Sosyal Kaygı Bozukluğuna Dikkat

Sosyal Kaygı Bozukluğuna Dikkat

Psikoterapist/Aile Çift Ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, sosyal kaygı bozukluğu konusunda uyardı.

Psikoterapist/Aile Çift Ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, sosyal kaygı bozukluğu konusunda uyardı.

Diğer insanların bulunduğu ortamlarda hata yapma, rezil olma ve dikkatin kendi üzerine yönelmesinden korkma şeklinde görülen sosyal kaygı bozukluğunun toplum içinde genellikle çekingenlik olarak anlaşıldığını belirten Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Kişi tanıdığı veya hiç tanımadığı kişiler olsun, başkalarının olduğu ortamlarda dikkatin kendisine yöneldiğini düşünerek endişe ve korku hissine kapılır ve genel düşünce ve hareketlerinde normalde olduğuna göre tuhaflıklar olabilir. Bu tuhaflıklar; normalde olmayan, konuşurken sesinde titreme, yüz kızarması, terleme, ellerinde titreme, kalp çarpıntısı, zihin dağınıklığı ve dikkat dağınıklığı gibi fiziksel durumlar olabilir. Kişi bu durumları yaşayacağını gireceği ortamı düşündüğü an veya yapması gereken faaliyeti düşündüğü an yaşamaya başlar" dedi.

Sosyal ortama giren kişinin; kaygı hissetmeye başladığı an, olduğu ortamdan biranönce çıkmak istediğini kaydeden Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Kaygı hissettiği anda verilebilecek iki tepki "kaç yada savaş" tepkileridir. Sosyal ortamda kendi korkusuyla baş başa kalan kişi ise genellikle kaçmayı tercih eder ve bu ortamdan çıkmak için uğraşır veya kaygı hissedeceği durumlara hiç girmemeye çalışır. Böylece kaygısıyla yüzleşme fırsatı bulamaz ve sosyal kaygısı gittikçe devam eder. Sosyal kaygı duyulan ortamlarda kaçmak yerine savaşmak kişinin olduğu ortamla baş edebilmesini görmesine fırsat sunacağından dolayı aslında durumun korktuğu kadar olmadığını görmesinde fayda vardır" diye konuştu.

Sosyal kaygı duyulmasının önemli bir nedeninin de kişinin hissettiği öğrenilmiş çaresizlik hissi olduğunu belirten Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Kişi sıklıkla karşılaştığı bu durumu artık her zaman ve heryerde yaşayacağını düşündüğü için artık bundan kurtulamayacağını ve daima bu durumu yaşayacağını düşünecektir. Kişinin yaşadığı olumsuz tecrübeleri gelecekte edineceği tecrübelerine aktarılarak aynı durumu tekrar yaşayacağını düşünmesini sağlar. Bu durum ise gelecekle ilgili olumlu düşünmesine engel olacak ve olumsuz beklenti içerisine girmesini sağlayacaktır.

Sosyal kaygı duyan kişinin fiziksel, düşünsel ve duygusal alanlarının hepsinde birden değişiklikler gerçekleşir. Fiziksel yapısında otonom sinir sisteminin çalışmasına bağlı olarak heyecan anında oluşan tepkiler oluşmaya başlar aynı anda denilebilecek anda tüm olumsuz düşünceler zihninden geçmeye başlar ve duygular genellikle kendine yönelik kızgınlık v heyecan ile dolu olmaktadır. Böyle karmaşık bir durumla karşılaşan kişi bununla baş edemeyecek ve ne kadar yaşadığı olumsuz durumu belli etmek istemese de içine kapanacak ve kendisini ifade edemeyecektir" diye konuştu.

Sosyal ilişki kurma becerisi ve diğerleri ile kurulan iletişimin nasıl yapılacağının çocukluğun ilk dönemlerinde sosyalleşme süreci ile öğrenildiğini ifade eden Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Özellikle baba imajı çocuk açısından sosyalleşme konusunda önemli bir figür olmaktadır. Çocuk yaptığı yeni davranışlar, diğerleri ile kurduğu ilk iletişimlerde bazen hatalar yapabilir. Yaptığı hatalar karşısında çocuğa verilen tepkilerin nasıl olduğu önemlidir. Suçlayıcı, aşağılayıcı ve değersizlik hisleri uyandıran aşırı öfkeli tepkiler çocuğun kendisine güven sorunlarına yol açacaktır. Yanlış yaptığında yaptığı yanlış çocuğa hissettirilmeli ancak nasıl telafi edebileceğine dair de fırsat verilmelidir.

Bir diğer önemli nokta ise diğerleri ile iletişimi nasıl kuracağını yetişkinleri gözleyerek ve model alma yoluyla öğrenmektedir. Yetişkinin uygun olmayan davranışları da çocuğun aynı şekilde model almasına yol açacaktır. Sosyal kaygı bozukluğu; bastırılmış bilinçaltı kaygıların ürünü olduğundan dolayı psikoterapi tedavide önemli gelişme sağlayacaktır." şeklinde konuştu.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.