Horlamaya Çözüm

Horlamaya Çözüm

Horlamaya Çözüm !  Horlama, uyku ve yaşam kalitesini engelleyen sorunların başında geliyor. Horlama şikayeti olan kişilerin sabahları fazlasıyla yorgun, halsiz ve kalitesiz uykuyla güne başladıklarını belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hamit...

Horlamaya Çözüm !  Horlama, uyku ve yaşam kalitesini engelleyen sorunların başında geliyor. Horlama şikayeti olan kişilerin sabahları fazlasıyla yorgun, halsiz ve kalitesiz uykuyla güne başladıklarını belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hamit Çelik, bu rahatsızlığın ‘Su Diyeti’ ile kişinin kilosuna bağlı olarak 1 – 4 aylık süre içinde ve yüzde 95’in üzerinde başarı oranıyla tedavi edilebileceğini ifade ediyor.

 Dr. Hamit Çelik, ‘Su Diyeti’nde en önemli kriterin vücudun yeme alışkanlığının resetlemesi olduğunu vurgulayarak kişinin susadığı kadar suyun yanında bal, pekmez, portakal, roka gibi besinler ile vücuttaki ağır metallerinden arınmasını sağlayan vitamin ve minerallerin tercih edilmesi gerektiğini söylüyor. Çelik, “Hastalarda ilk 15 günde horlama şikayeti azalıyor, diyet sonunda tamamen horlamadan kurtulmuş oluyorlar. Diyetin ardından da kişiye özel besin programı uygulanması son derece önemli.” dedi.

 Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hamit Çelik, sık karşılaşılan horlama sorununa karşı uygulanan ‘Su Diyeti’ hakkında önemli bilgiler paylaştı.horlama tedavisi

Horlama ilişkilere de zarar veriyor

 Horlamanın Türkiye’de ve dünyada tedavisinin olmadığını vurgulayan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hamit Çelik, “Horlama rahatsızlığı olan bireyler genelde 7 – 15 yıl süresince şikayetleri devam ediyor, doktora başvursalar dahi bu probleme çare bulamıyorlar. Sabah da fazlasıyla yorgun, halsiz ve kalitesiz bir uykuyla güne başlıyorlar. Genelde bu kişiler ikili ilişkilerinde de sorun yaşıyor. Aynı evde, uyudukları odayı da ayırmak zorunda kalıyorlar. Normalde en faydalı tedavi gece uyumadan önce cpap cihazı kullanımı olarak kabul ediliyor, hastalar gece cihaz kullanarak uyuyorlar ancak onunla uyumak da çok zor oluyor.” dedi.

 ‘Su Diyeti’ ile horlamadan kurtulmak mümkün

Horlama rahatsızlığına çözüm bulmak için araştırmalar yaptığını belirten Çelik, Hangi kiloda olursa olsun su diyeti uyguladığımız her hasta, sadece bir aylık süreç içinde horlama sorunundan yüzde 95’in üzerinde kurtulabiliyor. Bu diyette kişiye susadığı kadar su içmesini tavsiye ediyoruz. Yanında da diyete devamlılık sağlaması için tek bir besin öneriyoruz. Bu besin bal, pekmez, maydanoz, roka, portakal, elma veya meyve suyu olabiliyor. Yalnız hasta bunların hepsini değil aralarından sadece birini kullanıyor.” ifadelerini kullandı.

Diyet süresi hastanın kilosuna bağlı değişiyor

Hastanın kilosuna bağlı olarak diyetin en az 30 gün sürdüğünü ifade eden Çelik, “Bu süre 60, 90 ve 120 güne kadar çıkabiliyor. Diyete başladıktan sonra hasta sürekli olarak kontrolümüz altında oluyor. 3 ve 4 günde bir sürekli iletişim halinde oluyoruz. Bu diyette asıl amacımız hastanın yeme alışkanlığını resetleyerek öncelikle vücudundaki bütün ağır metallerden kurtarıyoruz, toksinler, artık maddeler, bakteri, parazit ve mantarlar temizleniyor. Dolayısıyla vücut, bu artık maddelerden arındığı için toparlanıyor, organlar dinlenmiş oluyor, organ yetmezliği ortadan kalkmış oluyor ve fabrika ayarlarına geri dönmüş oluyor.” diye konuştu.

Su diyetinin en önemli kriteri ‘açlık’

Uzman Dr. Hamit Çelik, ‘Boğaz bölgesindeki toksinler, bakteriler, mantarlar ve ağır metallerin birikimine bağlı soluk borusu ve ses tellerinin etrafındaki mukoza yapısı kendini salıyor’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Su diyetiyle vücuttaki bütün toksinler, ağır metaller atıldığı zaman boğaz kısmı kendini toparlıyor ve horlama rahatsızlığı da ortadan kalkmış oluyor. Su diyetinde en önemli kriter açlıktır. Yanında verdiğimiz besinler de açlığı sürdürebilmesini sağlıyor. Kişinin kan, böbrek ve tiroid değerleri yüksek olsa bile su diyeti ile bu değerler normal seviyesine dönmüş oluyor.”

Bu besinlere dikkat!

Su diyetinde 15’nci güne yaklaşıldığında yavaş yavaş horlamanın azaldığını belirten Çelik, “Hastalar genelde bir anda horlamanın kesildiğini söylüyor. Diyet bittiğinde de hastaya beslenme programı veriliyor. Örneğin içinde un olan, rafine şeker katılan ve kızartma şeklinde hazırlanmış tüm gıdalar program dışında kalıyor. Mangalda etin üzerinde yanmadan dolayı siyah kalmış tüm yerler aslında toksindir. Bunların vücuda girmesini istemiyoruz. Bunların dışında olan her şey tüketime serbest oluyor.” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.