Uzman Psikolog Uygar Salman:
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Çocuk Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Uzman Psikolog Uygar Salman, "Aileler çocuk okula giderse...
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Çocuk Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Uzman Psikolog Uygar Salman, "Aileler çocuk okula giderse düzelir şeklinde ertelemeler olabiliyor. Aileyi çok rahatsız etmiyor. Ama çocukta okulla beraber bir şeyler düzelmiyorsa, okuldaki akademik başarısındaki gerilikler her sene artıyorsa, kar topu gibi giderek büyüyorsa ister istemez bize başvurulma yaşı okul yaşından biraz daha sonra oluyor" dedi
Salman yaptığı açıklamada, zeka geriliğinin bilişsel yeteneklerin tümü ya da günlük hayatta karşılaşılan sorunların çözümü için ortaya konan becerilerin tümü olarak adlandırılabileceğini söyledi. Zeka geriliğinin nedenlerinin tek bir başlık altında toplanamayacağını dile getiren Salman, "Genetik veya fizyolojik nedenlerden dolayı olabilir, çevresel nedenler olabilir. Örneğin beyin sapının veya doğum esnasında bıngıldağın zarar görmesinden dolayı olabilir veya ateşli bir hastalık geçirilmesi, yaşanan travmatik bir kaza veya benzeri beyne uygulanan baskı sonucunda gerilik olabilir" diye konuştu.
Salman, zeka geriliğinin anlaşılmasında aile, öğretmen ve hastaneden destek alınıyorsa hekimin gözlemlerinin önemli olduğuna değinerek, "Önce anne ve babanın değerlendirmesi, gözlemleriyle ilgili şikayetleri alıyoruz. Böyle bir konuda şüphesi varsa ailenin, öğretmenin veya bakım veren kişiler hastanelere başvuruyorlar. Hastanelerde kullandığımız bazı mataryeller, testler var bunları uyguluyoruz" ifadelerini kullandı.
Çocukta konuşmada, yürümede, ince motor becerilerinde, okuma ve yazmada yetersizliğin olmasının zeka geriliğine işaret ettiğini kaydeden Salman, "Bu tarz sorunlarla karşılaşıldığı zaman aileler hastanemize başvuruyor. Burada viskar dediğimiz ölçekler var, ulusal anlamda kullanılan güvenirliği yüksek bir ölçektir. Çocuğun yaşına göre kullandığımız ölçekler var. Bununla beraber pribadi denilen ölçek var. Yani ölçek konusunda hastanemiz zengin. Genelde bu tarz şikayetlerle gelen kişilere de bu ölçeklerle gerçekten kaygılarında haklı mı haksız mı bunu belirleyebiliyoruz" şeklinde konuştu.
Salman, zeka geriliğinin tam olarak şu yaş grubu ve cinsiyette daha fazla olur gibi bir genelleme yapılmasının doğru olmadığını ancak daha çok ailenin okulla ilgili şüphesinin arttığı okul zamanında ortaya çıktığını söyledi.
Ailelerde çocukta erken yaşta çıkan zeka geriliklerin zamanla düzeleceği gibi bir algı olduğuna değinen Salman,"Aileler çocuk okula giderse düzelir şeklinde ertelemeler olabiliyor. Aileyi çok rahatsız etmiyor. Ama çocukta okulla beraber bir şeyler düzelmiyorsa, okuldaki akademik başarısındaki gerilikler her sene artıyorsa, kar topu gibi giderek büyüyorsa ister istemez bize başvurulma yaşı okul yaşından biraz daha sonra oluyor. Yedi yaşından sonra ortaya çıkıyor veya önceden var ama aile artık kesin bir destek alma kanaatine bu yaştan sonra varıyor. Zaten değerlendirmelerimizde ideal algı düzeyinin tespiti, algı düzeyinde tam olarak gerilik olup olmadığını anlayabilmemiz için belli bir uyaranın olması lazım. Bu da 6, 6 buçuk yaşından sonra anlaşılabiliyor. Şöyle bir yanlış anlaşılma da olabilir. Her çocuk geç konuşuyorsa, geç yürüyorsa, geç yazıyorsa, geç okuyabiliyorsa zeka geriliği olabilir mi? Bunun çok iyi ayrımını yapmak lazım. Şöyle bir sıkıntımız olabiliyor. Anne, baba biraz ilgisiz, yeteri kadar ilgili değil. İster istemez çocuğa gerekli uyarıları vermiyor. Çocukta bir çok şeyi yapamıyor. Becerisi kısıtlı oluyor. Buradaki sorun çocuğun algılamasındaki bir sorun değil anne ve babanın yetersiz eğitim vermesiyle alakalı. Veya çocuğa uygun bir eğitim şekli verilemiyor" ifadelerini kullandı.
Salman, zeka geriliği olan çocukları topluma kazandırmaları için tedavi sürecinin çok önemli olduğunu belirterek, "Ailenin çocuğa yaklaşımı öncelikle beklentisi çocuğun düzeyine göre olmalı. Yani çocuğun herhangi bir algılamasında veya zekasında bir gerilik varsa ailenin de beklentisi buna göre şekillenmeli. Çünkü hafif düzeydeki bir algılama sorunu yaşayan çocuğumuza ailesinin çok büyük bir akademik başarı beklemesi çocuğu hem depresyona sokar hem de toplumda olumsuz bir birey haline getirecektir. Ayrıca herhangi bir süreçte ilerleme kaydedemeyecekti. Bununla beraber de eğitsel süreçte de eğitmenlerinin, okul yöneticilerinin o çocuğa uygun müfredat, uygun eğitim şekli sunması gerekir. Eğer özel bir durum varsa çocuğunuzun algılama şekliyle ilgili normal sistemle normal bireylere uygulanan eğitim özel çocuklara da uygulanırsa aynı şekilde verimsiz veya başarısızlıklarla sonuçlandırılacaktır" diye konuştu.
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.