Yaylada otlayan hayvanlar, bol oksijenle büyüyen çocuklar ve doğal yaşamın tüm sadeliği artık bir sonraki baharı beklemek üzere vedalaşır.
Toroslardan Köye Uzanan Yolculuk
Toroslardan başlayan bu üç saatlik yolculuk, sadece bir seyahat değil, aynı zamanda doğanın, kültürün ve dayanışmanın bir harmanıdır. Herkesin bir görevi vardır:
• Kadınlar, yük hayvanlarına eşlik eder ve yol boyunca çocukları gözetir.
• Erkekler, sürüyü güvenle köye ulaştırmanın sorumluluğunu taşır.
• Yaşlılar, bu göçün sessiz tanıklarıdır; yüzlerindeki çizgiler yılların ve sayısız göçün hatırasını taşır.
Yol boyunca, Torosların eşsiz güzellikleri göç edenlere eşlik eder. Yemyeşil vadiler, berrak dereler ve rüzgarla dans eden ağaçlar… Bu manzara, her adımda insana doğanın bir parçası olduğunu hatırlatır.
Göçün Ritüeli ve Kültürel Bağları
Göç sırasında yaylalara veda eden türküler söylenir. Bu türküler, hem bir vedayı hem de yeni bir başlangıcı anlatır. Göç, sadece fiziksel bir hareket değil, aynı zamanda bir hikayenin taşınmasıdır. Dedelerin anlattığı masallar, çocuklara miras kalan yaşam öğütleri ve paylaşılan yemekler, göçü unutulmaz bir deneyime dönüştürür.
Köyde Yeni Bir Dönem
Yolculuğun sonunda köyde yeni bir dönem başlar. Hayvanlar kışlık ahırlara yerleştirilir, yaylada toplanan ürünler depolanır ve doğa bir süreliğine dinlenmeye çekilir. Köye dönüş, yalnızca bir mevsimin değişimi değil, aynı zamanda yaşamın döngüsünün tamamlanmasıdır.
Bu gelenek, Torosların mirasını ve insanın doğayla kurduğu kadim bağı yaşatır. Yayladan köye uzanan bu yolculuk, yalnızca adımlarla değil, aynı zamanda kalpten kalbe dokunan bir hatıradır.