Mersin Büyükşehir Belediyesi Denizkızı Turizm A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tunçsu, Maliye Bakanlığı'ndan devrini aldıkları plajların yönetimi konusunda ilçe belediyeleri ve kaymakamlıklarla bir yetki karmaşası yaşadıklarını, bu nedenle de sorunlar ortaya çıktığını belirtti. Konuyu Mersin Valisi Özdemir Çakacak'a ilettiklerini ifade eden Tunçsu, "Yetki karmaşasının önlenmesi lazım. Sayın Valimiz, gerekli tedbirleri alacak" dedi.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Denizkızı Turizm A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Haluk Tunçsu, Denizkızı Turizm A.Ş. olarak Mersin sahillerindeki projeleri, yaptıkları çalışmalar ve hedeflerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Taş Bina Meclis Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıda Tunçsu'ya, Yönetim Kurulu Üyeleri Numan Olcar ve Müslüm Şafak, Genel Müdür Osman Yılmaz, Danışman Bülent Doğan ile Büyükşehir Belediyesi Emlak İstimlak Daire Başkanlığı Kira Tahsil Şube Müdürü Işık Özer de eşlik etti.
Tunçsu, toplantıda özellikle Maliye Bakanlığı tarafından Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne işletmesi devredilen Kızkalesi, Yemişkumu, Susanoğlu plajları ile Yapraklı Koy'da yaptıkları düzenlemeler sonrasında kendilerine yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Mersin'in, 321 kilometre sahil şeridine sahip bir turizm kenti olduğunu, ancak turizmde olması gereken noktaya gelememiş bir kent olduğunu vurgulayan Tunçsu, kentin bu değerlerini ortaya çıkarmak, turizm kapasitesini yükseltmek ve tanıtımını yapmak üzere projeler hazırladıklarını anımsattı. Turizmde otel ve tesis şartları itibariyle Türkiye'deki 500 bin yatak kapasitesine sahip Antalya'nın yanında Mersin'in yatak kapasitesinin ve tesislerinin olmamasının, turizmde farklı bir yol haritası hazırlanmasını gerekli kıldığı için projelendirme yaptıklarını dile getiren Tunçsu, "Bizim tesislerimiz olmamasına karşılık, Türkiye ve dünyadaki en güzel koylara sahip olan Mersin sahillerimizin değerini ortaya koyarak Türkiye ve dünya ölçeğinde turizmde bir yer edinebiliriz diye düşündük. Bunun dünyadaki örnekleri Miami, Copacabana ve İtalya'da Rimini sahilleridir. Biz de Mersin'in bu değerlerini öne çıkarmamız gerektiğini düşünüyoruz. Sahillerimizin genelinde Antalya ve Muğla'daki gibi hemen sahilin yanında turizm tesisleri değil, siteler veya plaj alanları var. Turizm alanlarımız daha az ve 5 yıldızlı değil" diye konuştu.
"Kıyılardaki otel işgallerini TBMM bile çözememiş"
Düne kadar Susanoğlu, Kızkalesi, Yemişkumu, Tece ve 321 kilometrelik sahilin kamusal ve bütüncül yönetim değil, oradaki insanların insafına kalmış, ticari anlamda kayıt dışı sistem içerisinde bir sahil yönetimi olduğunu ifade eden Tunçsu, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nu işaret ederek, şunları söyledi: "Kıyı Kanunu, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufunda olduğunu, kıyılardan herkesin eşit, özgürce yararlanabileceğini, ancak onun doğasını, doğal bütünlüğünü ve çevre kirliliği oluşmayacak şekilde koruma, kullanma dengesini güderek kullanılabileceğini hüküm altına almış. Maliye Bakanlığı da Hazine Mallarının Taşınmazları Yönetmeliği kapsamında kıyıların kurumsal anlamda kiralanmasını, 81. maddesiyle sadece öncelikle büyükşehir belediyelerine, eğer büyükşehir belediyeleri bu konuda bir işletim yapmayacaksa ilçe belediyelerine bu yetkiyi vermiş. Bunun dışında Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde kurumsal anlamda sahillerin kullanımının hukuken karşılığı yoktur. Ama tabi zaten Türkiye'nin gündeminde olan ve halen cevaplandırılamayan bir konu ise Antalya, Muğla, İzmir gibi sahillerdeki otellerin önündeki kıyı kullanımının bu hukuk kuralları karşısında hiçbir değeri yoktur. TBMM Dilekçe Araştırma Komisyonu konuya girmiş, bu konuyu zaten çözememiş. Mevcut kanunlarla otellerin fiili uygulamalarının çeliştiği bir noktada. Çünkü oradaki uygulamalarda kıyının tamamen oteller tarafından işgal edildiğini görüyoruz."
Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin bu konuyu tamamen hukuk içerisinde çözmek için hareket ettiğini vurgulayan Tunçsu, "Mezitli'den başlayarak Anamur'a kadar olan koylarımızdaki öncelikli plajlarımızın yönetimini Maliye Bakanlığı'ndan istedik. Bakanlık ilk etapta bize Kızkalesi, Yemişkumu, Susanoğlu ve Yapraklı Koy'u devretti. Daha sonra diğerlerini de talep ettik. Onların da işlemleri yürüyor. Maliye Bakanlığı'na başvururken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca onaylanmış Kıyı Kanunu'na uygun projelerle gittik" ifadelerini kullandı.
"Bütünlüğü bozmaya yönelik müdahaleler olunca kaos başladı"
Kıyı Kanunu çerçevesinde sahillerin serbest kullanımının gidip oralarda mangal yakmak, karpuzunu kesip pikniğini yapıp bütün çöpünü oraya bırakmak, arabayla sahile kadar inebilmek olmadığının altını çizen Tunçsu, "Bunların olmaması gerekir. Buralar kamusal alandır. Kamusal alanın bir disiplini, bir rejimi olmalı. Çünkü insanların oraya gitmekteki amaçları bir kargaşa yaşamak değil, orada dinlenmek, keyif almak ve o güzelliği yaşamaktır. Çevre Bakanlığı bizden bunu istedi, biz projelendirdik, Maliye Bakanlığı'na sunduk. Maliye Bakanlığı da onayladıktan sonra biz Haziran başı itibariyle bu projeye uygun olarak uygulamalarımızı yaptık" şeklinde konuştu.
Kanunun bu şekilde tatbikini tartışanlar tarafından denizlerin, sahillerin kamuya açıklığının, serbestlik hükmünü farklı yorumlanarak, buralardaki bütünlüğü bozmaya yönelik müdahaleler olunca kaos başladığına dikkat çeken Tunçsu, Ramazan Bayramı süresince yaşanan sorunların da bundan kaynakladığını söyledi. Kendilerine devredilen plajlarda bütünlük anlayışıyla güvenlik, sağlık ve temizlik hizmetleri verdiklerine işaret eden Tunçsu, plajlara girerken herhangi bir ücret alınmadığını, ancak sundukları hizmetlerin maliyetlerini karşılamak için şezlong kullananlardan 15 TL ücret aldıklarını bildirdi. Buralarda duş, tuvalet, güvenlik ve çevre bakım hizmetleri gerçekleştirdiklerinin altını çizen Tunçsu, tüm hizmetleri bütüncül olarak düşündüklerini kaydetti.
"Görevini yapmayan belediyeleri ikaz ediyoruz"
Sahillerdeki kötü uygulamalardan örnekler de veren Tunçsu, özellikle Ramazan Bayramı tatilinde yaşanan olumsuzluklara değindi. Bu kapsamda bazı kişilerin korsan olarak şezlong sattıklarını, bir düzen olmayan yerlerde çevre kirliliği oluştuğunu belirten Tunçsu, şöyle devam etti: "Alanın tamamının yönetimi bizde olmadığı zaman bizim Denizkızı A.Ş. ile ilgili alanımızı temiz tutmamız yetmez. Yanımızdaki alanda kaçak şekilde çalıştıran, kaynak yapan, kayıt dışı giren kişilerin alanda bıraktığı çevre kirliliği plajın bütününü etkiliyor. Arabayla plaja kadar giriliyor. Böyle bir şey olamaz. Öte yandan, çöp poşetleri görüntüleri var, çünkü insanlar oraya gelip piknik yapıyorlar. Plajın böyle bir yönetimi olamaz. Piknik alanı farklıdır. Bunlara güvenliğin müdahale etmesi lazım ama alanın bütününün emir komutası bizde olmadığı zaman bir bölümü temiz, bir bölümü kirli olması alanın değerini düşürür."
Türkiye'de çöplerin toplanmasının ilçe belediyelerine ait olduğunu vurgulayan Tunçsu, Kızkalesi ve Susanoğlu'ndaki görevin de Silifke Belediyesi'ne ait olduğunu ifade etti. Denizkızı A.Ş.'nin plaj içerisindeki yönetimi gerçekleştirdiğini dile getiren Tunçsu, "Geneldeki çöp toplama, ilçe belediyesinin görevi. Bunları biz not ettik ve hem Erdemli hem Silifke Belediyelerini, görevini yapmayan belediyeleri ikaz ediyoruz. Plajlarımıza değer kazandırmak sadece Büyükşehir'in görevi değil, herkesin görevi. İlçe belediyesi de görevini tam yapacak vatandaş da orada mangal yapmayacak, huzur içerisinde plaj yapılmasına mani olacak bir ortamı oluşturmayacak. Bizim de bütün hareket noktamız buradan para kazanmak değil, buranın maliyetini karşılamak, bir miktar kazanç olacaksa da Kızkalesi'nde kazandığımız parayı gelecek sene Kızkalesi'nin bakım-onarım ve idamesi için harcamaktır."
"Sahillerimizde 2015 öncesinde 4 milyon liralık vergi kaçağı tespit edildi"
Yıllardır bu alanlara yatırım yapılmadığını öne süren Tunçsu, Büyükşehir Belediyesi ve Denizkızı A.Ş. olarak buraları uzun süreli aldıkları için bakım yapmaları gerektiğini ifade etti. Buraların çok kötü durumda olduğunu belirten Tunçsu, hemen düzeltmenin de mümkün olmadığını ve aşama aşama giderek sorunları çözeceklerini söyledi. Sıkıntıyı gördüklerini ve ilçe kaymakamları ile Vali Özdemir Çakacak'a ilettiklerini anlatan Tunçsu, "Buralar bütüncül yönetilmediğinde kaos olduğunu, kaosun buradaki yaşamı çekilmez hale getirdiğini söyledik. Büyükşehir Belediyesi, Maliye Bakanlığı'na her yıl kira bedeli veriyor. Her şeyi kayıtlı, vergisini veriyor. Bir taraftan da bizim bu sahillerimizin kayıt içi ekonomiye alınması lazım. 2015 ve öncesinde bizim bütün sahillerimiz kayıt dışı ekonomi içindeydi. Vergi Dairesi Başkanına sordum, geçen sene yaptıkları denetimlerde 4 milyon liralık vergi kaçağı olduğunu söyledi. Bu tespit edilen. Denizkızı ve Büyükşehir Belediyesi, bu ekonomiyi kayıt içi ekonomiye almak, halkımıza güvenli, onun zevk alacağı ve turizm değerini yükselten bir çalışma içinde" dedi.
İlk uygulamada hataları ve eksikleri olduğunu da söyleyen Tunçsu, bu hatalardan ders çıkardıklarını ve çalışmalarını buna göre yürüttüklerini kaydetti.
"Yetki karmaşasının önlenmesi lazım"
Toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tunçsu, özellikle Ramazan Bayramı'nda 3-4 saat süren yol çilesi, çöpler ve yetki karmaşasına ilişkin sorulara yanıt verdi. Bayram süresince ulaşımın büyük bir problem olduğunu dile getiren Tunçsu, Mersin'den Silifke'ye 4-6 saatte gitmenin bir felaket olduğunu vurguladı. Durumu Mersin Valisi'ne de ilettiklerini dile getiren Tunçsu, bu bölgedeki yolda yapılan çalışmanın Karayolları Bölge Müdürlüğü'ne ait olduğunu, bunun da bayrama denk geldiğini kaydetti. Kalıcı çözüm için bazı noktalarda yolun üç şeride çıkarılmasını önerdiklerini aktaran Tunçsu, biriken çöpler konusunda ise bir yetki karmaşası yaşandığına dikkat çekti. Tunçsu, "Temizlik konusunda ilçe belediyesi, "madem sen işletiyorsun ben temizlemiyorum" diyemez. Bu hukuki değil. Bu, turizmi ve buradaki plaj sistemimizi baltalayan hususlardan biridir. Bu çok yanlış. İlçe belediyelerimizin yanlış mantalitelerinin de düzelmesi lazım. İlçe belediyelerimizi ikaz ediyoruz. Aydınlatma konusunda da yetki karmaşası nedeniyle bize ait bölümlerde aydınlatma var, diğer yerlerde yok" ifadelerini kullandı.
Revizyon talebi konusunda da Silifke Kaymakamlığı ile yetki karmaşası yaşadıklarını kaydeden Tunçsu, "Yetki karmaşasının önlenmesi lazım. Bunu, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Valimize ifade etti. Bu konu Sayın Valimizin gündeminde. Gerekli tedbirleri kendisi de alacak. Önemli olan bir bütüncül yönetim yapıldığı zaman şehrin kazanacağıdır" şeklinde konuştu.
Numan Olcar ise Mersin'in plajlarıyla da anılan bir bölge olmasını istediklerine vurgu yaptı. Yapılan çalışmalarda pek çok eleştiri olduğunu dile getiren Olcar, "Bizim elimizde olan konular değildir, çünkü oteller ayrı, yöre halkı ayrı noktalarda ilerledi. Ama işin genel perspektifi, tüm alanın tek bir formatta gitmesi ve değerlerimiz olan plajlarımızın cazibe merkezi haline getirilmesidir. Ufak tefek eksiklikler, aksaklıklar olmuştur ama teknik olarak bunun tamamına hakim durumdayız. Önümüzdeki sene itibariyle artık buralarda para da geçmeyecek ve her türlü suiistimali önleyecek olan elektronik kart uygulamasına geçilecek. Plajların tamamı halka açık ve ücretsizdir. Ancak, plajlarda alınan hizmetlerle ilgili olarak bir katılım payı alıyoruz. 15 lira aldığımız rakam. Bu rakam da oradaki güvenlikten, cankurtarandan, denizin Mavi Bayrak standartlarına getirilmesinden kasa sistemine kadar pek çok hizmetin sağlanabilmesi için yapılan bir bütçelemedir" diye konuştu.