Gelenek ve Gelecek Platformu tarafından, Yenimahalle Belediyesi 50'nci Yıl Dört Mevsim Tiyatro Salonu'nda "Kıbrıs'a sahip çık" konulu panel düzenlendi.
Panele Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, Yenimahalle Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Kartal, Belediye Başkan Yardımcıları Başar Bal, Yaşar Neslihanoğlu, CHP Yenimahalle İlçe Başkanı Ahmet Meşe ve çok sayıda vatandaş katıldı. Cenevre'deki Kıbrıs görüşmelerinde gizliliğin ortadan kaldırılması, sessizliğin kırılması amacıyla düzenlenen ve moderatörlüğünü eski CHP Gençlik Kolları Başkanı Ayhan Yalçınkaya'nın yaptığı panelde; Türk diplomat ve siyasetçi Onur Öymen, geçmişten bugüne Kıbrıs'ı ve bugün gelinen noktayı anlattı.
"Kıbrıs iki devlet bir millet olarak yönetilmeye devam etmeli"
Panelin açılış konuşmasını yapan Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, "Ben 2 ay önce Kıbrıs'taydım. Orada iş adamlarıyla, halkla, öğrencilerle, esnafla, yerel yöneticilerle konuştuk herkeste bir karamsarlık var. Hiç kimse ne veriliyor, ne alınıyor, ne yapılacak, nasıl olacak konusunda halka bir aydınlatma gereği duymamış. Halkın bilmediği, halkın kabul etmediği anlaşmaların geçerli olacağı düşüncesinde değilim. Ama bu bir anlaşma olacaksa önce bizim güvenliğimiz daha sonra da bizim haklarımızın korunması gerekiyor. Bugün Türkiye içinde bulunduğu koşullarda çevremizdeki bütün komşularla ne durumda ise dış politikada Türkiye ne bedeller ödediyse, hala ödemeye devam ediyorsa korkarım Kıbrıs konusunda da Türk milletine telafisi olmayan bir bedeli ödetirlerse rahmetli Ecevit'in Kıbrıs harekatını yapan Kıbrıs'ta yıllardır şehit olan vatandaşlarımızın da hakkını ödeyemeyiz. Bizim Kıbrıs'ta istediğimiz,ikisinin de içişlerinde kendini yönettiği iki devlet ve dış politikasını beraberce tek millet olarak yönettiği bir yönetimdir" dedi.
"Kıbrıs bir milli davadır"
Geçmişten bugüne Kıbrıs'ı ve bugün gelinen noktayı konuklara tüm detaylarıyla anlatan Türk diplomat ve siyasetçi Onur Öymen ise, "Milli davaları feda etmek kimsenin harcı değildir. Kimsenin kuşkusu olmasın Türk milleti milli davalarını feda etmeye alışkın değildir, bundan sonra da feda etmeyecektir. Kıbrıs'ın gerçeklerini çok iyi bilmemiz lazım. Kıbrıs nedir, nasıl oldu, nereden yola çıktı? Önce biraz geçmişe gitmek lazım. Biz Kıbrıs'ı almak için 50 bin şehit verdik. 1573 yılında gerçekten orada birkaç yıl süren savaşlar sonucunda Kıbrıs bizim olmuştur. Halkın, üniversitelerin, basının milli dava olarak sahiplendiği Kıbrıs meselesine mecliste bir oturum yok, siyasilerin demeçleri yok. Kıbrıs meselesine sahip çıkan yok. Kıbrıs ve Türk anayasasına göre Kıbrıs laiklik ilkesiyle bölünmez bir bütündür. Değiştirilmesi dahi teklif bile edilemez maddelerdir. Kıbrıs bir milli davadır. Milli dava film seyreder gibi seyredilmez. Milli dava için mücadele edilir. Milli davalar mücadele edilerek kazanılır. O zaman verelim gitsin. Türkiye cumhuriyeti tarihine bakacak olursak ne zaman direndiysek kazanmışızdır" ifadelerini kullandı.
"Kıbrıs'tan vazgeçmeyeceğiz"
Gelenek ve Gelecek Platformu Sözcüsü Ayhan Yalçınkaya da, "Türkiye dört tarafından bir emperyalist kuşatma altındadır. Bu bir ablukadır. Türkiye güney sınırında büyük Orta Doğu projesi kapsamında Suriye'de yaratılan iç savaşla sıkıştırılmış, bir tarafta Ege'de son 14 yılda 18 adayı Yunanistan'a terk etmek suretiyle Ege Denizi'nde balık dahi tutamaz hale gelmiş, şimdi de Akdeniz'de Kıbrıs konusunda neredeyse Kıbrıs'tan vazgeçecek hale gelmiş durumda. Dolayısıyla iktidar sahipleri bugün emperyalizmin saldırılarına karşı onlara taviz vererek bir sorunu çözebileceğini düşünüyorlar. Oysaki emperyalizm taviz alarak sizin sorununuzu çözmez. Bir taviz verdiğinde onun sonu yoktur, bir taviz daha ister. Emperyalizm ile mücadele ona taviz vererek değil emperyalizme karşı mücadele ederek savaşarak olur ve bugün geldiğimiz noktada iktidar sahipleri maalesef bunu görmüyor ve göz ardı ediyorlar" şeklinde konuştu.
"Kıbrıs konusundaki suskunluğun, halktan gizlenen gerçeklerin bir anlamı olmalı" diyen Yalçınkaya, "Bu aslında Türkiye'de bizim sürekli karşımıza çıkan bir aydın sorununu da ortaya koydu. Türkiye'deki aydın dediğimiz sınıfın entelektüel, yazar, çizer, televizyon ekranlarında boy gösteren sınıfın aslında bu topluma, bu halka, bu vatana ne kadar yabancı olduğunu Kıbrıs vesilesiyle aslında bir kez daha gördük. Üniversiteler, aydın çevresi, bir takım siyaset elitler susuyor. Ama birileri var Türkiye'de. Geçmişini, geleneğini ulusal kurtuluş mücadelesinden, Kuva-i Milliye'den alan bir kitle var. O kitle susmuyor ve susmayacak" ifadelerini kaydetti.
İHA