Uşaklı Konfeksiyoncudan Marka Bağımlılığı Uyarısı

Uşaklı Konfeksiyoncudan Marka Bağımlılığı Uyarısı

Uşak'ta babasından devraldığı konfeksiyon dükkanını 11 yıldır işleten Hakan Çetin, marka bağımlılığını eleştirdi.

Uşak'ta babasından devraldığı konfeksiyon dükkanını 11 yıldır işleten Hakan Çetin, marka bağımlılığını eleştirdi.

Yaklaşık 40 yıldır mende pazarında iş yaptıklarını söyleyen Çetin; "Vatandaşlarımızdan bazıları maalesef marka önyargılı olarak alışveriş yapıyorlar. Önyargı denince genelde negatif tutumlar aklımıza gelse de aslında önyargının pozitifi bence markalarda daha yaygın. Yani şu marka her zaman kalitelidir, bu markayı alırsan yıllarca giyersin gibi önyargılar mevcut. En kötüsü de markanın bir statü belirtisi olarak algılanması. Salı pazarından alının ya da normal bir konfeksiyondan alınan giysiler eğitim seviyesinin, entelektüelliğin, kişisel birikimin, yaşam tarzının, ekonomik durumunun vb. göstergesi değildir ama popüler kültür maalesef insanımıza bunu aşılıyor. Vatandaşlarımızdan bazıları da maalesef sırf marka diye pahalı elbiseler giyince değerlerinin bir kat daha arttığını zannediyorlar yada kullandıkları markalarla statülerinin belirlendiğini düşünüp kafalarında toplumu sınıfları bölüyor kendilerini de bu kastın en üstüne yerleştiriyorlar. İddia ediyorum marka diye aldıkları giysilerin birçoğu benim burada sattığım ürünlerden daha kaliteli değil. Ancak bir simgeye bir işarete tonla para ödemeye devam ediyorlar." dedi.

Çetin alış veriş yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında şunları söyledi; "Vatandaşlarımıza şunu anlatmak isterim hayatımızda kullandığımız bütün araçlar gibi giysilerimiz de bir araçtır. Araçları işlevleri üzerinden sınıflandırır işlevleri doğrultusunda değerlendiririz. Örneğin herhangi bir yerden bir yağmurluk aldığınızda ilk önce onun yağmur geçirmemesini isteriz çünkü onun işlevi sizi yağmurdan korumaktır, zaten bu da yapımında kullanılan malzeme ve işçilik kalitesiyle doğrudan ilgilidir. En önemlisi yağmurluk ne kadar kaliteli olursa olsun dünyanın en çok bilinen ve pahalı markası da olsa bizi ancak yağmurdan korur, bunu dışında kişiliğimize, statümüze, saygınlığımıza bir şey katmaz, katmamalı. Onun için alış veriş yaparken bence ilk önce kaliteli malzeme ve işçilik ön planda olmalı. Tercihlerimizi bu verilerle şekillendirmeliyiz. Marka bağımlılığı bizim gözümüzü kör eder, iyiyi kötüyü anlamamızı güçleştirir. Ayrıca markalar sezon boyunca 100 liraya sattığı bir ürünü sezon bitiminde 50 liraya satabiliyor ben bunu da anlayamıyorum. Baştan ayağa markayım deyip böbürlenen insanlar var, onlara da sadece Nasrettin Hoca'nın "Ye Kürküm Ye" hikayesini hatırlatıyorum"

İHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.