Yrd. Doç. Dr. Soyöz: “Tüketim Kültürü Mimariyi Etkiliyor”
Türkiye'de her yıl 9 Nisan tarihinde kutlanan Mimar Sinan'ı Anma ve Mimarlar Günü çerçevesinde eski ve yeni mimariyi değerlendiren İstanbul Kemerburgaz...
Türkiye'de her yıl 9 Nisan tarihinde kutlanan Mimar Sinan'ı Anma ve Mimarlar Günü çerçevesinde eski ve yeni mimariyi değerlendiren İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ufuk Soyöz, yeni mimarinin tüketim kültüründen ve modadan etkilendiğine dikkat çekti.
Öncelikli olarak Mimar Sinan'ın Osmanlı'nın hüküm sürdüğü coğrafyalarda yayılmış bir etkisi olduğunu ve çok önemli bir mimar olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Ufuk Soyöz, "Mimar Sinan'ın dönemin baş saray mimarı ve o dönemin projelerle ilgili koordinasyonundan sorumlu kişi olmasından dolayı çok fazla sayıda eseri var. Bu yüzden Osmanlı coğrafyasına yayılan büyük bir etkisi var. Bizans geleneğini Osmanlı'ya taşıyan bir mimar, o yüzden de tarihsel bağlamda düşünüldüğü zaman devamlılığı sağlıyor. Avrupa mimarisini ve kilise mimarisini yerelleştirerek cami mimarisine uyarlıyor. Bu açılardan çok önemli bir mimar" dedi.
"Eski mimariler hızlı kentleşme yüzünden korunamıyor"
Günümüzde bulunan eski mimari eserlerinin korunmamasının en önemli sebebinin hızlı kentleşme olduğuna dikkat çeken Soyöz, aynı zamanda kentleşme ile birlikte gelen nüfus artışının da eski mimariyi koruyamamada çok büyük etken olduğunu vurguladı. Soyöz günümüz mimarisinin eskiye nazaran daha niteliksiz olduğunu söyleyerek, "Her çağın kendine özgü ihtiyaçları var. Her çağın ekonomik ve üretim koşulları farklı. 19. yüzyıldan sonra endüstrileşme çağını yaşadığımız için günümüzde de her şey çok hızlı gerçekleşiyor. İnşaatlar da aynı şekilde çok hızlı bitiyor. Tabi bu kadar kısa sürece yapılan eserler eskisi kadar nitelikli ve üzerine düşünülmüş olmuyor. Eskiden her yapı için ayrı ayrı uğraşılıyor ve üzerine düşünülüyordu. Aynı zamanda da o dönemlerde yapılan binalarda geleneksel bir çerçeve hâkimdi. Şimdi geleneksel çerçeve kayboldu. Bu yüzden bu kadar kısa sürede yapılan mimari eserler daha niteliksiz" diye konuştu.
"Binaların da modası var"
Yeni yapılan binaların da dayanıklı olduğunu fakat gerek tüketim kültüründen gerekse modadan dolayı insanların hep yeni binalar istediğine değinen Soyöz, "Dayanıklılık olarak da baktığımız zaman yeni yapılan binalar da kalıcı olabilir. İyi kalitede yapılan betonarme binalar uzun yıllar kendini koruyabilir mesela. Ama tabi eskiden kullanılan taş kadar dayanıklı değil betonarmeler. Çünkü hava koşullarından çok fazla etkilenen yapılar. Fakat binaların günümüzde kalmamasının sebebi kalitesizlikten çok her şeyin bir moda akımına katılması ve tüketim kültürünün etkisiyle çok çabuk değişmesi. Binaların değişmesi de ihtiyaçtan değil insanların değiştirmek istemesinden kaynaklanıyor. Yoksa eski bir bina yenilenip tekrar kullanılabilir. Fakat eski bir binayı insanlar artık beğenmiyor ve her sene yeni bir moda çıkıyor. Nasıl kıyafetlerle ilgili bir moda varsa binalarla ilgili de bir moda var. O modalar ve tüketim kültürü mimariyi ve kullanım şeklini de etkiliyor" ifadelerini kullandı.
"Günümüzde kullanılan malzemeler insan sağlığını olumsuz etkiliyor"
Günümüzde kullanılan malzemelerin insan sağlığına uygun olmadığına da dikkat çeken Soyöz, "Eskiden tabi daha doğal malzemeler kullanılırken günümüzde endüstrileşmiş malzemeler kullanılıyor. Ayrıca kullanılan malzemeler insan sağlığı için de kötü malzemeler. Fakat bunlar günümüzün inşaat şartlarına uygun olduğu için daha doğrusu hızlı üretime uygun oldukları için kullanılıyorlar ve bu anlamda bizi kötü etkiliyorlar" dedi.
Eski mimaride kullanılan malzemelerin daha sağlam olduğuna da dikkat çeken Soyöz sözlerine şu şekilde devam etti;
"Eski yapılar daha geleneksel yöntemlerle yapıldıkları için onların dayanıklılığı malzemenin yapısından geliyor. Taşla yapıldıklarından dolayı eğer iyi yapıldıysa dayanır. Ama günümüzde öyle değil. Betonarme yapılan yapıların çelik donanım miktarı, kullanılan malzeme içeriği vs. onların iyi hesaplanması gerekiyor. Eskiden çok da fazla hesap yapmıyorlar sadece geometrik kuralları uygulamak yeterli oluyordu. Fakat şu anda bizim çok detaylı hesaplamalar yapmamız gerekiyor. Çünkü depreme karşı olan dayanıklılığı sağlayabilelim."
İHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.