Trabzon’da ’Anayasa Değişikliği Ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ Konulu Konferans Düzenlendi

Kurtuluş Savaşı sürecinde Ankara'da oluşturulan 1. Meclisin en demokratik meclis olduğunu savunan Tarihçi-Yazar Prof.

Kurtuluş Savaşı sürecinde Ankara'da oluşturulan 1. Meclisin en demokratik meclis olduğunu savunan Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Mehmet Çelik, "Bu meclis kültür seviyesi bakımında da bugünkü meclisten üstedir. Yüzde 43 iki lisan biliyordu. Tek lisan bilenlerin sayısı yüzde 63 idi. Milletvekillerinin çoğunluğu en az bir doğu ve bir batı dilini biliyordu" dedi.

Ortahisar Belediyesi'nin düzenlediği "Anayasa Değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" konulu konferans Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Mehmet Çelik'in konuşmacı olarak katıldığı konferansa çok sayıda dinleyici katıldı. Çelik, konferansa yaptığı konuşmada, Osmanlı'da ilk anayasa olan ve 1876'da ilan Kanuni Esasi'nin Avrupa devletlerinin baskısını azaltmak amacıyla ilan edildiğini belirterek, "Ünlü şair Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi okuyan her insan bunu kendi milletinin özgürlüğü olarak algılıyordu. Ve Osmanlı İmparatorluğu tebaası içinde yer alan azınlıkların aydın takımı kendi bağımsız devletlerini kurmak istiyordu. Abdülaziz'in bir darbeyle devrilmesi sonucu meşrutiyeti ilan etmesi şartıyla tahta getirilen II. Abdülhamit döneminde oluşturulan Meclisi Mebusan'da Müslüman milletvekillerinin oranı yüzde 58 idi. Yüzde 42'si diğer azınlıklar oluşturuyordu. Ama bu Müslüman grup içinde Türk ve Kürt milletvekillerinin oranı ise maalesef azınlıktaydı. Araplar ve diğer milletler hepsi kendi bağımsız memleketini kurmak için hareket ediyordu. Dolayısıyla bu durumda Meclisi Mebusan'dan çıkan bütün kararlar Osmanlı Devleti'nin aleyhine oluyordu. Bu yüzden de II. Abdülhamit gayet haklı olarak meclisi süresiz tatil etti. Yoksa ülke parçalanacaktı. Zaten meclisi feshetmeseydi II. Abdülhamit olmayacaktı" ifadelerini kullandı.

Kurtuluş Savaşı sürecinde Ankara'da oluşturulan 1. Meclisin en demokratik meclis olduğunu savunan Çelik, bu meclis tarafından oluşturulan 1921 Teşkilatı Esasiye Anayasası'nın ise hak ve özgürlükler bakımından çok üst seviyede olduğunu kaydetti. Çelik, "Gazipaşa, İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edilip Meclisi Mebusan'ı kapatmasıyla Ankara'da bütün illere telgraf çekip kendi temsilcilerini seçerek Ankara'ya göndermelerini istedi. İstanbul'da kapatılan meclisten gelen milletvekilleriyle hem de illerden gelen milletvekilleriyle Ankara'da 1. Meclis oluşturuldu. Ve bu meclis cumhuriyet döneminin ilk anayasası olan 1921 Anayasası'nı kabul etti. Bu meclis kültür seviyesi bakımında da bugünkü meclisten üstedir. Yüzde 43 iki lisan biliyordu. Tek lisan bilenlerin sayısı yüzde 63 idi. Milletvekillerinin çoğunluğu en az bir doğu ve bir batı dilini biliyordu. Daha sonra Gazipaşa Lozan Antlaşması'nın 1. Meclis tarafından kabul edilemeyeceğini bildiği için 1924 yılında seçimleri yenileyerek kendi istediği milletvekillerini meclise soktu. Ve bu meclis bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlayan 1924 Anayasası'nı yürürlüğe soktu" diye konuştu.

"1961 anayasası milli iradeye set çekti"

1960 darbesinin Amerika tarafından yaptırıldığını belirten Çelik, darbenin siyasi destekçisinin ise CHP olduğunu vurgulayarak, "Solun darbeler içinde kutsadığı darbe 27 Mayıs'tır. Anayasalar arasında da 1961 anayasası çok özgürlükçü bir anayasaymış. Sendika kurma, miting yapma, yürüyüş yapma gibi haklar verilmiş. Bu açılardan ilerici bir anayasa. Ama cumhuriyet anayasaları içinde milli iradenin önüne set çeken anayasa bu anayasadır. Milli iradeyle uzaktan yakından alakası yoktur. Milletin iradesinin önüne geçmek için ikinci bir meclis olan cumhuriyet senatosunu kurdular. Millet meclisi tarafından yapılan bütün kanunlar cumhuriyet senatosu onaylanmadan yürürlüğe giremiyordu. İhtilâli yapan bütün darbecileri tabii veya temelli senatör yaptılar. Onlar ölene kadar senatörler. Seçim falan yok. Sistemi böyle kurdular. Anayasa Mahkemesi'ni ve HSYK'yı kurdular. Danıştay ve Yargıtay'ı da egemenlikleri altına aldılar. Ve milletin seçilmiş temsilcilerinin önüne set koydular" şeklinde konuştu.

"Biz içerde anayasa değişikliği yapıyoruz; Avrupa kuduruyor, Almanya ayağa kalkıyor"

Anayasa değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğunu anlatan Çelik, "Biz içerde anayasa değişikliği yapıyoruz. Avrupa kuduruyor. Almanya ayağa kalkıyor. Onlar niye kuduruyor? Biz bir elbise değişikliği yapıyoruz. Eğer yürümezse on sene sonra tekrar bir anayasa değişikliği ile parlamenter sistemi getirirsin. Bu Allah'ın kanunu değil ya. Peki Tayyip Erdoğan bunu niye istiyor? Bunca hizmetler yaptı, projeler yaptı. Şimdi de istiyor ki, meclisten bir karar ancak üç ayda çıkıyor. Şu anda istediği kanunları meclisten çıkarıyor. Her istediğini yapabiliyor ama bu zaman alıyor. Tayyip Bey, görev yapacağı süre içinde kafasındaki birçok büyük projeyi hayata geçirmek istiyor. Bu on yıl içinde daha büyük projeler yapalım. Hızlı kararlar alalım" ifadelerini kullandı.

Başkan Genç: "Haksızlığa, zulme karşı durduk"

Anayasa değişikliğiyle ilgili konuşan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ise, "Değişecek olan sistemle emin adımlarla, daha hızlı olarak, tarihimizin ve inancımızın sorumluluğunu yerine getirebilecek şekilde yolumuza devam edeceğiz. Çok kuvvetli, güçlü bir tarihe sahip olan bir milletin devamı olarak bu tarihin bize yüklediği sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Türk milletin bir mensubu olarak yeryüzünde bugüne kadar attığımız adımların ve bundan sonra da tarihimizin bize yüklemiş olduğu sorumluluğun bilinciyle atmalıyız. Kanaatim odur ki her zamankinden daha fazla farkında olmamız gereken bir süreci yaşıyoruz. Biz sınırları içerisinde olan bir devletin mensupları değiliz. Büyük bir milletin evlatlarıyız. Yeryüzünde misyon sahibi olan, yeryüzünde sorumluluğu olan bir milletin evlatlarıyız. Bu sorumluluğun bize yüklediği en önemli vazife yüce dinimizin bu coğrafyada bize yüklediği vazifedir. Tarihte İslam'ın bize yüklediği bu sorumluluğu yerine getirdik. Yeryüzüne adalet dağıttık. İnsanlığa ait değerleri yeryüzünde hakim kıldık. Böyle bir milletiz. İşte bu medeniyetin insanlığın yaşadığı sorunlara cevap vermesi gereken bir zaman dilimindeyiz. Başka kimse haksızlığa, zulme karşı bir duruş ortaya koymuyor. İşte Suriye'de yaşananlara karşı biz bu değerlerimize uygun hareket ederek o insanlara kucak açtık. Ama bize medeniyet dersi vermeye kalkanların yaptıkları ortada. İşte bu hakkı yerine getirmek mevcut yönetim sistemimizle bu kadar oluyor. Ama daha çok hızlanmamız lazım. Ve sürekli bir istikrarla yola devam etmemiz lazım. İşte milli iradenin hakim kılınmasıyla devam eden yolculuğumuzu sürdürmemiz gerekiyor. Mevcut sistem 15 Temmuz'da gördüğümüz üzere milli iradeyi koruyamayan bir sistem. Devletimizin bütün mekanizmalarında tam anlamıyla hakim kılındığı bir sisteme geçmek zorundayız. Artık bu devletin içerisinde kapalı bir alan olmasın istiyoruz" dedi.

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.