Metro Türkiye’nin, araştırma ve danışmanlık şirketi KONDA iş birliğiyle 31 ilde 2725 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği ‘Yeme İçme Araştırması’nın sonuçları açıklandı.
Türkiye Yeme-içme Araştırması.Türkiye’de yeme içme ve alışveriş davranışlarında yaşanan değişimlere ışık tutan araştırmada, alışveriş tercihlerinin modernleşme ile dönüşümü, sağlıklı beslenme eğilimi, evde ve restorandaki yeme içme alışkanlıkları detaylı bir şekilde mercek altına alınıyor. Araştırmaya göre tüketicilerin 10 kişiden 8’i gıdayı gezerek, görerek ve seçerek almak istiyor. Her 4 kişiden 1’i alışveriş yaparken ürünün yerli olmasına dikkat ediyor, her 2 kişiden 1’i ise sepetinde yöresel ürün tercih ediyor. Daha önce ilk olarak 2017’de gerçekleştirilen araştırmanın bu yıl ki sonuçlarına göre, Türkiye’de yeme içme alışkanlıklarında ve alışveriş tercihlerinde özellikle kentleşme ile birlikte önemli değişimler gerçekleştiği görülüyor. 31 ilin 126 ilçesine bağlı 193 mahalle ve köyünden 2.725 kişinin katılımı ile 8-9 Ekim 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen ‘Yeme İçme Araştırması’nın sonuçlarına göre; her 3 kişiden 1’i, hayat tarzını “modern” olarak ifade ediyor. 2017 sonuçlarına kıyasla hayat tarzını “modern” olarak tanımlayanların oranı %22 artmış bulunuyor. Modernleşmenin de getirdiği pratiklik ve kolaylık ihtiyacı ise tüketicilerin hem alışveriş deneyiminde hem de yeme içme davranışlarında aradığı bir gerçek haline dönüşüyor.
Türüng: “Toplumun yeme-içme alışkanlıklarını izliyor, sektöre ışık tutuyoruz”
Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, “Metro Türkiye olarak toplumun tüm kesiminin yeme-içme alışkanlıklarını izliyor, sosyo-ekonomik gelişiminin bu sektöre olan etkisini takip ediyor, yeme-içme ve ağırlama sektöründeki işletmelere ışık tutmak adına bu değerli bilgileri kamuoyu ile paylaşıyoruz. Ortaya çıkan bulgular doğrultusunda ise tüketici ihtiyaçlarına ve beklentilerine uygun olarak alışveriş deneyimini iyileştiren yenilikleri hayata geçiriyor, bilinçlendirme ve farkındalık projeleri yürütüyor, profesyonel işletmeler için de ürün ve servis geliştiriyoruz.” dedi. Bekir Ağırdır ise, araştırmayla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “Türkiye toplumu hala devam etmekte olan göç, kentleşme, metropolleşme, apartmanlaşma, dijitalleşme gibi bir süreçle gecikmiş modernleşme yaşıyor. Toplumda metropollü, modern pratikler artmış, gündelik yaşamda hız ve pratiklik önem kazanmış durumda. Yeme içme alışkanlıkları ve tercihleri üzerinde pandeminin ürettiği baskının da etkisiyle sağlıklı beslenme, içeriği bilinen ürün tercihlerinde artışlar gözlense de aynı zamanda ekonomik sıkıntılar ve fiyat hassasiyeti baskın hale gelmiş. Ancak bu alışkanlıklar hâlâ sadece ekonomik faktörlere indirgenemeyecek kadar çok yönlü ve çok sayıda etmen tarafından belirleniyor.”
Her 10 kişiden 8’i gıda alışverişini gezerek ve görerek yapmayı tercih ediyor
Pandemi ile birlikte her ne kadar internet üzerinden alışveriş yapma oranı artsa da hala 10 kişiden 8’inin gıdayı gezerek, görerek, seçerek alma arzusunda olduğu görülüyor. ‘İnternetten gıda alışverişi yapmıyorum’ diyenlerin oranı ise %82 olurken, müşteriler en çok meyve-sebze, balık, etini seçerek ve görerek alma eğiliminde.
Alışveriş, Türk toplumunda bir sosyalleşme aracı olarak görülüyor
Öte yandan alışverişin Türk toplumunda bir sosyalleşme aracı olarak görüldüğü de dikkat çekiyor. Hane içindeki çocuk sayısının azalması ile birlikte hanelerdeki kişi sayısı azalıyor fakat aile olarak alışverişe gitme oranında %50 artış gözlemleniyor. Aileler alışverişe gitmeyi artık beraber sosyalleşebilecekleri bir deneyim ve aktivite olarak görüyor.
Türüng: “Fijital mağazacılık yaklaşımıyla fiziksel alışveriş deneyimi ile dijital dünyanın kolaylık ve hızını bir araya getiriyoruz.”
“Tüketici alışkanlıklarının değişmesi ile tüketicilerin online alışveriş tercihlerine kayacağı düşünülse de araştırma sonuçları gösteriyor ki gıdamızı halen daha görerek alışveriş yapmak istiyoruz. Müşteriler en çok da taze meyve-sebze, balık, eti görerek seçmeyi seviyor. Ancak bunu, salt konvansiyonel mağazacılık anlayışını sürdürmek olarak yorumlayamayız. Eğer tüketici mağazada gıdayı görerek seçmek istiyorsa o zaman yine mağaza içinde tüketici deneyimini geliştirmek, iyileştirmek gerekiyor. Çünkü tüketici bir taraftan da pratiklik arayışı içerisinde. Bu yüzden biz fiziksel alışveriş deneyimi ile dijital dünyanın kolaylık ve hızını bir araya getiriyoruz ve ‘fijital mağazacılık’ anlayışı ile hareket ediyoruz. Bu yönde yıllar önce sektöre ilk barkod teknolojisini getiren uluslararası bir perakendeci olarak öncü girişimlerimize devam ediyoruz. Mağaza içerisinde hızlı ve temassız alışveriş imkanı sunan Metro Fast’i 100 milyon TL yatırım ile tüm mağazalarımıza yaydık. Metro mobil uygulaması ile mağaza içi navigasyondan ödemeye kadar tüketicilere alışveriş esnasında kolaylık ve pratiklik sunuyoruz. Aynı zamanda mağaza içerisindeki kiosklar ile alışveriş esnasında müşterilerimize ürünlerimiz hakkında bilgiler sunuyoruz. Diğer yandan profesyonel müşterilerimiz için de çoklu kanal deneyimi sunuyoruz. Mağazada başlayan alışveriş online sevkiyat ile tamamlanabiliyor.
Tüketiciler sağlıklı beslenmeye dikkat ediyor
Tüketicilerin yarısından fazlası, ne yiyeceklerine karar verirken sağlıklı beslenme tercihi olduğunu belirtiyor. Araştırmaya göre beslenmelerinde şekeri azaltanların oranı %35, tuzu azaltanların oranı %27 ve yağı azaltanların oranı ise %19. Fakat toplumun yarısı bağışıklık sistemini güçlendirmek için özel bir şey tüketmiyor. Kalan yarısı ise sırasıyla et, kemik, ilik ve tavuk suyu gibi ürünler, organik doğal besinler, kefir ve ev yoğurdu, doğal bitki çayları ile vitamin ve kolajen tüketiyor. için sağlıklı beslenme anlayışı çerçevesinde alternatif beslenme şekillerine yönelik geniş bir ürün çeşitliliği sunduklarını belirten Türüng, yerli ve yöresel ürün tercihleri konusunda da şöyle konuştu: “Birlikte çalıştığımız yaklaşık 5 bin tedarikçinin %99’unu yerli tedarikçiler oluşturuyor. 800’ün üzerinde lokal üretici, üretici örgütü ve kooperatifle iş birliği yapıyoruz. Yerli tohum kullanılarak yetiştirilen ürünler için de %100 alım garantisi veriyoruz. Günümüzde değeri daha yeni anlaşılmaya başlanan Türkiye’nin Coğrafi İşaretli ürün potansiyelini yıllar öncesinden fark edip bu muazzam potansiyeli gündeme taşıyan ilk markayız. Bugün mağazalarımızda Finike portakalından Zile pekmezine, Taşköprü sarımsağından Aydın kestanesine kadar, sezonuna bağlı olarak yaklaşık 200 Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünü raflarımızda sunuyoruz. Raflarımızda yer verdiğimiz Coğrafi işaretli ürünlerin sayısını ise 2023’e kadar her yıl %20 artırmayı hedeflerken buna paralel olarak ihracat miktarını da artırmayı amaçlıyoruz. Yöresel ürün talebinin artması bu değerlere hep birlikte sahip çıkacağımızı gösteriyor, bizi de mutlu ediyor. Diğer taraftan alternatif beslenme şekillerini göz önünde bulundurarak vegan ürün portföyümüzü sürekli genişleterek 200’e yakın ürün sunuyoruz” dedi.
Pandemi ile artan evde yemek pişirme oranı tekrar azaldı
Daha önce pandemiyle birlikte evde yemek pişirme oranındaki %30’lara varan ciddi artışın ardından son dönemde Türkiye genelinde bu oran tekrar pandemi öncesindeki seviyesine dönmüş durumda. Kadın ve erkek bazında bakıldığında ise; kadınlar için bu oranlarda bir değişim olmazken, erkeklerde büyük bir düşüş göze çarpıyor. Pandemi döneminde %55 seviyelerine yükselen erkeklerdeki evde yemek pişirme oranı normalleşme ile birlikte %25’lere kadar düşmüş. Evde en çok sebze yemeği (%20) pişiyor, ardından pilav (%12), makarna (%11), bakliyat (%10) ve çorba (%10) geliyor. 2017 yılına kıyasla evde sebze yemeğinin pişmesinde %32 oranında bir artış gözlemlenirken, pilav pişiminde %17’lik düşüş, makarna pişiminde ise %9’luk bir artış görünüyor.
Toplumun %60’ı evde yemek yemeyi sağlıklı ve güvenli buluyor
Evde yemek yemeyi daha sağlıklı ve güvenli buluyorum diyenlerin oranı %60. Buna göre sağlıklı ve güvenli beslenme arayışı nedeniyle evde yemek tercihinde bir artışın olmadığı ve dışarıda yeme içme konusunda sağlık ve güvenlik endişesinin pandemi öncesine göre değişiklik göstermediği söylenebilir. Bu bulgular ışığında, restoranların önümüzdeki dönemde tabaklarında sundukları gıdaların sağlıklı ve güvenli olduğunu tüketiciye daha fazla anlatma ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor.
Evde ‘gıda atığı’ konusunda en bilinçli ev hanımları iken beyaz yaka sınıfta kaldı
Her 10 kişiden 8’i evde ihtiyaç fazlası bulunan ve pişmemiş gıda ürünlerini bozulmadan değerlendirmenin, 9’u ise artan yemekleri değerlendirmenin bir yolunu buluyor. Ev hanımı ve emekli kesimin yaklaşık %65’ten fazlası kendi değerlendirip tüketirken %16’sı yakın çevresiyle, %8’i ise ihtiyaç sahipleriyle paylaşıyor. Buna göre artan yemekleri değerlendirme oranının bu kesimde %90’un üzerinde olduğu söylenebilir. Diğer yandan öğrenci ve beyaz yaka kesim ise bu konuya yeteri kadar önem vermiyor. Artan gıdayı çöpe atma oranları ev hanımlarında %4 ve emeklilerde %3 iken bu oranlar öğrencilerde %12 ve beyaz yakada ise %10 olarak Türkiye ortalamasının yaklaşık iki katına çıkıyor.
Tüketiciler evde de pratiklik arayışında
Diğer yandan tüketicilerin sahip oldukları ev aletlerinde 2017’ye kıyasla %88 artış ile en fazla Türk kahvesi makinesi bulundurma gözüküyor. Sonra %61 artış ile çay/kahve makinası, %27 artışla tost makinesi, %25’er artışla mikrodalga ve derin dondurucu geliyor.