Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp alanında uzman Dr. Gökhan Ocak Can Radyo’da Sağlık Arenası Programı’nda Gazeteci-Yazar Erkan Doğan’ın konuğu oldu. Ana akım tıp konusu ile başlayan yayında tamamlayıcı tıp ile ilgili birçok bilgi paylaşıldı. Ana akım tıp ile ilgili halk arasında alternatif tıp da denildiğine dikkat çeken Dr. Ocak, “ana akım tıp genelde tanı odaklıdır. Tanı algoritmaları oluşturulur. Tanıya varıldığı zaman mesele tamamlanmıştır. Tedavi protokolü hazırlanır ve hasta izlemeye alınır. Akut hastalıklarda ana akım tıp başarılıdır. Fakat kronik, müzmin hastalıklarda malesef başarılı sonuçlar alınamıyor. Kronik hastalıklar vücutta birçok sebebe bağlı olarak gelişen hastalıklar olarak süreklilik arz eden hastalıklardır. Çağımızda gittikçe artan hastalıklardır. Bütüncül tıp ise tanı odaklı değildir. Bizim bakış açımızda ne oluyor neden oluyor sorularının cevabını ararız” dedi.
“Zayıf halkanız neredeyse zincir oradan kopar”
Türkiye’de bütüncül, fonksiyonel ve geleneksel tıp kanunu çıktıktan sonra bu konuda farkındalığın artmaya başladığını söyleyen Dr. Ocak şöyle konuştu: “Bu konuya ilgi duyan doktorlar da artmaya başladı. Ancak hala ana akım tıbbın gündemine tam olarak yerleşmiş değildir. Bütüncül tıp bakış açısıyla olan konulara yedi sekiz senelik aşinalığımız var. Beden havuzu bir bardak gibidir. Ve bu bardak anne ve babadan gelen genetik kodlarla biraz dolabilir. Genetik yatkınlıklarımız bizi hasta etmez. Daha sonra bebeklikten beslenme yanlışlıkları başlar. Damlaya damlaya bu yanlışlıklar ile bardak dolar. Ve hiçbirimizin kaçamadığı toksin maruziyeti başlar. Bardak taşar. Şeker hastalığı, tansiyon, migren gibi kronik hastalıklar başlar. Zayıf halkanız neredeyse zincir oradan kopar ve siz o hastalığa yakalanırsınız. bizim amacımız bardağı boşaltmaktır. Beslenmeyi düzenlemek birincil amacımızdır. Beslenme düzenlenince duygusal yükler de dahil detoks mekanizmalarını çalıştırdığımız için toksinlerin atımını da sağlamış oluyoruz.”
Tıbbi beslenme nedir?
Bütüncül ve tamamlayıcı tıp içerisindeki tıbbi beslenme kavramında bahseden Dr. Gökhan Ocak, “Ne yersek oyuz. Bedenimizde sağlam çalışan bir bünyeye sahip olmamız için sağlam iyi bir hammadde göndermemiz lazım. Ben bu bağlamda doğru besini doğru yöntemlerle doğru miktarda yemeyi tıbbi beslenme olarak tanımlıyorum. Sanatı bile desek yanlış olmaz” dedi.
Alışkanlıklarınızı değiştirmekle başlayın!
“Beslenme duygularımızla çok bağlantılıdır. Duygusal yüklerimizle, sıkışmış yüklerimizle çok alakalı bir konudur” diyerek tıbbi beslenme konusunda açıklamalarına devam eden Ocak, “Biz önce kişilerde bir farkındalık oluşturuyoruz. Bu bardağı dolduran nedenleri onunla konuşuyoruz. Kişinin öncelikle duygularının farkına varması gerekiyor. Farkına vardıktan sonra onları değiştirmeyi istemesi gerekiyor. Bu arada hem duygularına dokunuyoruz hem de beslenme konusunda yol alıyoruz” diye konuştu.
Doğru besin nedir?
Doğru besinin kalorisi düşük olan besin değeri yüksel olan besinler olduğunu söyleyen Dr. Gökhan Ocak şöyle konuştu: “Hücreleri doyuran besinler doğru besinlerdir. Karnınızı doyurabilirsiniz ama hücreleri doyuramayabilirsiniz. Doğal ve canlı besinden bahsederiz hastalarımıza. Elinize aldığınız bir besin 100 sene önce yoksa yemeyin. İncir hurma 400 sene önce de vardı ama rafine şeker, beyaz un 100 sene önce olmayan bir besindi. Organik olmasını istiyoruz. Eğer talep çok olursa organik besine arz da gelecektir. Sağlıklı bitkisel ve hayvansal yağları öneriyoruz. Sade yağlar, soğuk sıkım zeytin yağları, hindistan cevizi yağı gibi yağları öneriyoruz. Fermente besinler, kefir, ev yoğurdu kombu çayı, sirkesiz lahana ve pancar turşuları. Doğal ortamda yetişmiş hayvan etleri. Koyun ve keçi eti bizim için çok önemli,. dana etini çok önermiyoruz genelde çiftlikte yetişiyor. Bu nedenle önermiyoruz. Dana birçok sentetik gıda ile dolu yemi yer danalar ama keçi doğal beslenir. Doğru besinde bir de fabrikasyon katkılı besinlerden uzak durmalıyız. Üzerinde son kullanma tarihi olan besinlerden uzak durmalıyız. Ağır metal içeren balık konusunda da dikkat etmeliyiz. Dip hayvanları midye gibi yiyeceklerden uzak durmalıyız. Tıbbi beslenmede 3 haftada bir küçük balıkları öneriyoruz. Sardalya, izmarit gibi…”
Hiç mi midye yememeliyiz?
İzmir körfezinde atıkların çok olması nedeni ve drenaj kısıtlılığı nedeniyle buradan çıkan midyede ağır metal daha fazla olabilir. Ağır metallerin midye ve büyük balık gibi canlıların içerisinde depolandığına ve organik hale geldiğine dikkat çeken Ocak, “deniz ürünlerinde ağır metal riskinden kaçınmalıyız. Omega 3 kaynağı için küçük balıkları öneriyoruz ve ağır metal birikimi daha az olan balıklardır. Gazlı içecekler, kavrulmuş çerezler, şeker ve rafine edilmiş şeker, rafine edilmiş gıdalardan uzak durmalıyız. Erken hasat soğuk sıkım zeytinyağını öneriyoruz. Tedavide bile kullandığımız bir yağdır” diye konuştu.
Doğru besini aldık peki ne zaman tüketmeliyiz?
Bütünleyici tıp alanında uzman Dr. Gökhan Ocak, beslenme zamanları hakkında bilgilerle açıklamalarına devam etti: “Doğru besini aldık ama ne zaman ve nasıl yiyeceğiz. Besinleri hangi zamanlarda tüketeceğiz. Biz sebze ve meyvelerin zamanında tüketilmesini öneriyoruz. Yemeği yediğimiz saatler çok önemli. tıbbi beslenmede öğlen yemeğini geciktirebiliyorsanız 16-17.00 gibi orada beslenmeyi bırakabiliriz. Akşam yemeğinden sonra bir şey atıştırılmamalı. Yemekten iki saat sonra tıbbi çaylar öneriyoruz. Uykuya katkısı olan tıbbi çaylar tüketilebilirler. Yemek arasında su içilmemeli. En fazla bir bardak için yemek arasında içine bir yemek kaşığı elma sirkesi koyarsanız daha iyi olur. Yemek arasında en iyi içilecek şey acılı şalgam suyu önerebilirim. İçine de birazcık elma sirkesi koyabilirsiniz. Özellikle protein gıdaları tüketilirken bu önerimi uygulayabilirler. Doğru zamandan kastımız sık sık yemek yemek kabul etmediğimiz bir durum. Mümkünse iki öğün beslenmeyi öneriyoruz. Zamandan bağımsız bir beslenme öneriyoruz. Acıktığımız zaman yemek yemeliyiz. Acıkma duygusunu tatmalıyız. Acıkma duygusu bizi hayata bağlayan hormonların ortaya çıkardığı bir durumdur. En az beş saat açlık öneriyoruz iki öğün arasında. Bedene sürekli besin girişi olmamalı, bünye besine ihtiyaç duymuyor.Ama açlık hissediyorsanız 3-4 dakika diyafram nefesi alınıp iki bardak alkali su içilebilinir.”
Alkali su nasıl yapılır?
Alkali suyun antioksidan bir su olduğunu söyleyen Dr. Ocak, “Alkali su oksijendeki serbest radikallerin temizlendiği sular cihazlarla üretilebiliyor. Yemekten iki saat sonra yemekten yarım saat önce içilmelidir. Okula işe gitmeden önce aç değilseniz kahvaltı yapmayın diyorum. Sabah kahvaltısı bir kurumuş meyve ve kavrulmamış bir ceviz, birkaç leblebi de bir kahvaltıdır. Eğer erken kalkılıyorsa acıkır kahvaltı yapabilirsiniz. Smoothie içebilirsiniz. Çok sağlıklı ve besleyicidir. Tıbbi beslenmede biz kahvaltıda hatta akşam yemeklerinde bu smoothieleri öneriyoruz. Ya da bir çorba içip yanına bol yeşillik yiyebilirsiniz. Yeşillik bizler için çok önemlidir. Zeytinyağlı sirkeli salata öneririz” dedi.
Mangalcılara kötü haber!
Besinlerin ne kadar çok yakarsanız onlar o kadar kanserleşmeye başlıyor diyen Dr. Gökhan Ocak, “Tıbbi beslenmede en sağlıklı pişirme usulü buharda pişirme ya da güveç kaplarda pişirme öneriyoruz. Her şeyi mükemmel yapamayız. Bizim tıbbi beslenmede hastalara önerimiz eğer bir kirletici yiyorsanız beraberinde temizleyicisini de yiyin diyoruz. Sırf kirleticiyle kalmayın. Kızartma ve et yediniz. Yanık bir yap ve bol miktarda protein bedenimizde serbest radikal oluşturuyor. Bunun temizleyicisi gökkuşağı renklerinde salatalar yemeliler. Yemeğin 3 katı salata yemelerini öneriyoruz. 7-8 köfte değil, 2-3 köfte öneriyoruz. 1 yumurta bizim günlük hayvansal gıda ihtiyacımızı karşılıyor” şeklinde konuştu.
Doğru beslenmede miktar ne kadar olmalı?
“Şeker ile proteinleri yağları yemeklerde bir araya getirmemeliyiz. Mümkünse tek çeşit yemek yemeliyiz. Çeşidi ne kadar artırırsanız o kadar sakıncalıdır. Nohut, pilav, salata güzeldir. Yiyeceğiniz pilavın 3 misli salata yanında yiyeceksiniz. Sağlıklı bulgur, tam buğday bulgur öneriyoruz. Tamamen glutensiz beslenme önermiyoruz doğru gluten kullanılırsa çok zararlı değil. Herhangi bir alerjik durumunuz yok ise” diyerek açıklamalarına devam eden Dr. Ocak, “Doğru miktar ise şöyle ölçülü yiyeceğiz. Aç oturup aç kalkmalıyız. Bedenimizde mitokondriler vardır. Bu bedenimizin enerji santralleridir. Midemizin üçte biri boş kalmalı. Sabahları mor turuncu ve yeşil smoothie yaparım. Yeşil smoothie tarifi verebilirim. Ekşi yeşil elma, maydonoz, ıspanak, pazı avuç kadar, akşamdan suda bekletilmiş çiya ya da keten tohumu, kavrulmamış ceviz, badem ya da fındık, çörek otu yağı, ev sirkesi ve soğuk sıkım zeytinyağını blendırda çekip biraz alkali su ekleyelim. İçine taze zencefil, sumak, acı pul biber, çok az kayatuzu limon eklenebilir. Ayran kıvamında nefis bir içecek elde edilir. Mor sebze tercih edilebilir. Pancar ile tatlı kabak, havuç ile de yapılabilirler. Kalorisi düşük ve besin değeri çok yüksektir. Ben genelde sabah kahvaltısı olarak tüketiyorum. Akşam yemeğinde gecikildiyse smoothie tüketmelerini tavsiye ederim” önerilerinde bulundu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)