Skolyozun Yedi Belirtisi

Omurganın sağa veya sola doğru eğilmesi şeklinde tanımlanabilecek bir omurga şekil bozukluğu olan skolyoz hastalığı hakkında bilgi veren Koru Ankara...

Omurganın sağa veya sola doğru eğilmesi şeklinde tanımlanabilecek bir omurga şekil bozukluğu olan skolyoz hastalığı hakkında bilgi veren Koru Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Op. Dr. Cihan Kırçıl, hastalığın çocuklar üzerinde görülen 7 belirtisini anlattı. Buna göre; çocuğunuzun belinde veya sırtında asimetri varsa, bir omuzu diğerinden daha yüksekse, arkadan bakıldığında bir kürek kemiği diğerinden daha çıkık veya belirginse, bir bacak diğerinden daha uzunmuş gibi görünüyorsa, gövde veya göğüs kafesi bir tarafa kaymış görünüyorsa, çocuk öne doğru eğildiğinde gövdenin bir tarafındaki kaburgalar diğer tarafa göre daha yüksek kalıyorsa, çocuğun elbiseleri, üzerinde sürekli asimetrik bir şekilde duruyorsa çocukta skolyozdan şüphelenilmesi gerektiğini söyledi.

Genellikle çocukluk döneminde tanısı koyulan skolyozda çok düşük dereceli eğrilikler çocuklukta fark edilmeyip bazen erişkin dönemde de ortaya çıktığını belirten Op. Dr. Cihan Kırçıl, aileleri uyardı. Koru Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Dr. Kırçıl, skolyozdan şüphelenilmesi durumunda mutlaka skolyoz cerrahisi ile uğraşan bir ortopedi uzmanına başvurulması gerektiğini ifade etti. Dr. Kırçıl, "Uzman doktor tarafından yapılan muayene ve röntgen incelemeleri ve gerekirse MR görüntülemesi sonrasında omurgadaki eğriliğin derecesi ve beraberinde eşlik eden başka omurga ve omurilik problemlerinin olup olmadığı saptanarak hasta uygun bir tedavi planına dahil edilir" dedi.

Skolyoz hangi sebeplerden ortaya çıkıyor?

Skolyoz tanısı almış olan hastaların büyük kısmında sebep bulunamadığını ve bu durumda hastalığa "İdiyopatik Skolyoz" yani sebebi belli olmayan skolyoz denildiğini ifade eden Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Dr. Cihan Kırçıl, "İdiyopatik skolyozda genetik yatkınlığın söz konusu olabileceği ile ilgili bilimsel yayınlar bulunmakla beraber skolyozdan kesin surette sorumlu bir gen henüz bildirilmemiştir. İdiyopatik skolyoz dışında kalan diğer skolyoz türlerinde ise özellikle doğuştan gelebilen bazı sinir sistemi ve kas hastalıklarının skolyoza yol açabildiği bilinmektedir. Bu şekilde bir hastalıkla dünyaya gelen veya doğduktan sonra tanı alan çocukların da skolyoz açısından araştırılmasında fayda vardır."diye konuştu.

Skolyozun ilerleyip ilerlemeyeceğini tahmin etmenin her zaman kolay olmadığını belirten Op. Dr. Cihan Kırçıl, ancak ilerleme riskini arttıran pek çok faktör bulunduğunu bunlardan birinini de hızlı boy uzaması dönemi olan ergenliğin sebep olduğunu ifade etti.

Skolyozun tedavisi

Çocuğun yaşı ve eğriliğinin derecesinin tedavi planını belirlerken göz önünde bulundurması gerektiğini belirten Koru Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Op. Dr. Cihan Kırçıl, "Çocuğun yaşı tanı koyulduğu anda ne kadar küçük ise omurgadaki eğriliğin de büyüyüp ilerlemesi o oranda fazla olacaktır. İskelet gelişimini tamamlamış erişkin bireylerde eğriliğin ilerlemesi bu derecede belirgin ve hızlı olmamaktadır. Bu nedenle küçük yaşlarda ve özellikle ergenliğin hızlı boy atma döneminde skolyoz tanısı almış olan çocuklarda skolyoz çok yakından takip edilmelidir ki bu takip sürecinde eğriliğin ilerleme miktarına göre tedavi şeklinde değişikliğe gidilebilmektedir" diye anlattı.

Skolyozun tedavisine sadece omurgadaki bir eğriliğin düzeltilmesi şeklinde bakmanın eksik bir bakış açısı olduğunun altını çizen Op. Dr. Cihan Kırçıl, özellikle büyüme çağındaki çocuklarda göğüs kafesi hacminin ileri derecede daralmasıyla akciğerlerin gelişiminin olumsuz yönde etkilenip solunum yetersizliklerine ve hatta nadiren de olsa yaşamsal fonksiyonları tehdit eder hale getirebilğini ifade etti.

Op. Dr. Kırçıl, skolyozda amacın gelişebilecek göğüs kafesi deformitelerinin önüne geçerek akciğer fonksiyonlarını koruma altına almak için omurganın şeklini düzeltmek olduğunu ve bu sebeple de tedavi gerektiren durumlarda skolyoz tedavisinin uygulanmaması veya ertelenmesinin hayati açıdan risk oluşturabilecek sonuçlar doğurabildiğini vurguladı.

Ameliyattan sonraki erken dönemde, omurgayı ve kemikleri tutan implantları zorlayıcı bazı hareketlerden kaçınılması gerektiğinin üzerinde duran Op. Dr. Cihan Kırçıl, ameliyat olduktan 6 ay veya 1 yıl sonra bütün fiziksel ve sportif aktivitelerin serbest bırakıldığını ve hastaların günlük rutin yaşantılarına devam ettiğini belirtti.

Op. Dr. Cihan Kırçıl, doktorunun önerdiği aralıklarda da kontrollerin yapılması gerektiğinin altını çizdi.

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri

Bronşektazi Hastalarına Önemli Uyarı
Protein Tozlarında Ağır Metal Riski !
Sağlıkta Çetelerin Olmadığı Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün
Dil Temizliği Nedir, Nasıl Yapılır?
Pankreas Kanseri Tedavisinde Yenilikçi Yaklaşım