Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, örgütün yayınladığı rapora her 9 kişiden 1 kişinin açlıkla mücadele ettiğini belirterek, "800 milyondan fazla insan kronik açlık çekiyor" dedi.
Selışık, rapora göre Türkiye'de yoksulluk, açlık ve obezite tehdidinin de arttığını ifade ederek, "Ülkemizde 1 milyon insan obezite tehdidi altında. Hem açlık hem de üretilen gıdaların israfı söz konusu" diye konuştu.
Antalya Ticaret Borsası (ATB), Antalya Tarım Konseyi ve Dünya Gazetesi'nin düzenlediği "Tarımda Seferberlik" toplantısı, çiftçilerin katılımıyla ATB Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Programa katılan FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, tarım ve dünyadaki açlık durumu hakkında şaşırtan bilgiler paylaştı. Dünya Tarım Örgütü'nün hazırladığı tarım raporu üzerinden değerlendirmelerde bulunan Dr. Ayşegül Selışık, rapora göre dünyada her 9 kişiden 1'inin açlıkla mücadele ettiğini, dünyada da 800 milyondan fazla insanın kronik açlık çektiğini söyledi. Rapora göre Türkiye'de yoksulluk, açlık ve obezite tehdidinin de arttığını ifade eden Selışık, "Ülkemizde 1 milyon insan obezite tehdidi altında. Hem açlık hem de üretilen gıdaların israfı söz konusu. Dünyada 2.5 milyar çiftçi doğal afetlere karşı korumasız" dedi.
Su sıkıntısı yolda
Gelecekte dünya nüfusunun üçte ikisinin ciddi su sıkıntısı yaşayacağına işaret eden Selışık, mevcut kaynakların sınırlı olduğuna dikkat çekti. Selışık, "Modern gıda sistemleri arttıkça petrol, doğalgaz kullanımı arttıkça, iklim değişikliği söz konusu olacak. Ormanların yüzde 70 "i yok oluyor. Bu sebeple tatlı su kaynakları da ormanlarla birlikte yok oluyor. Fakir insanlar, kazançlarının yüzde 80'ini gıdaya harcıyor ve bu sebeple sosyal imkanlardan mahrumlar. Ülkemizde tarımsal üretimin en az yüzde elli artması gerekiyor. Doğal kaynaklar üzerinde yapılan baskı, ülkemizin geleceğini tehdit eder hale geldi. Buna bir de iklim değişikliği kavramı eklendi. Artık iklim değişikliğine uyum kapsamında, risk yönetimi kavramının geliştirilmesi gerekiyor. Kırsalda kalkınmayı gerçekleştirmek için gıda güvenliğini koruma altına almak gerekiyor. Eğer önlem alınmazsa 2030 yılına gelindiğinde, Türkiye'de yetersiz beslenme oranı artmış olacak" diye konuştu.
"Geleceğe yatırım lazım"
'Tarımda kısa vadeli düşünmelerle bu iş olmaz" diyen Prof. Dr. Erol Çakmak da, data ve "Bu sistemde verimliliği başka türlü artıramazsınız. Geleceğe doğru yatırım yapılması lazım. Tarımı iktisadi bir analize tabi tutmak zorundayız. Veri üretiminde kalite acayip azaldı. Özellikle tarımda verilerin kalitesi, kişi başı gelirle yarışacak düzeyde değil" dedi. Prof. Dr. Yaşar Uysal ise, tarım sorununa karşı neler yapılması gerektiği konusunda da çözüm önerileri paylaşarak, "Tarımsal üretimde bilgi olmazsa işimiz oldukça zor olur. Dünyada en önemli girdi bilgi. Tohumculukta da ciddi riskler var. Tarımsal örgütlenme kötü. Türkiye'nin büyüme stratejisini değiştirmemiz lazım. Çözüm budur. Türkiye'nin artık sıcak paraya bağlı büyüme modelini bir kenara koyup üretici endeksli bir politikaya geçmesi gerekiyor. Kayıt altına alınmış bir ekonomiye ihtiyacımız var. 2001'den bu yana tarım sayımı yapılmadı. Tarım haritasının ortaya çıkarılması lazım. Kırsal kesimde örgütlenmelerin olması lazım. Tarımsal örgütlenmede bağımsız bir model oluşturulması gerekiyor. Üretimde istikrarsızlık var. Su kaynaklarını daha etkin kullanabilmemiz lazım. Sektöre ilgisiz bir gençlik var. Köyden hızlı bir kaçış olmasına rağmen hala şehir hayatına uyum sağlayamadık. Çiftçi ile tüketici arasındaki zincir tartışmalı hale geldi. Ürünlerde çok ciddi bir sağlık sorunu var. Kanser ve hastalıkların artmasındaki en büyük sebep çiftçilerdir" diye konuştu.
İHA