Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin verdiği bir kararla ilgili, "Mahkemenin konusu, nitelikli yağma suçundan suça sürüklenen çocuklar hakkında. Çocuk Esirgeme Kurumu'nun yurdundan 18 yaşını doldurduktan sonra kapının önüne bırakılan çocuklarımız. 18 yaşına gelince kapının önüne konuyor ve bu çocuk suça sürüklenmiş oluyor" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından Genel Merkez de düzenlenen CHP Ulusal Çocuk Politikası Çalıştayı'nın açılış konuşmasını yaptı.
Kılıçdaroğlu konuşmasında, çocukların hep en iyi koşullarda yetiştirilmek istendiğine vurgu yaparak, "Onları Türkiye'nin geleceği açısından hem bir güven hem ailenin övünebileceği birer obje olarak yetiştirmek isteriz. Acaba biz görevimizi yeterince yerine getiriyor muyuz? Bireysel olarak yerine getirdiğimizden hiçbir endişem yok her anne, baba çocuğunun üzerine titriyor. Her anne, baba çocuğunun en iyi koşullarda yetişmesini istiyor ama biz gerçekten bu duygularımızı bütün çocuklar için taşıyor muyuz? Bana göre asıl sorulması gereken sorulardan birisi bu. Çocukla ilgili sorunları toplumsallaştırabiliyor muyuz?" diye konuştu.
Ana erkil bir toplumdan sonra ata erkil bir topluma geçildiğini şimdi ise çocuk erkil bir topluma doğru gidildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Evde ne dersek diyelim, sonuçta çocuğun dediği oluyor. Onun arzularını yerine getirmek için anne, baba olağanüstü çaba harcıyor ama aynı anne ve baba kendi çocuğunu bu kadar dinlerken sokaktaki çocukları yeteri kadar dinliyor mu? Barınma sorunumuz, diyelim ki çocuğumuz evinden uzakta başka kentte üniversite kazandı veya orta öğrenimde bir yere devam edecek. O çocuğun barınma sorunu için anne ve baba her türlü özveri de bulunyor ama milyonlarca çocuğumuzun yurtsuz olduğunun çoğu kez farkında bile değil. Kendi çocuğu ile ilgili karşılaştığı bu sorunu aşmak için kendisi çaba harcarken, bu sorunu asıl çözmesi gereken hükümetlere hiçbir şey söylememesi, onları bu sorundan soyutlamış olması anlaşılır değil. Demekki toplumsal yapımızda sorunların çözümü konusunda vatandaşın farklı bir gözden bakmasını sağlayacak mekanizmaları harekete geçirmek zorundayız" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin bütün okulları neden bir asgari standardı yakalamaz?"
Çocuk yoksulluğuna da değinen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Her anne, baba çocuğunun en iyi şekilde beslenmesi için elinden gelen her türlü çabayı gösterir. Bu çabayı harcayan aile milyonlarca yoksul çocuğun Türkiye'de olduğunun ne kadar bilincinde? Eğer biz geniş kitleleri çocuklar konusunda yeteri kadar uyarabilirsek bence bu çalıştay çok önemli bir görevi yerine getirmiş olacaktır. Eğitim konusunda da benzer bir sorunla karşı karşıyayız. Çocuklarımızı eğitim en iyi olduğu okullara vermek için olağanüstü çaba harcarız. Malum bugünlerde bir proje okulları tartışması da var ama şu soruyu sormak zorundayız: Neden Türkiye'nin bütün okulları asgari bir standardı yakalamaz ve bunun önündeki engeller nelerdir? Siyasal iktidarlar bu engelleri aşmak yerine engelleri derinleştirmek gibi bir rol üstlenmişlerse anneler ve babalar olarak buna ne kadar ve ne dozda tepki göstereceğiz? Bunun bilinmesi gerekiyor."
Eğitimin sorgulayıcı olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bütün çocuklarımızda merak duygusu var, o duyguyu güçlendirmek ve dünyayı sorgular hale getirmek aslında eğitimin özünü oluşturuyor ama çocuklar bundan yoksun bırakılıyorlar üstelik bilinçli olarak. Bu Türkiye'nin geleceği açısından son derece büyük bir risk" dedi.
"Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki çocuklarımız 18 yaşına gelince kapının önüne konuyor ve suça sürükleniyor"
Sağlıklı çocuklar yetiştirmek için güçlü bir sosyal devlete ihtiyacın olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sosyal devlet kavramını büyük ölçüde unuttuk. Bugün Türkiye'nin karşılaştığı temel sorunlardan birisi sosyal devletin ötelenmiş olmasıdır. Bir mahkeme kararından söz etmek isterim, Eskişehir 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin verdiği bir karardan. Mahkemenin konusu, nitelikli yağma suçundan suça sürüklenen çocuklar hakkında. Çocuk Esirgeme Kurumu'nun yurdundan 18 yaşını doldurduktan sonra kapının önüne bırakılan çocuklarımız. Yargıç soruyor ve yargıca verilen cevap şu: "18 yaşına girince kalacak yerimiz olup olmadığı sorulmadan bizi yurttan çıkarıyorlar'. 18 yaşına gelince kapının önüne konuyor ve bu çocuk suça sürüklenmiş oluyor. Yargıç düşünüyor, çocuğa acıyor, bu şekilde olan bir değil iki değil binlerce çocuk var. Sonunda bir karar veriyor, toplam 5 maddeden oluşuyor ama ben ikinci maddesini okuyayım. "18 yaşında yurttan çıkarılan bir kişinin gasp suçuna bulaştığı iddiasıyla mahkememize alınan sayılı ifadede yetiştirme yurdunda kalan çocukların 18 yaşlarına geldiklerinde kalacak yerleri araştırılmaksızın sokağa atıldıkları, herhangi bir maddi gelir ve kalacak yerleri olmayan bu kişilerin suç işleyebilecekleri, sorgu için gönderilen evraktan da anlaşılacağından Anayasamızın, sosyal devlet ilkesi gereği bu toplumsal yaraya acil ve ivedi çözüm bulunması için 2014/78 sorgu sayılı zapt ile bu sorgu zaptının a) Cumhurbaşkanlığına b)TBMM Başkanlığına c)Başbakanlık Makamına d)Bu hassas ve trajik olayın çözümünde katkıları ve detsekleri olması amacıyla Anamuhalefet partisi ve Meclis'te grubu bulunan parti başkanlarına gönderilmesine karar verilmiştir" açıklamasını yaptı.
İHA