugün geldiğimiz noktada HAK-İŞ'te yapılan kadın emekçilere yönelik çalışmalarımızın sonuçlarını bugünden yarına almamız çok kolay değil. Bunun zorluğunu bilerek, yaşayarak ifade etmek istiyorum. İstihdam da kadınların yer almasında sorun var, sendikalı mücadeleye katılımında sorun var. Bu zorluklara rağmen bu girişimde bulunan kadınlarımız var ama ne yazık ki sayıları çok az. Bize düşen HAK-İŞ olarak bunun uygulayıcısıyız. Kadınlarımızın özgüven eksikliği yok, onların önüne koyulan engeller var" dedi.
"Son 14 yılda yaşanan değişim, hem mevzuat değişimi hem zihniyet değişimi olarak çok ciddi bir devrimdir"
Emperyalist güçlerin ve Türkiye'ye yönelik hesapları olanların Türkiye'de kadınlara yönelik siyasette yer verilmediğini iddia ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karalama politikaları yürüttüklerini vurgulayan Arslan, "Hem AK Parti'de hem Türkiye'de kadınların siyasette etkin olması konusunda en önemli liderlerden bir tanesi olarak Cumhurbaşkanımızı görüyorum. Ama bir taraftan da dışarıda "diktatör" suçlamaları var. Biz yaşayarak gördük ki Cumhurbaşkanımız, kadınların hem siyasette hem sosyal hayatta, aynı zamanda çalışma hayatında yer alması için büyük çalışmalar yaptı. Son 14 yılda yaşanan değişim, hem mevzuat değişimi hem zihniyet değişimi olarak çok ciddi bir devrimdir. Geldiğimiz nokta elbette yeterli değil. Halen biz kadın istihdamında yüzde 30'lardayız. Sendikalı işçiler içerisinde HAK-İŞ'in kadın üye oranı çok şükür toplamdaki orandan daha iyi. Toplamdaki oran yüzde 15. HAK-İŞ'in sendikalı işçi sayısı, sendikalardaki oranımız yüzde 23. İnşallah bunun yüzde 25'lerin üzerine çıkmasını bekliyoruz. 2009 yılında Kadın Komitesini ilk hayata geçirdiğimiz zaman HAK-İŞ'in üye sayısındaki kadınların oranı yüzde 2'ydi. Bugün yüzde 23'teyiz. 7 yılda çok önemli bir yol kat ettik. Ama bu yeterli değil. Bunu daha da ileriye taşımamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Hükümetin ortaya koyduğu doğum yapan kadınlarla ilgili, doğum yapan kadınların daha sonraki süreçlerdeki izinlerinin ücretlendirilmesi konusundan önce biz HAK-İŞ olarak bazı sendikalarımızda bunları hayata geçirdik" diyen Arslan, "Biz sendikalarımızda ki toplu sözleşmelerinde her ay doğum yapan ve ilkokula gidene kadar devam edecek olan 200 lira yardım yapıyoruz. Kadınların özellikle çalışma hayatına girişindeki zorluklardan bir tanesi hem anne olarak ve bekarsa çocuk olma konusundaki en önemli meselelerden bir tanesi doğum sonrası kreş problemi. Bunu aşamadığımız zaman kişiler bir tercih yapmak zorunda kalıyor. Ya çocuk sahibi olmaktan vazgeçecek ya da çalışma hayatından vazgeçecek. Bence bu konuda hükümetin daha fazla, daha ileri teşvik edici ve onların iş yerlerinde hem çalışıp hem de anne olma konusundaki taleplerini karşılayacak daha ileri modellere ihtiyacımız var. Adım atıldı ama yeterli değil. Daha iyisini yapabiliriz. Sendika olarak biz de birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın çalışmalarını kolaylaştırmak için bu konuda adım atmalıyız. Biz bu konuda öncülük yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda da zihniyet değiştirmeye çalışıyoruz. Bu yapılabilir ve gerçekleştirilebilir. Kadın sendikacıların liderlik yapma konusundaki en önemli engellerden bir tanesi iş yerlerinde sendikalı güvencelerinin yeterli olmaması. Demek ki toplu sözleşme yetkisi alacağız, örgütleneceğiz. Bütün bunlarla elde edeceğimiz bir başarı olacak. Gelecekte bize önemli bir imkan sağlayacak bir model olarak bunu görüyorum. Bu tür projeler sadece yapılıp bırakılmamalı, sürdürülebilmeli. Diğer sendikalarımız da kendi iş yerlerindeki şartlara uygun olarak bu projeleri güçlendirmeli. Bizim kadın konusundaki sorunumuz sadece Türkiye'nin sorunu değil, dünyanın sorunu. Bütün dünyada farklılık gösterse de kadınlara yönelik ortak problemler var. Ne kadar olursa olsun ülkelere göre dozajı değişir ama hepsinde vardır. Çözümleri biz üreteceğiz. Türkiye'de kadın emekçilerle ilgili ortaya konulacak çözümleri bizim üretmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Kadının adının olmadığı dönemlerde HAK-İŞ önemli bir adım atarak kadın platformunu oluşturmuştur"
HAK-İŞ'in geçmişten bu yana kadınlara yönelik yaptığı çalışmaların çok önemli olduğuna değinen AK Parti Ankara Milletvekili Julide Sarıeroğlu, "Gerçekten kadının adının olmadığı dönemlerde HAK-İŞ önemli bir adım atarak kadın platformunu oluşturmuştur. Türkiye'nin her bölgesinde diğer sendikalarda bu imkanlar olmadığı için ilerlemeler kısıtlı kaldı. Sendikalarda kadınların sayısının artması Türkiye'deki önemli gelişmelerle paralel olduğuna inanıyorum. Yapılan teşvik uygulamaları, anayasa da yapılan yasal düzenlemelerle başta çalışma hayatı olmak üzere toplumun her kesiminde kadınlar daha aktif ve etkin hale geldiler. Kadınların iş gücüne girişine baktığımızda çok ciddi artışlar görüyoruz. Sendikaların da kadın üye sayısını arttırmaları içinde uygun ortam oldu. HAK-İŞ kadın üye sayısını bu sayede arttırmıştır. Kadınlarımız her zaman güçlü ve dik duruş içerisindeydi, sadece uygun ortamlar söz konusu değildi. Erkek egemen yapı nedeniyle ve bazı nedenlerle kadınlar sendika konusunda bir miktar çekimser davrandılar. Kadın Komitelerinin kurumsallaşmasıyla HAK-İŞ'in kadın konusundaki kararlı duruşu ile birlikte HAK-İŞ Konfederasyonu somut çalışmalarla önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Bundan sonra HAK-İŞ Konfederasyonumuz ve sendikalarımız "bende varım" diyen kadınlarımızın daha etkin görevlerde olması için çalışmalarını daha da arttırarak sürdüreceklerdir diye inanıyorum. Kadın güçlü olursa sorunların çözümü daha iyi olacak diye inanıyorum. Son 14 senede Türkiye'nin yaşamış olduğu değişim sürecinde kadınların rolünü gördüğümüzde daha belli oluyor" diye konuştu.
Kadınlar için fırsat eşitliğinin sağlanması için çabaladıklarını kaydeden Sarıeroğlu, AK Parti'nin amacının da bu adaleti ve eşitliği sağlamak olduğunu dile getirerek, bu ortamı oluşturmak için çalışmalara devam edeceklerini söyledi.
15 Temmuz darbe girişimine değinen Sarıeroğlu, kadınların 15 Temmuzda destan yazdığını ifade etti. 15 Temmuz'u "haince bir işgal girişimi" olarak nitelendiren Sarıeroğlu, "Bu işgal girişimi karşısında ne kadar yürekli kadınlar olduğunu görüyoruz. Gazi ve şehitlerimiz var. Allah onlardan ve tüm milletimizden razı olsun. Kadınların en ön safta duruşuyla bu kötü, sinsi senaryoyu bertaraf ettik. Şuanda da toplumumuza korku salmaya yönelik bazı girişimler söz konusu. Ama Allah'ın izniyle 15 Temmuz'da gerçekleştirdiğimiz kararlı duruşumuzla inşallah ortaya konan kirli senaryolardan milletimizle üstesinden geleceğiz. Bu ülkenin Nene Hatunları'nı o ruh tekrardan yaşattı. Allah ülkemize böyle kötü günler yaşatmasın. Ama yaşandığı zaman da milletimiz en ön safta bu girişime karşı duruşumuzu kararlılıkla gösterecektir" şeklinde konuştu.
İHA