Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslalararası Gazeteciler Derneği Doğu Türkistan Medya Merkezi, sürgündeki Doğu Türkistan Başbakanı İsmail Cengiz'in Pekin Hükümetine çağrıda bulunduğunu açıkladı.
Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslalararası Gazeteciler Derneği (TKÜUGD) Doğu Türkistan Medya Merkezi, bölgedeki gelişmelerle ilgili kamuoyuna bilgilendirmede bulundu. 1949 yılından bu yana Çin Halk Cumhuriyeti egemenliği altında "özerk bölge" statüsünde yönetilen Doğu Türkistan'da son bir kaç aydır Uygurlara yönelik baskıların arttığını belirten TKÜUGD'den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Keyfi göz altına alınmalar ve inançlara yönelik getirilen yasaklar, bölgede gerilimin artmasına sebep olmuştur. Pekin Yönetiminin yanlış yolda olduğunu düşünüyoruz. Pekin yönetimi küresel güç olarak aktif rol oynamak istiyorsa, Doğu Türkistan'da insani haklara riayet, inançlara saygı göstermek durumundadır. Aksi takdirde bölgede devam edecek ve kalıcı hale gelebilecek istikrarsızlık ortamından Pekin Hükümeti zararlı çıkacaktır. Tibet'ten Doğu Türkistan'a yeni atanan Çinli komünist parti genel sekreterinin uyguladığı sert tavırlarının, devlet teröründen bir farkı yoktur. Sözde Sincan Uygur Özerk Bölgesi Halk Hükümetinin, komünist partisi genel sekreterinin baskı ve yönlendirmesiyle, Uygur Türkleri'ne yönelik, İslami inançlara yönelik yapılan kısıtlamalar, anlamsız yasaklar bölgede huzursuzluğun devamına sebep olacak, gerilimi tırmandıracaktır. Halbuki Çin anayasasının özerk bölgelerle ilgili maddelerine göz atıldığında han (Çinli) olmayan azınlık halklara ve otonom bölgelerdeki hakim halklara ve onların inançlarına, dil ve kültürlerine her türlü hak ve hukuk tanınmış ve hatta koruma altına alınmış olduğu görülecektir. Yapılması gerekenler, Çin anayasasında ve BM İnsan Hakları Yasalarında yazılıdır. Bölgedeki komünist partisi sekreterine tavsiyemiz kendi anayasasına sadik kalması ve özerk bölge yasalarını gözden geçirmesi ve gerilime son veren hoşgörülü yaklaşım sergilemesidir. Dini gerekçelerle halkımızın helal olmayan gıdaları reddetme hakkından mahrum edilmesi, dini gerekçelere dayandırılarak kişilerin çocuklarına isim verme hakkına yasak getirilmesi, sigara, içki gibi maddeleri kullanmayan vatandaşlarımızın bu tercihini dini gerekçelere dayandırılarak özellikle resmi dairelerde çeşitli cezalara tabi tutulması, han olmayan Müslüman memurlara iş performansını olumsuz etkilediği bahanesiyle oruç yasağı getirilmesi, vatandaşlarımızın seyahat ve pasaport haklarına kısıtlama getirilmiş olması, yurt dışında öğrenim gören öğrencilerin eğitim hakkına kısıtlama getirilerek, özgürce eğitim-öğrenim tercihlerini kullanmalarına yasak getirilmesi, toplumun her kesiminden insanların adeta bir koyun gibi mecburi beyin yıkama kamplarına gönderilmeleri, ailelerinin rızası alınmaksızın özellikle kırsal kesimden genç kızlarımızın Çin'in iç bölgelerindeki sanayi tesislerinde mecburi çalışmaya gönderilerek, ailelerin parçalanması, devlet memuru Müslümanların camilerde ibadet etmeleri, Kur'an okumaları veya dinlemelerine yasak getirilmesi, erkeklerin sakal bırakmasına, kadınların kapalı giyinmesine yasak getirilmesi, ay yıldızlı mavi veya kırmızı renkli tişörtlerin giyilmesine yasak getirilmesi, telefon ve mesaj çağrısında dini içerikli seslerin, melodilerin, ilahilerin olmasına yasak getirilmesi Kur'an kurslarına, evlerde Kur'an-ı Kerim bulundurulmasına yasak getirilmesi, gibi her biri tamamıyla insani hak ve hukuklara aykırı manasız yasakların bölgedeki gerilimi artıracağını düşünüyoruz. Bağımsızlık şiarı ile kurulan Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti hak ihlallerinin takipçisi olacaktır. Biz Sürgün Hükümet olarak, kuruluş amacimiza uygun şekilde diplomatik girişimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bu çerçevede, konuyla ilgili olarak, mayıs ayı içinde Pekin'e resmi ziyaret gerçekleştirecek olan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a bilgi notu takdim edilecektir."
İHA