TAYSAD Bakım Konferansı kapsamında; sanayi tesislerinde üretimin durmasına neden olan sorunlar, bu sorunların yarattığı maddi kayıplar ve bakım yönetiminde ortaya konulan yeni yaklaşımlar masaya yatırıldı.
Geçtiğimiz günlerde 3'üncü Bakım Konferansı'nda üyeleriyle bir araya gelen Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD), üyelerinin olası sorunları ve maliyetlerini minimuma indirmeleri için düzenli ve profesyonel tesis bakımının önemini masaya yatırdı. Konferansta; tesis bakımlarının arıza anında değil, planlı bir şekilde, profesyonel ekiplerce yapılması gerektiği üzerinde duruldu.
Toplantının açılış konuşmasını yapan TAYSAD Bakım Çalışma Grubu Başkanı Hakan Yaşar, sanayi tesislerinin bakımında proaktif davranmanın önemine değinerek, "Tedarik zinciri dediğimiz sistem binlerce dişliden oluşuyor. Herkesin işini zamanında yapacağı varsayılıyor. Eskiden haftalar sonrasına sevkiyat tarihi verilirken, şimdi gündelik hatta saatlik teslimatlar oluyor. Hız inanılmaz arttı. Hal böyle olunca, sanayi tesislerinde üretimin durması gibi bir lüksümüz olmadığı da açıkça görülüyor. Dolayısıyla reaktif olmak yerine, sorunlar ortaya çıkmadan gerekli bakım-onarım çalışmalarının yapılması gerekmekte. Eğer bakım konusunda proaktif olmayı başarırsak, düşük maliyetle devamlı çalışma şansını da yakalamış olacağız. Aksi takdirde uluslararası arenada rekabet avantajımızı yitiririz" şeklinde konuştu.
Hakan Yaşar, "Makinenin durması demek, kaybedilen zaman ve maliyet demek. Geçmişte makine, durduğu zaman onarılırdı. Daha sonraları ise arızanın azaltılmasına yönelik tedbirler alınmaya başlandı. Bugün gelinen noktada "durmayan makine" kavramını konuşuyoruz. Durmayan makine ile, arıza nedeniyle duranları değil, yalnızca bakım amacıyla durdurulan makineleri kastediyoruz. Daha önce tespit edilen parçaların zamanında değiştirilmesi ve bakımının yapılması sayesinde, makine ömrünü tamamlayana kadar durmadan çalışabilir. Aksi takdirde 5 liralık bir parça, 5 milyon liralık bir müşteri kaybına dönüşebilir" açıklamasını yaptı.
Bakım konusunun önemsenmesi gerektiğini vurgulayan Hakan Yaşar, "Sanayi tesislerinde yaşanan zarar asgari boyuta indirilebilir. Bunun için işletmelerin bakım kültürü ile ilgili tecrübelerini kurumsal hafızaya dönüştürmeleri gerekmekte. Bakım konusunda verimli sonuçlar alabilmek için, iyi uygulama örneklerini görmek ve etkileşim içinde kapsamlı bir uygulama geliştirebilmek de bir diğer çözüm yolu. Böylece benzer problemlerin tekrar yaşanmasının önüne geçilebilir" diye konuştu.
Toplantının bir diğer açılış konuşmacısı GRUPAS Gelişim Danışmanı Selami Güven Antal, "Geçmiş dönemlerde arızalandıkça onarılan makinalar vardı, yani "Bozuldukça Onar" yaklaşımı hakimdi. Ancak günümüzde artan rekabet koşulları nedeniyle; maliyet avantajı yaratmak üzere, makinelerin arızalanmaması yani "Sıfır Arıza" işletmelerde önemli konuların başında yer almakta... Önlem almanın önem arz ettiği günümüzde, işletmelerimizde kayıp yapısı analizlerini etkin biçimde yapma gerekliliği doğdu. Farklı disiplinlerdeki çalışanların katılımıyla ve saha çalışmalarıyla kayıpları kazanca dönüştürmek, sürekli iyileştirme çalışmaları yapan işletme kültürü oluşturmak en büyük mesleki ilham kaynağımız olmalıdır" dedi.
Şirket faaliyetlerinde en önemli unsurlardan birinin çalışanların seviyeleri olduğunu ifade eden TPM Danışmanı Kenichi Ishibasi, "Japonya ile kıyaslandığında bir çok kişi Türkiye'deki insan kaynağı yeterlilik seviyesinin düşük olduğunu ifade ediyor. Ama bu insanların potansiyelinin düşük olduğu anlamına gelmiyor. Bu durum eğitimler ile çözülebilir. İnsan seviyesi yükselmeye başladığı zaman ekipmanların da kullanımının değiştiğini görüyoruz. Bu da şirket karlılığına yansıyor" dedi.
"Hiçbir işletme müşteri kaybetme lüksüne sahip değil"
Konferansın konuşmacılarından ENOSAD Başkan Yardımcısı Sedat Sami Ömeroğlu, "Artık hiçbir işletme bir tek müşteri bile kaybetme lüksüne sahip değil. Modüler sistem mantığı geliyor artık. En önemli şey Sigma Kriterleri. 1 milyon mal üretiyorsunuz ama müşteri sadece 3 tane bozuk mal çıkmasına izin veriyor. Aksi takdirde başka yere gidiyor. Burada bakımın sürdürülebilirlik açısında önemi olağan üstü" dedi.
Sanayi alanındaki dönüşümü değerlendiren ve Türkiye'nin ivedilikle odaklanması gereken konuların altını çizen Sedat Sami Ömeroğlu şunları söyledi: "Eskiden bir farklılık yaratalım isteniyordu. Ustalık kabiliyetleri çok önemliydi. Ama bugünün üretim anlayışında esneklik hakim ve insan bağımsız sistemler var. Bu, Endüsti 4.0'ın en önemli özelliklerinden bir tanesi. Akıllı makine imalatı ve data toplamak için akıllı sensörlere doğru dünya ilerliyor. Makineler arasındaki farklara bakıyorsunuz; biri 3 bin lira diğeri ise 15 bin lira. Aralarındaki fark ise yazılım. Yazılım, bizim eksiklerimizden bir tanesidir. Bunu mutlaka ele almamız lazım. Bir diğer gelişme ise 124 bit olan Internet Protocol Address yani IP adresinin 128 bite çıkarılması. Bu, şu demek; makineniz üzerinde ne varsa, artık üzerinde IP adresi olacak. Sadece IP adresi olması bir şey ifade etmez. Bir yerlere bilgi de aktaracak. Bu anlamda bakımcının işi farklılaşıyor. Bütün makinelerde anında bilgi aktarımı söz konusu olacak. Artırılmış gerçeklik ile mühendisler artık google benzeri gözlükler takacak. Bu gözlük olağanüstü fayda sağlıyor. Hataları anında görebiliyorsunuz. Makinenin durumu hakkında 3 boyutlu olarak bilgi veriyor. Denetim için artık fabrikaya gitmeye gerek kalmadan uzaktan kontrol edebilmek mümkün hale geliyor. Artık parçaların içerisinde minik bir çiple tüm parçalardan bilgiler alınıyor. Size sadece bozuk parçayı değiştirmek kalacak. Hatta bir süre sonra bu değişim işini de robotlar yapacak."
"Tüketici tasarımda özgürlük ve şeffaflık beklentisi içerisinde"
BOSCH Türkiye Iot ve Endustri 4.0 Koordinatörü Mustafa Ayhan, Bosch'taki Endüstri 4.0 uygulamalarından hareketle, tüketici beklentilerinin üretim aşamasına etkisine değindi. Değişen ve dönüşen dünyada, tüketicinin özgürce tasarlamak ve tasarladığı ürünün üretim aşamasını görmek istediğini belirten Mustafa Ayhan sözlerini şöyle tamamladı: "Geçmişte, yaptığımız planlamalarla övünürdük fakat şu anda öngöremediğimiz bir dünya var. Her gün bir şeyler değişiyor ve artık her şeyi müşteri ya da son kullanıcı belirliyor. Daha önce satış-pazarlama birimleri tüketiciyi cezbetmek için bir şeyler yapıyordu. Bugün ise tüketici istediği şeyin, belirli bir zamanda ona iletilmesini istiyor. İletilirken de bütün o süreci izlemek istiyor. Yani bugün Amazon'dan bir şey sipariş eder gibi, yarın arabasını kişiselleştirip sipariş edecek ve her aşamasını görmek isteyecek. Bu, bugüne kadar belki üretimlere çok etkisi olmayan bir süreçti fakat artık üretimi de ciddi anlamda etkiliyor. Çünkü çok kısa sürede bizim teslimatları yapıyor olmamız lazım. Bu yüzden üretimde de birçok iyileştirmeden söz edebilmeliyiz".
İHA