Tire Başköy Köyü

Köylünün Sesi Dergisi’nde bu ayın köyü, inciriyle Türkiye çapında tanınan Başköy. Tire’ye 28 kilometre uzaklıkta bulunan Başköy’e ulaşmak için Tire – Belevi yolundan ilerledikten sonra Akkuyu Mevkii’nde yoldan ayrılıp, dağ yoluna girmeniz gerekiyor.

Yaklaşık 15 kilometrelik dik ve virajlı bir yolculuktan sonra dağın kucağında, yeşillikler içinde gizlenmiş adeta bir vahayı andıran Başköy karşılıyor sizi.
Köylünün Sesi Dergisi olarak, İncirin hasat mevsimine denk gelen bu sayımızda Başköy’ü sizlere tanıtacağız.
Köy ziyaretimizde Muhtar Salih Gülmez ağırladı bizi. 52 yaşında 3 çocuk babası olan Muhtar Salih Gülmez 2 dönemdir üst üste Başköy’ün muhtarı seçildi. Köyüne büyük bir aşkla hizmet veren Salih Muhtar, muhtarlığın dışında çoğu Başköylü gibi İncir üretimiyle uğraşıyor.

UZGUR’DAN, BAŞKÖY’E

200 hanede 630 kişinin yaşadığı Başköy’ün ismi daha önceleri Uygurlar’dan geldiği söylenen “Uzgur” imiş. 1965 yılında “Çukurçay” olarak değişmiş. Bir süre sonra, dönemin kaymakamı bir gün köye ziyarete gelmiş. Köylünün çok çalışkan olduğunu görünce, köyün isminin Başköy olarak değiştirilmesi talimatını vermiş ve o günden günümüze, burası Başköy olarak anılıyor. Günümüzde de bazı yaşlılar, Başköy’den hala daha “Uzgur” diye bahsederler.

İNCİR HAK ETTİĞİ DEĞERİ GÖRMÜYOR

Başköy’de ana geçim kaynağı incir, zeytin ve sebze üretimi. Yılda yaklaşık bin 400 ton incir üretilen Başköy’de hayvancılık da yapılıyor. Uzun yıllardır imece yöntemiyle, köyde pek çok güzel işe imza atan Başköy, maalesef şimdiye kadar incir imalatı konusunda bir araya gelip, bir kooperatif ya da işletme kuramamışlar. Köylünün en büyük sıkıntısı da bu aslında. İncir üreticisine tüccarları sorduğumuzda, deyim yerindeyse, “bir dokunduk, bin ah işittik.” İncirin hak ettiği değeri tam olarak görmediğini dile getiren Başköylüler, incir piyasasının ve doğal olarak fiyatının tüccarların elinde olduğundan yakınıyor. “Bir kooperatifimiz ya da işletmemiz olsa, incirimizin hakkı neyse o fiyattan satabiliriz.” Diyen muhtar Salih Gülmez, üreticinin inciri 7 liradan sattığını fakat marketlere 50 liraya kadar satılabildiğini söylüyor. Türkiye’de çoğu tarım ürününde olduğu incirde de tarla fiyatıyla, market fiyatı arasında büyük bir uçurum var.

İncir üreticisinin bir başka büyük sorunu ise işçi. Eskiden, aile fertleriyle birlikte kendi hasadını yapabilen Başköy’de, yıllar geçtikçe üretim arttı ve artık hasat, ailecek yapılabilen bir işten çıkarak, işçi desteği alınması gereken bir işe dönüştü. İncir hasadı için dışarıdan işçi getiren Başköylü üretici, aylık 6 bin lirayı bulan işçi maliyetinden de muzdarip.

ÜRETİCİ BÜYÜKBAŞA YÖNELİYOR

Başköy’de tarımın yanında, hayvancılık da ekonominin büyük bir kısmını kapsıyor. 400 adet büyükbaş yaklaşık 100 adet de küçükbaş hayvan var. Önceleri küçükbaş hayvancılık daha çok yapılırken, gün geçtikçe büyükbaş hayvan sayısı artmaya devam ediyor.

EĞİTİM YUVASI

Başköy, okuluyla da, çevre köyler arasında adeta bir eğitim yuvası. Başköy’de bulunan merkez okula, Musalar, Akmescit, Topalak, Armutlu ve Ortaköy gibi civar köylerde bulunan ilkokul ve ortaokul düzeyindeki öğrenciler eğitim için geliyor.

KENDİ CAMİLERİNİ YAPTILAR

Köyde imecenin en güzel örneklerinden biri de şu anda hala daha faaliyette olan köy camisi. 1982 yılında artık kullanılamaz hale gelen eski caminin yerine imece usulüyle, başka hiçbir yerden destek almadan kendi camilerini yapmış Başköylüler. Yapımı 4 yıl süren cami 1986 yılından bu yana hizmet veriyor.

UZGUR DERESİ ALARM VERİYOR

Başköy’ün eski ismini taşıyan, köyün içinden geçerek adeta köye hayat veren Uzgur Deresi, kirlilik alarmı veriyor. Yaklaşık 200 farklı kaynaktan beslenerek, yaz – kış demeden güldür güldür akan Uzgur Deresi, Başköy’den çıktıktan sonra kirleniyor. Sebebi ise, Başköy’de hala daha kanalizasyonun dereye dökülüyor olması. Muhtar, bu konuda ilgili birimlere başvuru yaptıklarını fakat hala daha sonuç alamadıklarını söylüyor.

YUNAN ASKERİ KIYIM YAPMIŞ

Tarihi de oldukça eskiye dayanan Başköy, özellikle Kurtuluş Savaşı dönemlerinde Yunan İşgali sırasında çok kayıplar vermiş. Muhtarın anlattığına göre, o dönem, Yunan askeri Akmescit Köyü’ne gelmiş ve dağa kaçan herkesi öldüreceklerini, köylerinde duranlara dokunmayacaklarını söylemişler. Buna inananlar köyünü ve evini terk etmemiş fakat Yunan askeri sözünü tutmamış ve Başköy’de çok büyük kıyım yapmış. Toplamda 60 kişi şehit edilmiş ve köy komple yakılmış.

İRFAN ALKUR: BAŞKÖY’ÜN ŞANSI

Başköy, incir üretiminin yanında sanata olan ilgisiyle de bilinmeye başladı. Bunun sebebi ise Başköylü sanatçı İrfan Alkur. Başköy için büyük bir şans olan kabak kemane üstadı Alkur, 5 yıl önce, hiçbir destek almadan, kendi bahçesinde kendi imkanlarıyla yaptığı atölyesinde hem kabak kemane imalatı yapıyor, hem de köyün gençlerine müzik eğitimi veriyor. Gençlerin, sanata ve özellikle müziğe çok ilgili olduğunu dile getiren İrfan Alkur, çalışmalarının yetkililer tarafından gereken ilgiyi ve desteği görmemesi konusunda biraz sitemkar.

NEDEN İNCİR FESTİVALİ OLMASIN?

Muhtar Salih Gülmez, Başköy’de ilerleyen yıllarda bir incir festivali yapmak istediklerini, bu konuda da yetkililerden destek beklediklerini söylüyor. Çevre ilçelerde çiçek, barbunya, kiraz gibi sembollerden yola çıkarak yapılan festivaller böyle büyük başarılar getirdiyse, neden incir festivali de olmasın. Başköy’e yakışır.  (Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

 25 Nisan 2019 Yazarı: Ercan Çelik   

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İzmir Haberleri

İzmir Drone Çekimi