Türkiye’nin Covid-19 Raporu
Türk Tabipleri Birliği (TTB) COVID-19 İzleme Kurulu, Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının resmi olarak açıklanmasından bu yana geçen 10 aylık süreci kapsayan bir değerlendirme raporu hazırladı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) COVID-19 İzleme Kurulu, Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının resmi olarak açıklanmasından bu yana geçen 10 aylık süreci kapsayan bir değerlendirme raporu hazırladı. Raporu bir online basın toplantısı ile kamuoyuna sunan TTB üyeleri, aşılama ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
TTB Merkez Konsey, COVID-19 İzleme Kurulu ve Aşı Çalışma Grubu üyelerinin katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “COVID-19’un bir neoliberalizm pandemisi olduğunu unutmamak gerekiyor. Hem emeğimizi hem de doğayı sınırsızca sömüren ve araçsallaştıran neoliberalizm, bugün bu virüs, yarın bir başka bir virüs ile yaşamlarımıza müdahale edecek” dedi.
“BİRİNCİ BASAMAK”IN ÖNEMİ
Sağlık Bakanlığı verilerinde COVID-19’a bağlı ölümlerde artış olduğunu fakat yanı sıra bir bu kadar da fazladan ölüm gerçekleştiğini kaydeden Fincancı, birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemine dikkat çekerek, “Birinci basamak, pandemi süreciyle ilk karşılaşan ve son çıkan olmalıdır. Birinci basamağın halk sağlığı ile ve entegrasyonuyla yürümesine ilişkin pek çok çalışmanın ve önerilerin olduğunu biliyoruz. Ama ne yazık ki birinci basamağı yok sayan ve tedavi edici sağlık hizmetlerini önceleyen bir yaklaşım tam da neoliberal ekonominin bir boyutu” ifadelerine yer verdi.
AŞI ÖNERİLERİ
TTB Aşı Çalışma Grubu’ndan Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak ise, bağışıklama üzerine bir sunum yaptı. Dünyada bağışıklamanın olumlu örneklerinden ve Türkiye’de bağışıklama hizmetindeki olumsuzluklardan bahsederek sunuşuna başlayan Eskiocak, COVID-19’da toplum bağışıklığı için %100 etkili bir aşıda en az %60-72 oranında, %80 etkili bir aşıda ise en az %75-90 oranında bir bağışıklamanın şart olduğunu ifade etti.
Aşılamada etik ve bilimsel temellere dayanan, güvenlik-etkililik-kalite standardına uyan, erişimde eşitliğe ve hakkaniyete özen gösterilen ve de şeffaflığa uyulan bir yöntemin gerekliliğine dikkat çeken Eskiocak, “Aşının hastalık bulaşına etkisi yavaş gelişecek, hedef kapsayıcılık oranlarına erişmek birkaç yıl alabilecektir” diye ekledi.
AŞI VE AŞI SONRASI
Türkiye’de hedef gruplar, aşılama planı ve hizmetin yürütülmesi, aşı sonrası istenmeyen yan etkilerin yönetiminden de söz eden Eskiocak, sunumunun son bölümünde ise farklı alanlara dönük önerilerini sıraladı:
“Pandemi yönetimine: Bağışıklama Danışma Kurulu’nun sürece katılması, yerel danışma kurullarının oluşturulması, aşı sağlamada güven inşası, aşılamada hedef grup temsilcilerinin bilgilendirilmesi, planlamanın epidemiyolojik arka planının açıklaması, planlamada paydaşlardan katkı alınması, tedarikte aksama olmayacağına dair güven inşası, acil kullanım onayı sürecinde şeffaflık-topluma açık bilgi sağlanması, acil kullanım onayı sürecinde uzmanlık derneklerinin katılımının sağlanması, Bağışıklama Danışma Kurulu’nun önceliklendirme sürecinde yer alması, önceliklendirmenin yöntemi ve kanıtlarının kamuoyu ile paylaşılması.
Sağlık çalışanlarına: Enfeksiyondan korunma önlemlerinin eksiksiz uygulanması, yeni aşılar hakkında bilgilendirme ve savunuculuk yapılması, aşı sonrası istenmeyen etki sürveyansının yürütülmesi, bağışıklama hizmetinin düzenli kaydının tutulması.
Halka: Aşılanılması, maske-mesafe-hijyen kurallarına uyumun sürdürülmesi, aşı ve halk sağlığı önlemlerine sahip çıkılması, dayanışmanın güçlendirilmesi.
Medyaya: Güvenilir kaynakların kullanılması ve belirtilmesi, net bir dil kullanılması ve terimlerin açıklanması, sayıların raporlanması, yan etkilerin ortaya çıkarılması, uygun görseller kullanılması, aşının faydalarının hatırlatılması.” (BSHA-Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.