Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen Edebi Kazılar söyleşisine konuk olan İranlı yazar Shida Bazyar, "Geceleri Sessizdir Tahran" isimli romanı ile devrimin, baskının, direnişin ve özgürlük arzusunun hikâyesini anlatmak istediğini söyledi.
Nilüfer Belediyesi, Edebi Kazılar etkinliğiyle yazarları, okurlarıyla buluşturmaya devam ediyor. Edebi Kazılar'da bu kez, "Geceleri Sessizdir Tahran" kitabıyla Almanya'nın en prestijli ödüllerinden biri olan 2016 Ulla Hahn ödülünü kazanan İranlı yazar Shida Bazyar okurlarıyla buluştu. Nâzım Hikmet Kültürevi'nde gerçekleştirilen faaliyete, Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcı Bukle Erman, Nilüfer Belediye Meclisi Üyesi Aysel Okumuş ile Shida Bazyar okurları katıldı. Moderatörlüğünü Elif Tanrıyar'ın yaptığı etkinlikte Bazyar, İran Devrimi'nden Almanya'ya uzanan "Geceleri Sessizdir Tahran" kitabı üzerine okurlarıyla söyleşti.
"Geceleri Sessizdir Tahran" kitabında devrimin, baskının, direnişin ve özgürlük arzusunun hikâyesini anlatmak istediğini kaydeden Bazyar, "1979'da İran'da yaşanan devrim üzerine yazmak istedim. Benim ailem de İran'ın siyasi atmosferinden Almanya'ya kaçmak zorunda kalan demokrat bir aileydi. Ailemden dinlediğim hikâyelerde beni en çok etkileyen şey, birbirleriyle hiçbir ortak noktaları olmayan insanların yeni bir sistem için birlikte mücadele etmeleri ama bu mücadelenin onlar için çok daha kötü sonuçlar doğuracağını kestirememiş olmalarıydı. Ben de hikâyemi bunun üzerine kurmak istedim" dedi.
Devrim ve sonrasını İran'dan Almanya'ya göç eden bir ailenin 4 farklı kişi üzerinden anlattığını belirten Bazyar şöyle konuştu:
"1979, 1989, 1999, 2009 yıllarını anlatıyorum. Roman, 1979 yılında İran'da başlayıp, 2009 yılında Almanya'da bitiyor. Hiçbir yere ait olamama duygusunu ve insanların acısını anlatmaya çalıştım. İslam devrimini birileri pişman olsa da bir umutla destekledi. Hayal kırıklığı yaşayanlar oldu. Bazıları göç etmek zorunda kaldı. Göçmenlik durumu arada kalmışlık doğuruyor. Romanda anlattığım ailenin genç kuşakları bu yükü taşıyor. Karakterler, yaşadıkları bütün sıkıntılara, hayal kırıklığına, kimlik bunalımına rağmen her birinin güçlü birer kişilik olarak kendilerini gösteriyor."
Devrim sonrası doğup, devrimi yazdığını belirten Bazyar, "Ben, Almanya'da büyüdüm. Kitabı Almanca yazdım. Çünkü Almanca düşünüyorum. Farsçam 8 yaşında bir kız çocuğunun Farsçası kadar diyebilirim. İran'a çok az gittim. Berlin'de yaşıyorum. İran'da yaşamayı hiç düşünmedim, yaşayamam da zaten. 1988 doğumlu bir yazar olarak 1979 İran devrimini yazma konusuna gelecek olursak. Döneme ait videolar izledim, devrime tanıklık etmiş kişilerle görüştüm, ailemle konuştum, fotoğraf baktım ve elbette çok okudum, incelemeler yaptım. Yazarların işi biraz da bu değil midir?" dedi.
İHA