Diyetisyen Ömer Faruk Korkmaz, hazır alınan paketli gıdaların etiketlerinde bulunan bilgilerin obeziteyi engellemek adına büyük önem taşıdığını dile getirdi. Korkmaz, "Besin etiketleri, bize besinler hakkında bilgi veren tablodur. Bu tabloda yer alan kalori, miktar, günlük ihtiyacı karşılama bilgilerine dikkat ederseniz, obezite hastalığına yakalanma riskiniz düşer" dedi.
Obezite Cerrahı Doç. Dr. Serdar Kaçar'ın kliniğinde görev yapan Diyetisyen Ömer Faruk Korkmaz, besin etiketlerinin, paketli besinlerde yer alan ve bize besinler hakkında bilgi veren tablolar olduğunu söyleyerek, "Etikette yer alan tabloda besinin servis sayısı, servis büyüklüğü, günlük ihtiyacı karşılama miktarı ve besin ögelerini karışılama miktarlarına yer almaktadır. Paketli besinin içerik bilgilerinin yazdığı bölümde en çok hangi madde varsa en başa yazılmaktadır. Özellikle bu bölümde früktoz-şurubu, mısır şurubu, msg (mono sodyum glutamat), nitrit-nitrat tuzları içeren ve çok fazla katkı maddesi içeren besinleri tercih etmemeliyiz" diye konuştu.
Etikette dikkat edilecek noktalar
Öncelikle paketteki porsiyon büyüklüğüne dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Korkmaz, şunları söyledi:
"1 pakette kaç porsiyon var ve 1 porsiyonun kaç gram ya da kaç mililitre olduğuna bakılmalıdır. Etikette ayrıca bir besinin günlük ihtiyacın karşılama miktarını vermektedir. Toplamda 2 bin kalori bir ihtiyaç varsayılarak değerler hesaplanır. 2 bin kalori olmasının sebebi dünya nüfusuna bakıldığında ortalama bir değer olmasından kaynaklanmaktadır. Bireylerin özelliklerine göre tabloda gösterilenden farklı olarak 2 bin kaloriden daha az veya daha fazla ihtiyacı olabilir. Yüzdesel olarak karşılanma miktarları da farklı olabilir. Hareketsiz bir yaşantısı olan bir bayanın ihtiyacı ortalama bin 500 kaloriyken, spor yapan bir erkeğin enerji ihtiyacı 3 bin 500 kaloriye kadar çıkabilmektedir. Onun için bu değere bakarken kendi aktivite, yaş, boy ve kilo parametrelerine bakarak kıyas yapmakta fayda var."
Sağlık için gerekli olan değerler
Yüksek ve düşük olması gereken GD değerlerini açıklayan Korkmaz, "Özellikle yağ, trans yağ, kolesterol ve sodyumun yüzde 5'ten düşük olmasını istiyoruz. Vitamin mineral ve lif içeriğinin ise yüzde 20 veya üzerinde bir değer istiyoruz. Az miktarda şeker, sodyum ve doymuş yağ içeren besinler kronik hastalıklardan korunmaya yardımcı olur. Doymuş yağ ve trans yağlar kalp sağlığı ile alakalı olduğu için daha düşük olanları tercih etmemiz gerekmektedir. Fazla miktarda şeker içeriği olan besinlerin tüketimi ise diğer makro besinlerinin alımını zorlaştırır ve fazla kaloriye neden olur. Yüksek sodyumlu besinlerin tüketimi ise kan basıncında artışlara neden olmaktadır. Bu nedenle şeker, trans yağ ve doymuş yağ GD değerleri düşük olan besinler tercih edilmelidir" dedi.
Vitamin, mineral, lif ve protein
Korkmaz, yüksek lif, potasyum, vitamin D, kalsiyum ve demir alımı osteoporoz, anemi ve bazı sağlık sorunlarının oluşumunu engellediğini söyleyerek, şöyle konuştu:
"Bu besin ögelerini alabilmek için sebze ve meyve tüketimi arttırmalıyız. Bunun yanında vitamin, mineral ve lif GD içeriği yüksek besinleri kullanmalıyız. Besinlerin kalorileri önemli olduğu kadar protein karbonhidrat ve şeker oranları da önemlidir. Proteinler özellikle kırmızı et, balık, kümes hayvanları, yumurta, yoğurt, peynir, soya, fıstık, soyada bulunmaktadır."
Karbonhidrat ve şeker
Karbonhidrat ve şeker değerlerinin de oldukça önemli olduğunu söyleyen Korkmaz, "Karbonhidratlar şeker nişasta ve lif formunda bulunmaktadır. Tam tahıllı ekmekler, tahıllar, pirinç ve makarna, meyve ve sebzelerde bulur. Basit karbonhidratlar ya da şekerler, meyve suyu gibi besinlerde doğal olarak bulunmakta ya da sofra şekeri veya mısır şurubu olarak rafine kaynaklardan gelmektedir. Bu kaynaktan gelen şekerlerin günlük diyetin yüzde 10'unu geçmemesi tavsiye edilmektedir. Besinlerin içeriğine bakarken şeker içeriği daha az olan ve içerik olarak doğal şeker içeren besinleri seçmeliyiz" ifadelerini kullandı.
İHA