Suriye Geçici Hükümeti Eski Başbakanı Dr. Ahmad Toma, dünyada Esad rejimi kadar baskıcı bir rejimin olmadığını söyledi.

Kırıkkale Üniversitesi Ortadoğu Araştırmalar Merkezi (KODAMER) ve Ortadoğu Sosyal Araştırmalar Topluluğu'nun (KODSAT) birlikte gerçekleştirdiği "Uluslararası Hukuk Açısından Suriye Krizi" panelinde yaşanan problemler değerlendirildi. Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Yahya Kemal Salonunda gerçekleşen "Uluslararası Hukuk Açısından Suriye Krizi" paneline Suriye Geçici Hükümeti Eski Başbakanı Dr. Ahmad Toma ve Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Gül Seda Acet konuşmacı olarak katıldı.

2005 yılında Şam Deklarasyonu'nu kuran ve Demokratik İslami Akımı'nın temsilciliğini yapan Dr. Ahmad Toma, 6 sene önce Suriye'de başlayan iç savaşın artık sadece Suriye ile sınırlı kalmadığını, başta Türkiye olmak üzere, diğer komşu ülkelerin de mülteci ve göç sorunlarından etkilendiklerinin üzerinde durdu. Toma, Suriye konusunun gerçekten anlaşılabilmesi için yıllar öncesine gidilmesi gerektiğini ifade etti. Bölgedeki sıkıntıların, halk arasındaki kopmanın ve ayaklanmaların Arapların 20.yüzyılın başlarında büyük isteklere girmesiyle başladığını savunan Ahmad Toma, "Dünyada Esad rejimi kadar baskıcı bir rejim yoktur. Bu bir korku rejimidir. 3 milyondan fazla insan öldü. 150 bin kişiden daha fazla kişi hapishanelere girdi" diyerek Esad Rejiminin halk üzerinde oluşturduğu baskıyı vurguladı.

Kırıkkale Üniversitesinde yapılan panelde Dr. Toma, Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında aşırı milliyetçi akımların ortaya çıktığını ve İmparatorluğun yıkılmasından sonra yerine kurulan devletlerin Suriye krizinde olduğu gibi bu milliyetçi akımlar yüzünden otoriter hale geldiğini ve otoriter hale gelen devletlerin meşruiyetlerini yitirip siyasi kriz ve iç kargaşalıklara yol açtıklarını belirtti.

Dr. Gül Seda Acet ise Suriye'deki insani krizler karşısında uluslararası toplumun bu derece sessiz kalmasının en önemli nedeninin devletlerin stratejik çıkarları olduğunu savundu.

İHA