İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu, 17 Kasım 2020 tarihinde İzmir Tabip Odası konferans salonunda bir basın açıklaması yaparak “Salgın yayılıyor! “Toplumsal hareketlilik” derhal en etkin biçimde kısıtlanmalıdır” dedi.
Basın açıklamasına, İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, Genel Sekreter Dr. Nuri Seha Yüksel, Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Zeynep Altın ve Prof. Dr. Süleyman Kaynak katıldı. Basın açıklamasına DİSK Ege Bölge Temsilcisi, Ege Kent Konseyi Başkanı, TMMOB İKK Sözcüsü, SES İzmir Şube yöneticileri, Radyoloji teknikerleri Derneği İzmir temsilcisi de destek verdi. Basın açıklaması, 16 Kasım da Urla’da Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren Aile hekimi Cengiz Çil’in anısına 1 dakikalık saygı duruşu ile başladı.
En Fazla Bulaş Ev İçi, Çalışma Ortamı ve Toplu Ulaşımdan
Basın açıklamasını İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı okudu. Çamlı, “Kısa süre önce yaşadığımız deprem salgına eklenmiştir. Resmi makamlarca depremi izleyen 10. günde olgu sayısının depremin başladığı güne göre iki katına çıktığı açıklanmıştır. Bu durum doğru karar verme, doğru yöntem uygulamanın önemini çok daha yaşamsal yapmaktadır. Geldiğimiz noktada İzmir’de günlük test pozitiflik oranları duyumlarına göre % 30’lar düzeyine ulaştığı ifade eden Çamlı, “3000-3500 kişide test pozitif saptanabilmektedir. Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar yetmiyor, yeni COVID-19 servisleri ve yoğun bakımlar açılıyor. Serviste ya da yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yatırılacakları yatakların “boşalması” bekleniyor. Sadece COVID-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden kamusal sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekiyor” dedi. Hızlı tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığı birçok hastalığın taramasının da yapılamadığını söyleyen Çamlı, “İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin ve TSM’lerin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmalarında olgulara yetişilemiyor. Günlerce ilacına ulaşamayan hastaların sayısı giderek artıyor. Hastalara oldukça özellikli ve yan etkileri olan ilaçların dağıtımda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Aile hekimleri de isyan halinde. Giderek artan sayıda pozitif ve temaslı olgu izlemine yetişemiyorlar” dedi. İzmir’de de salgının kontrolden çıktığını belirten Çamlı, verilerin en fazla bulaşın ev içi, çalışma ortamı ve toplu ulaşımdan olduğunu gösterdiğini söyledi.
Sağlık Sistemi Çökebilir İşte Çözüm Önerileri
Salgının kontrolden çıktığı bir dönemde artık maske, mesafe, hijyen demenin sorunu çözmediğini anlamak gerektiğini dile getiren Çamlı, “Salgınla mücadelenin sorumluluğu yalnızca yurttaşa, bireye indirgeyerek bu sorunla baş edilemez. Sağlık sistemimizin yanıt verme kapasitesini çok zorlayan bir noktadayız. Salgının böyle devam etmesi, hasta sayılarının böyle artması durumunda hiçbir sağlık sisteminin yeterli olamayacağı, çökeceği göz önüne alınmalıdır” diyerek Tabip Odası olarak önerileri sıraladı:
1) Genelde Türkiye, özel olarak İzmir’e ait tüm veriler kamuoyu ile şeffaf ve ayrıntılı biçimde paylaşılmalıdır. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları etkinleştirilmeli ve Tabip Odaları bu kurula dahil edilmelidirler.
2) Sahadan alınan verilerin ışığında yapılacak kısıtlama temel, zorunlu ve acil hizmet üreten sektörler dışında çalışma hayatının durdurulması da olmak üzere virüsün yayılmasını azaltacak gerekli bütün önlemler hızla hayata geçirilmelidir. Alınacak önlemler en fazla zarar gören ve görecek dezavantajlı kesimlerin (çalışanlar/dar gelirli, işsiz, yoksullar, kadınlar, çocuklar, engelliler, 65 yaş üstü, sığınmacılar, vd.) ekonomik ve sosyal olarak olumsuz etkilenmelerden korunmasını sağlayacak ekonomik ve sosyal destek mekanizmalarının oluşturulmasıyla birlikte/eş zamanlı yürürlüğe konmalı ve denetlenmelidir.
3) Salgın mücadelesinde koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıracak şekilde organizasyonu gerçekleştirilmelidir.
4) Salgınla mücadele edebilmek için daha çok merkezde, daha çok sayıda test yapılmalı; pozitif vakaların erken tanınması, etkin biçimde izole edilmesi, temaslıların karantinaya alınması sağlanmalıdır.
5) Hastanede tedavisi gerekmeyen kişilerin izolasyon ve takibi için kullanıma uygun kamu pansiyon, yurt vb. ortamlar ayarlanmalı, bu konuda yerel yönetimlerle iş birliğine gidilmeli, hane içi yayılımın önüne geçilmelidir.
6) Salgın ile mücadelede tüm olanaklar toplum sağlığı yararına kullanılmalı, kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
7) COVID-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık sorunları ve bu konuda yaşanan sorunlar dikkate alınarak “pandemi dışı hastaneler” belirlenmeli, pandemi dışı sağlık sorunları için başvurulabilecek güvenli alanlar yaratılmalıdır.
8) Sağlık çalışanları yorgundur. Salgın ile en önde, özveri ile mücadele eden sağlık çalışanlarını korumayı öncelemeyen hiçbir ülke salgınla baş edemez. Salgının başından beri yöneticiler tarafından yapılan eşit ve adil olmayan görev dağılımı, eşitsiz ek ödemeler, sosyal ve ekonomik kısıtlılıkların yanında bir de hergün meslektaşlarının ölümüyle moral ve motivasyonu bozulan sağlık çalışanları tükenmiştir. Nitelikli ve yeterli koruyucu ekipmana ulaşmakta zorlanan, gelecek kaygısı taşıyan sağlık çalışanları büyük sıkıntılar yaşamalarına karşın özveri ile çalışmaktadır. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve özlük hakları hızla düzeltilmelidir. Pandemide en az 10 kat daha yüksek bulaş riski taşıyan, hastalanan ve şimdiye kadar 160’ a yakın kayıp veren sağlık çalışanlarının desteklenmesi ve bu olayın “meslek hastalığı” olarak yasalarda yer alması sağlanmalıdır.
Dr. Lütfi Çamlı “Nihayetinde acilen aklın ve bilimin ışığında açık, şeffaf, güvenilir, toplumun bütün kesimlerinin katılımına açık, salgın mücadelesini bütüncül olarak ele alan yeni bir salgın politikası oluşturulmasını, geciktirilmemesi gereken, ertelenemez bir görev olarak tespit ediyoruz ve yetkilileri ivedi olarak önlem almaya, sorumluluklarına uygun adımlar atmaya, başta siyasi partiler, milletvekilleri olmak üzere bütün İzmir örgütlü yapılarını yetkililer üzerinde basınç oluşturmaya, girişimde bulunmaya, çağırıyoruz” dedi.
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel aile sağlığı merkezlerinde dönüşümlü çalışmaya ihtiyacı olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Süleyman Kaynak ise “pandeminin bütün sorumluluğu vatandaşa yönlendirmek doğru değildir. Evde izolasyon yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Karantina ve izolasyon, temas taramaları sürecin tümüyle yeni baştan ele alınıp organize edilmemesi gerektiğini ifade etti. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)