8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle Şırnak'ta kadınlara yönelik bir program düzenlendi.
TÜGVA, Eğitim Bir-Sen, Halk Sağlığı Müdürlüğü, KAMER, GAP Gençlik Vakfı ve ÇATOM tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Şırnak'ta kadınlara yönelik bir program düzenlendi. Programa Şırnak İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Evin Payan, TÜGVA Şırnak Aile ve Kadın koordinatörü ve Eğitim Bir-Sen Kadın Komisyon Başkanı Nurgül Kovan, GAP Gençlik Kültür Evi Sorumlusu Nazlı Altürk, Kamer Sorumlusu Gündüz Avcı ve kadınlar katıldı.
Türkiye Gençlik Vakfı Şırnak Aile ve Kadın Koordinatörü Nurgül Kovan, Türkiye Gençlik Vakfının amacını anlatarak, "Birkaç gencin inisiyatifiyle kurulmuş merkezi Türkiye çalışma alanı dünya olan yeni nesil bir gençlik bakidır. TÜGVA geleneğe bağlı olarak çağın gereklerini iyi okuyabilen toplumumuza ve insanlara değer katabilen özgüveni yüksek yenilikçi çalışkan iyi ahlaklı hoşgörülü ve sorumluluk sahibi bir gençlik için çalışmaktadır. Türkiye Gençlik Vakfı yeni nesil gencin enerjisi hızı ve dinamizmiyle iyilik odaklı işler yapan deneyimini paylaşan ve yaşatan anlayışa sahip vakıfçılık derneğidir. Türkiye Gençlik Vakfı ortaöğretim, lise, üniversite, iş dünyası, kadın ve aile, eğitim, dış ilişkiler, iletişim ve medya koordinatörlüklerinden oluşuyor" dedi.
Kovan, "Cinsiyetçiliği ortadan kaldırmak için örgütlenen bazı kadın hareketlerinin erkek olmayı neredeyse bir doğum kusuru olarak gören anlayışla cinsiyetçiliği pekiştirmesi bunun bir yansıması olarak görülebilir. Öte yandan özgürlüğün her kadın için ayrı şeye tekabül ettiğinin ıskalanmasıyla, örtünerek özgürleştiğini düşünen kadını erkek egemen düşüncenin bir yansıması olarak gören zihniyeti de ayrıştırıcı söylemin bilinçaltı olarak sıralayabiliriz. Dünya Kadınlar Günü, seküler ideolojik çevrelerce "Kimsenin Namusu Değilim, Bedenim Benimdir, Sokağa Çık Özgürleş" söylemiyle araç sallaştırılmakta, hatta "Jineoloji Atölyelerinde(!)" muteber kadın kimliği dizayn edilmeye çalışılmaktadır. Kadınların mağdur edildiği her olumsuz olayı, kadın özgürlüğü ve kadın hakları mücadelesi perdesi altında dine, geleneğe, medeniyet tasavvurumuza fatura edilmesi bu ideolojik bakışın bir ürünüdür. Erkek egemen ve otoriteryen kodların var olduğu bir toplumsal zeminde, kadın olarak yaşamanın zorluğunu müşahede ediyoruz. Lakin bununla beraber kültür ve medeniyet dünyamızda bir o kadar kutsanan anne ve eş kimliklerinin varlığını da biliyoruz. İdeolojik yönü ağır basan bu günü vesile ederek, kadının ayrı bir kategori olarak anıldığı her mecranın bir problematiğe işaret ettiğinin altını çizmek istiyoruz. Bu vesile ile dünya kadınlar gününe yönelik yaklaşımın, yeni bir paradigma çerçevesinde tartışılması gerektiğine inanıyoruz. Toplumsal kamplaşmayı arttıran tüm bu söylemlerin ötesinde insan hakları merkezli, yaşanabilir bir dünya için kadının toplum içindeki konumunu güçlendirecek bir anlayışı geliştirmek zorundayız. Hali hazırda ülkemizde istihdam oranı erkeklerin istihdam oranının yarısı kadar olan, tüm eğitim düzeylerinde erkeklerden daha düşük ücret alan, siyasi alanda erkeklere göre daha az yer bulan, bunu yanında okuryazarlık oranı erkeklerden 5 kat düşük olan bir kadın realitesini yaşıyoruz. Çalışma hayatının hemen her kademesinde erkeklere oranla geride olan kadın istihdamının arttırılması ve istihdam edilen kadınların eş ve anne olma kimliklerinin örselenmediği koşulların sağlanmasında sendikacı kadınlar olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Konfederasyonumuzda 1 milyona ulaşan üye sayımızın 400 binini kadınlar oluşturmaktadır. Çalışma hayatında kadınların sorunlarının çözümü ve adaletin tesisinde gerekli kavramsal çerçevenin oluşturulması için her tür çabayı göstermeye devam edeceğiz. Eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk ve benzeri alanlarda fırsat ve olanaklardan eşit düzeyde yararlanılması, kadın ve erkeğe verilen hakların, yüklenen sorumlulukların adil bir biçimde dağıtılması çözümünü talep ettiğimiz temel sorunlardandır. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu olarak, çalışan kadınların haklarını ararken, cinsiyetçi ve ötekileştirici bir söylemden uzak, medeniyet tasavvurumuzdan referanslarını alan hak, adalet ve özgürlük kavramlarını merkeze alan bir örgütlenme ve mücadele yöntemini benimsiyoruz. Emek ve hak mücadelemizin ortaya konulmasında ekonomik ve siyasi istikrarı olan bir Türkiye'nin varlığı elzemdir" diye konuştu.
İHA